Yıldırım: AB'nin karnesi kırıklarla dolu!
Başbakan Yıldırım, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Yıldırım'ın açıklamaları:
Bu sene içinde Şırnak, Hakkari ve Artvin'i de doğalgaz ile buluşturuyoruz. Böylece doğalgaz gitmeyen ilimiz kalmamış olacak.
Geçen hafta Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu'nun günüydü. Daha yeşil bir Türkiye'yi nasıl inşa ederiz temasıyla bir kampanya yapıldı. 23 milyon aileye Cumhurbaşkanımız içinde bir karaçam tohumunun da bulunduğu mektup gönderdi.
AK Parti teşkilatında metal yorgunluğu filan yok, dimdik ayakta, heyecan dorukta. Dün de sayın Cumhurbaşkanımız, AB Komisyonu Başkanı, AB Konseyi Başkanı ve birliğin dönem başkanı Bulgaristan Başbakanı ile bir toplantıda bir araya geldi. Bu toplantıda gündemdeki bütün konular enine boyuna ele alındı. AB tam üyelik müzakerelerine başladığımız 2005'ten bu yana yaşanan tıkanıklıklar, krizler, yerine getirilmeyen sözler Varna'da bir kez daha masaya kondu. Türkiye'nin AB karnesi tüm taahhütlerin yerine getirildiği, sadece AB tarafından kaynaklanan sıkıntılar ve siyasi engellemelerle beklemeye alınan hususlardan oluşuyor. AB'nin karnesi en başından beri ciddi kırıklarla doludur. Yunanistan'la eş zamanlı olarak başlayan tam üyelik serüvenimiz bir süre sonra bilinçli olarak ayrıştırılmıştı. 1996 yılında Gümrük Birliği süreci başladı. Türkiye ekonomisinin küresel rekabet gücünün gelişmesine önemli sayılabilecek katkı sağlayan Gümrük Birliği'nden esasen AB ülkeleri bizden daha az fayda görmemiştir.
AB meselesine çok önem verdik ve tam üyelik müzakerelerinin bir an önce başlaması için adımları süratle attık. Sayın Cumhurbaşkanımız daha Başbakan değilken bütün Avrupa başkentlerini dolaşarak bütün samimi düşüncelerimizi onlarla paylaştı.
AB örneği görüşmeyen bir takım uygulamalarla ülkemizin tam üyeliğini tekrar bir belirsizlik sürecine sokmuşlardır. Kıbrıs Rum Kesimi'nin birliğe tek taraflı kabulü ile başlayan, önümüze o kadar çok engeller çıkmıştır ki konu artık üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek noktasına kadar gelmiştir. Müzakereye açılan bazı fasıllar olsa da kritik fasıllar bloke edildiği için bu görüşmelerin de fazla bir anlamı olmamıştır. 35 fasıldan 16'sı açılabilmiş, 1 tanesi kapanırken diğerleri beklemeye alınmış, 14 fasıl hala bloke halinde.
Taahhütlerini yerine getirmemize rağmen, bir günde 7 bin mülteci geçişini 50'ye indirmemize rağmen AB sözünü tutmamış ve bugünlere gelmiştir. Ülkemizdeki Suriyeliler için taahhüt edilen 3+3 milyar avroluk desteğin kullanılmasında da birçok bürokratik engellemeler nedeniyle beklenen ilerleme sağlanamamıştır. Demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının müdafisi olduğunu iddia eden AB, yasak savma kabilinden cılız açıklamalar dışında Türkiye'ye ciddi bir destek vermemiştir. Türkiye, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından denetim sürecine sokularak 2004 öncesi duruma getirilmiştir.
"ZİRVEDE HAKKANİYETLİ ZEMİNE OTURACAĞINA DAİR İŞARET GÖREMEDİK"
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çalışması da anlamsız şekilde beklemeye alınmıştır. Öyle bir iklimde Varna'da bir toplantı gerçekleştirildi. Biz herkese olduğu gibi AB'ye karşı da hep açık ve dürüst davrandık. Varna'da da aynısını yaptık. Tüm gerçekleri Cumhurbaşkanımız muhatapların yüzüne söyledi. Bütün bunlara rağmen AB'nin ülkemize yönelik yaklaşımının hakkaniyetli bir zemine oturacağına dair işaret göremedik.