M. Ali Köseoğlu
Yola dur, bele dur; insafsız olma!
Yıllar geçiyor işte...
Ahmet Hilmi Nalçacı, 1963-1969 yılları arasında Konya Belediye Başkanlığı yapmış...
Ondan öncesi de var ama biraz daha yakınlara bakmak gerekirse ondan sonra 7 başkanı daha olmuş Konya’nın...
Yılmaz Kulluk, Mehmet Keçeciler, Lütfü Tuncel, Ahmet Öksüz, Halil Ürün, Mustafa Özkafa ve Tahir Akyürek...
***
Geçen hafta Seyit Küçükbezirci abimiz Ahmet Hilmi Nalçacı’yı yazdı...
Vefatından tam 45 yıl sonra...
“Benim tanıdığım “Gerçek Şehremini”; Ahmet Hilmi Nalçacı” diye...
***
Şimdilerde belediye başkanı olsanız ve bu yazı zatınızla ilgili yazılsa göneneceğiniz kadar var...
“Benimle ilgili bir yazı yaz” diye yalvarıp yakarsanız da ‘içine’ gelmezse yazdıramazsınız Seyit Abi’ye...
İşine gelenlere yazdırsanız da bir ağırlığı olmaz zaten...
***
Mehmet Keçeciler, ülke siyasetinde de etkili olduğu için onu ayırıyorum...
Yılmaz Kulluk’u, Lütfü Tuncel’i, Ahmet Öksüz’ü, Halil Ürün’ü, Mustafa Özkafa’yı ileride yâd edecek bir gazeteci-yazar varsa bu şehrin çocuğudur.
Söz gelimi Yavuz Donat’ın bunları hatırlaması mümkün olmaz...
***
Geçtik 4-5 dönem öncesini...
2-3 dönem önceki milletvekillerini hatırlayan var mıdır?
Filanca iktidar partisinin falanca il başkanını hiç kimse hatırlamaz.
Çünkü onlar hafızaya değil ranta prim vermişlerdir zamanında...
Kime rant sağlamışlarsa, en önce de o unutmuştur zatı alilerini...
***
İl Müdürü, daire müdürü mü dediniz?
Konya Büyükşehir Belediyesi’nde 17-20 kadar daire başkanı var...
Ben bunlardan 10 kadarını tanıyorum...
Millet hiçbirini tanımaz!
Bir de emekliye ayrılanlar var ki; onları kim hatırlar!
***
Elbette güzel hizmetleri olmuştur...
Elbette boş durmamışlardır...
Ne kadar yazıktır ki; ellerinde “sihirli değnek” olduğu halde kendilerini ‘millet evladı’ olarak yazdıramamışlar, bu şehrin hafızasında yer edinememişler...
Başkan olmuşlar, milletvekili olmuşlar, il müdürü, daire müdürü olmuşlar...
Yarın onları tekrar millete hatırlatacak, işin erbabı bir kaleme her nasılsa rastlamamışlar.
***
Bu şehirde, bu şehir ve bu millet için çalışanları herkes bilir...
Ellerinde ‘sihirli değnek’ taşıyanlarsa görev süreleri boyunca bazen de üstüne bastıkları bu kıymetlere en azından iltifat etmeyerek harcarlar günlerini...
Yoldan geçenlere, kendilerinden alıp götürenlere ‘iltifat’ ederler...
Kendilerini ‘tarih yazmış’ gibi hissederken bir de bakarlar hatırlayanları yok!
Daha yaşarlarken yok; geçtik vefatlarından 45 yıl sonrasını...
***
Dün öğrendiğim muhteşem bir Konya sözü de şuydu:
Yola dur, bele dur ama insafı elden bırakma!