Yolculuklar Üzerine...

  Aşık Veysel'in tarifiyle iki kapılı bir handa ilerliyoruz. Dünya hayatımız bir yolculuktan ibaret, ama günümüzde bu yürüyüş haddi aşarak büyük bir hız kazandı. Artık seyahatlerimizi mekanlar üstü bir şekilde yapıyoruz. Konya'dan, İstanbul'a 45 dakikada, Cidde'ye 3 saatte, Okyanus'u aşıp Amerika'ya 10 saatte gidiveriyoruz. 

   Bu hız sadece mesafe kavramında değil, bütün hayatı kapsıyor üstelik. Arzular, hazlar ve şehvet hız duvarını aştı çoktan. Ahlak, sız eki konmadan, edep, siz eki olmadan yer bulamıyor modern insanın yaşamında. Her konuda çok hızlı bir gidiş var, zaman bile bereketini kaybetti sanki, akreple yelkovan birbiriyle yarışırken, takvim yaprakları sonbahar gazelleri gibi dökülü dökülüveriyor. 

   Oysa kadim yolculuklarımız ne çok hikaye barındırırdı içlerinde. Yolun söylediği türküler vardı bize. Hanların şiirleri, yolcuların serüveni vardı. Molalarda muhabbet vardı. Bu yol hikayelerinden birini şiire döken Faruk Nafiz Çamlıbel'in mısralarla adeta resim taptığı Han Duvarları bugün nasıl yazılabilir ki?  

Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, 
Bir dakika araba yerinde durakladı. 
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, 
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... 
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, 
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. 
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!  
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık, 
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... 
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları, 
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler, 
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler... 

   Kalmadı artık yağız atlar, toprak yollar. Kalmadı hanlar hancılar. Ne şairlere ilham veriyor bugünün yolları ne yazarlara hikaye anlatıyor. Böyle olunca fani dünyanın dilinden Allah'ın kuluna nasihat de etmiyor yollar. "hoş etse de yaptığı hız yüzünden duymaz ya modern insan..." Kadim yol bakın nasıl nasihat ediyor insana: 

Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi. 
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi. 
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine. 
Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine. 
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali, 
Sonun ademdir diyor insana yolun hali 

   Sonu adem "yokluk" olan bir varlık neden bu kadar acele eder ki? Halbuki her menzilin bir muhasebesi var, bir hesabı var... Verebilecek miyiz bu hesabı? Ne aldın? Ne sattın? Sana ne kaldı, sorularının  cevabı var mı heybende? 

   Hayat aceleye getirilecek bir şey değil aslında. Hani askerlik yapanlar derler ya "Askerliğin bitti mi bir dakika durdurmazlar hemen teskereni verirler ve kışladan gönderirler" diye hayatta öyledir işte, ömür bittiği an artık her şey bitmiştir ve geri dönüşü yoktur, işte bu yüzden hayatın her anını tadını çıkararak yaşamalı ve hakkını vermeli insan. Yolculuğun ruhunu kaybetmemeli, Kızılderililerin dediği gibi kendi ruhlarımızı da ardımızda bırakmamalıyız. Durup dinlenmeli,  geldiğimiz yolun ve gideceğimiz menzilin hesabını çıkarmalıyız zaman zaman. 

   İnsan yolculuk yapacağı insanları iyi seçmeli ve onları iyi yönde yönlendirmeli. Canının istediği insanlarla yolculuk edenler gönlünün istemediği vakalarla karşılaşmak zorunda kalabilir.  Gülten Akın'ın kısacık şiirinde anlattığı gibi oluverir sonra. 

İstediğiyle çıkardı yollara 
Giderdi hiç istemediğiyle 

   Evet yolculuk ve hayat sabır ister, azim ister, o yüzden hakkını vererek ve hakkımızı alarak yürüyelim bu yolda. Ve son sözü Yahya Kemal Beyatlı söylesin.  

SESSİZ GEMİ 

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,   

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.   

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; 

 Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.   

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, 

 Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.   

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!   

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!   

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;   

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.   

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,   

Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. 

 

   Sevgiyle kalın 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.