Durali Göğüş
YOL KOCATIRMIŞ…
Hatırlamayanımız ve seyretmeyenimiz yoktur. Mutlaka birkaç kez hatta onlarca kez seyredenimiz olmuştur. Rahmetli Kemal Sunal’ın başrol oynadığı Sahte Kabadayı filmini. Çoğumuzun aklındaki kanaat bu tiplemenin profesyonellik gereği rolünü en iyi oynadığıdır. Dünyayı güldürürken bazı devlerin cesaret karşısında ki çöküşlerini de gösterir bizlere. Sahte kabadayı bir mekanizmadır aslında. Onu kuran, yöneten rakip üzerine salan güç ve ipleri elinde tutanlar geri plandakilerdir. Sahtelere verdikleri gazla, verilen duygularla şişirirler. Çevresine korku salmış gerçek kabadayı rolündeki tiplerin üzerine sürdükleri bir sahne var. Sahte kabaydı Şaban, geridekilerin idaresinde, gerçek kabadayı üzerine gönderiliyor. Kabadayı, adamları yanında özel koltuğunda gururla kendine doğru gelen sahteyi bekleyip hamle yapacakken her şey değişiyor. Kabadayının nasırlı olan ayağına tesadüfen basılması ile acı içinde ayaklara kapanış ve karizmanın, kabadayılığın sonu. İradeye ve iktidara teslimiyet. Yukarıda anlattığımız adı üstünde film, sahtelik ve rol oyunculuğu. Filmden zamanımız gerçeklerine geçiş yapalım şimdi.
Bugün kendilerini 60'lı 70'li yıllarda askeri cuntalar tarafından kurulan kabadayılığa soyunmuş vesayet hücre yapılı kurumların, mirasçıları sahneye çıktılar. Barolar üzerine vazife olmayan işlere bodoslama atladılar. Bataklığa düşen LBGT sapkınlarını, azgınlarını kurtarmak yerine, sahiplenerek ateş üzerine benzin döktüler. Keşke onları kurtuluşa çağıran diyanet işleri başkanımıza destek verip, onların kurtuluşuna destek olsaydınız. Sizler ise gerçek oluşturulma görevinize bağımlı olarak , diyanet başkanını hedef gösterip, milletin inancı İslam’ı ve kutsallarını hedef aldınız.
Hey hak;
Dünyamızda yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal gerçekliğe dönelim. Dünya küremizde aktörlerinin gerçek olduğu bir oyun sahnelenmektedir. Çağımıza damga vurmuş, halkının ve ümmetinin gözünde gerçek bir yiğit, kahraman hatta kabadayı olarak kabul görmüş lider, var artık.
Sahte güç vesayetçilerine karşı halkın ve hükümetin tepkisi çok sert oldu. Yönetme muktedirliği şuuru ile nasırlarına basılınca neye uğradıklarını şaşırıp başladılar hoplayıp zıplamaya. Acı ile sahte hegemonyalarının bitişi korkusunu yaşamaya başladılar. Ne oluyor? Eskiden size kimsecikler dokunamazdı. Korkunuz niye. Bırakınız tekelciliği. Üyelerinizden gönlü sizden olanlar sizinle, gönlü kafası yaşam felsefesi farklı olanlar, diğer baroya kayıt olsun. Racon kesememek, kimsenin takmaması korkusu mu sarıyor yoksa sizleri. Hani demokrasi? Siyasette sayısız parti var da, sizde neden tek olma ? Yoksa siz özel bir proje misiniz? Rekabetten korkunuz niye? Şişirilip, kabadayılık yaptınız güya kendinizce. Bu Milletin geçmişten günümüze aktarılan çok güzel atasözleri, deyimleri ve vecizeleri var. Demirel’in deyimi ile binaenaleyh yollar yürümekle aşınmaz. Marksist, ateist hegemonyacı sol ve sarhoşlaşmış beyinler karar almışlar kendilerince. Barolarda yapılması düşünülen yapısal değişikliğe karşı hadi Ankara’ya yürüyelim. İçlerinden bir akıllı kafa çıkıp ‘’Arkadaşlar bu eskiden geçerli idi. Şimdi bu tür eylemler demode oldu. Bu halk artık yutmaz. Akıllı olalım, dönüp kendimizi formatlayıp milletle barışalım.’’ uyarısında bulunma basiretini gösterememiş. Milletimiz kimlerin çaplı olduğunu ve fiyatını çok iyi biliyor. Gelin kafalarımızı iki elimizin arasına alıp düşünelim dese de laf anlatamamıştır. Toplanmışlar, başlamışlar yürümeye. Bizdeki ABD orjinli, Pensilvanya çıkışlı bahtsız ana muhalefet proje ürünü sayın bayan soluk soluğa koştular desteğe. Hadi Bay Kemal ‘i anlarız köhnemiş zihin ,kapasite ve kabiliyeti halkın malumudur. Onun ülke millet diye bir derdi sevdası yok. Umutsuz vaka anlayacağınız. Sözümüz milliyetçi muhafazakâr diyerek yola çıkarılmış Sayın Bayan, siz ne alaka? Siz Kuran-ı Kerim'den sapkınları uyarmakla görevli diyanet işleri başkanına destek için gitmiş miydiniz? Sözlü desteğiniz vardı da yoksa biz mi duymadık. Sizin tabanınız sizden sahte vesayet odaklarına destek vermenizi kabul etmemektedir. Milletin inancına, iradesine, vatanın bütünlüğüne ve öz değerlerine sahip kurum ve kuruluşlarına sahip çıkmanızı beklemektedir. Gerçi siz profesyonel siyasetçilersiniz mesih izinde rolünüzü oynar işinize bakarsınız.
Baroların yol yürüyen boş yorgunlarına ;
Akılsız, plansız ve sonucu düşünülmeden hareket beyhude uğraş, insanı yorar ve sonunda hüsranla biter. Yol kocatırmış.
Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum.
Bu millet zamanın ruhunu yakalamış ,gerçek aktörleri hayranlıkla takip etmektedir. Ülkesinin değerini her gün katlayarak yükselten liderlerin yanında ve izindedir. Filmlerdeki sahtelikler ve sanallıklar yok artık.
Bir yiğit çıkar oturun oturduğunuz yerde der vesayet balonunuzu patlatır posanızı çöpe atar.
Bu ülke hepimizin. Köklerimize dönüp , cennet vatanımız ve ümmetin geleceği güçlü Türkiye için çalışalım, bir olalım, diri olalım kardeş olalım temennimizle..
‘’Senin dünyaya bakan penceren kirli ise, benim çiçeklerim sana çamur görünür.’’
(Mevlana)