Yemenli baba kansere yakalanan kızını tedavi ettirememenin çaresizliğini yaşıyor
Yemenli baba Ali Muhammed Ahmed er-Rubai, ailesini savaştan korumak için kampa sığındı ancak, bu kez de kanser hastalığına yakalanan 10 yaşındaki kızının tedavisini sağlayamamanın çaresizliğini yaşıyor - Yemenli baba Rubai: "Köyden çıktıktan üç gün sonra
MARİB (AA) - SAİD İBİCİOĞLU - Yemen'deki savaş sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kalan Rubai ailesi, daha güvenli olarak görülen kamplara sığındı ancak bu kez de kansere yakalanan 10 yaşındaki kızlarını tedavi ettirememenin çaresizliğini yaşıyor.
Yemen’deki çatışmalar nedeniyle ülkenin çeşitli bölgelerindeki milyonlarca insan yerinden oldu ve çevredeki güvenli illerde kurulan kamplara göç etmek zorunda kaldı.
Ülkenin kuzeybatısındaki Hacce ilinin Eflah Şam ilçesine bağlı Şemsan Rabia köyünden 2017 Mayıs ayında kaçarak, Marib ilindeki kampa sığınan 11 kişilik Rubai ailesi zor şartlarda yaşama tutunmaya çalışırken bir yandan da kansere yakalanan 10 yaşındaki kızları için çare arıyor.
- "Köy kuşatma altında olduğu için gece yürüyerek kaçtık"
Baba Ali Muhammed Ahmed er-Rubai, AA muhabirine yaptığı açıklamada "Ben köyümde çiftçilik yapıyordum. Köyümüz, Husiler tarafından kuşatıldı. Yemen'deki Islah Partisi'ne üye olduğumdan dolayı hem ben hem de ailem kaçmak zorunda kaldık." dedi.
"Köyün etrafı ve köye açılan yollar kuşatma altında olduğu için geceleyin yürüyerek kaçtık" diyen Rubai, o geceyi şöyle anlattı:
"Ailemle dağ yollarından yürüyerek başka bir bölgeye geçtik. Sonra ana yola inerek bir araba çevirdim. Bizi alması için şoföre normal fiyatının kat kat fazlasını verdim. Daha sonra aracı şoförün de Husilerle birlikte çalıştığını öğrendim. Bizi kontrol noktasında Husilere teslim etmemesi için daha fazla para ödedim."
- "İki gün toprak üzerinde uyuduk"
Aracın kendilerini Marib’e yakın bir yere bıraktığını belirten Rubai "Köyden çıktıktan üç gün sonra kampa ulaştık. Burada sığınmacılar için branda vardı. Üzerimize brandayı gerdik ama altımızda bir şey yoktu iki gün toprak üzerinde uyuduk." diye konuştu.
Rubai, kampa geldikten iki gün sonra elinde kalan 4 gram altınla bir tüp, bir su deposu ve bazı zaruri ihtiyaçlarını aldığını söyledi.
Kampa kayıt olduklarını ve daha sonra kendilerine insani yardımların ulaşmaya başladığını ifade eden Rubai, gelen yardımların 3 ayda bir ulaştığını ve bunun 11 kişilik ailesine yetmediğini, gıda ve su bulmakta ciddi zorluk çektiklerini ifade etti.
Ailesine gıda temin edebilmek ve çocuklarını okula gönderebilmek için gündelik işlerde çalıştığını belirten baba Rubai, "Çocuklarımın okulu buradan uzakta gidip gelmeleri için yol parası 400 riyal (yaklaşık 8,5 Türk lirası) bunu sürekli temin etmekte zorlanıyorum." dedi.
- "İlk bulgular kızımın kanser olduğunu gösteriyor"
Kampa ulaşmalarından bir süre sonra Husilerin fırlattığı bir füzenin hava da imha edildiğini aktaran Rubai, "Biz içeride otururken kampın üstünde çok şiddetli bir patlama oldu. Kızım İrsal'i yerde oturup ağlarken ve titrer halde bulduk." dedi.
Kızının yaşadığı şok ve korkudan dolayı bir hafta boyunca hiç konuşmadığını ve sürekli ağladığını bir hafta sonra kızının boynu ile koltuk altında şişlikler ortaya çıktığını ifade eden, Rubai yaşadıkları durumu şu sözlerle anlattı:
"İrsal'i alıp hastaneye götürdüm. Orada muayeneden sonra verdikleri ilacı 15 gün kullandık ama fayda etmeyince başka hastaneye gittik, oradaki tedaviye de 1 hafta devam ettik. Hastaneye kontrole gittiğimizde ise herhangi bir değişiklik olmadığını ve ilk bulguların kızımın lenf kanseri olduğunu gösterdiğini ve Sana’ya gitmemiz gerektiğini söylediler."
Acılı baba Rubai, Sana’ya gitmelerinin imkansız olduğunu, maddi olarak tükendiklerini ifade etti.
Kızının tedavi görmesi için Yemen’deki tek yerin Sana olduğunu aktaran Rubai, "Tedavi için Sana’ya gidemiyoruz. Kızım için imkanım olsa yurt dışına gitmeye hazırım. Şu an kızımdan başka bir şey düşünmüyorum." ifadelerini kullandı.
- "Yardımımıza ilk koşanlar Türkler oldu"
Hali hazırda bazı ilaçlar kullandıklarını ancak bunların kanser ilacı olmadığını sadece ağrı kesiciden ibaret olduğunu vurgulayan Rubai eşinin de duruma çok üzüldüğüne dikkati çekerek, "Bir yandan eşimi teselli etmeye çalışıyorum bir yandan, ailemi geçindirmeye çalışıyorum bir taraftan da kızımın hastalığına çare arıyorum." diyerek yaşadığı çaresizliği dile getirdi.
Kamplara yardım eden hayırseverlerden başka kimselerinin olmadığını vurgulayan Rubai, "Bize yardım eden kuruluşlardan başka kimsemiz yok. Türk halkına çok teşekkür ederiz, yardımımıza ilk koşanlar onlar oldu." ifadelerini kullandı.
Kaynak: