Zaman yazarından ağır yazı

Zaman yazarından ağır yazı

30 Mart seçimlerinden sonra hükümeti yerden yere vuran bir yazı kaleme alan İhsan Dağı, iç çatışmanın kapıya dayandığını ima etti

Zaman gazetesi yazarı İhsan Dağı "Sözün bittiği ülke" başlıklı köşesinde "Yarın çok geç olacak... Demokrasi, hukuk, özgürlük olmadan bu ülkede kimse rahata eremeyecek, iktidardakiler bile" diye yazdı.

İşte Dağı'nın bugünkü yazısından ilgili bölüm:

"....

Herkesin herkesi düşman bildiği bir ülkede ne demokrasi olur, ne hukuk, ne özgürlük. Savaş olur sadece, savaş...

"KİTLESEL FİİLİ ŞİDDET KAPIDA"

Yazık, ülkeye de yazık, savaş kışkırtıcılığı yapan kalem ve söz erbabına da. Ülkenin entelektüel düzeyi taş devrine döndü. İktidar çölleştirdi entelektüel dünyamızı.

Söylemsel şiddet kol geziyor memleketin her yerinde. Kitlesel fiilî şiddet kapıda. Ve alkışlar, alkışlar...

En ağır şeylerden biridir ‘şahit' olmak. Şahit olduklarımız çok ağır, taşıması zor. Daha da ağırlaşacak...

Türkiye'de artık insanların özgürlüğü de hayatı da devletin insafına bağlı. Daha doğrusu kendini devlet yerine koyan birkaç kişinin. Bu bir ‘son durum' değil. Herkesin ve de o kutsadıkları devletin altında kalacağı bir kaosun başlangıcı. Türkiye'yi bir deli gömleğine sokmaya çalışmak çılgınlık. Koca ülkeyi o deli gömleğine sığdırabilmeleri için epeyce küçültmeleri gerekecek onu. Geçen yüzyılın başlarını düşünmeden edemiyor insan... Geçen yüzyılın aynı yıllarını...

"KİMSE RAHAT EDEMEYECEK"

Uyarmak yerine alkış tutan, uyaranları hain ilan eden dostlar; yarın çok geç olacak... Demokrasi, hukuk, özgürlük olmadan bu ülkede kimse rahata eremeyecek, iktidardakiler bile.

Nice demokrat sandıklarımız ‘bekçi Murtaza' çıktı.

Siyaset her yeri, her şeyi, herkesi esir aldı. Devlet boğuyor, daha da boğacak. Bize dokunmasın, haddini bilsin, hayatımıza karışmasın derken her şeyimizi belirler oldu devlet. Neşemiz, mutluluğumuz, huzurumuz ona bağlı adeta. Esiri olduk...

"SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ"

Sözün bittiği yerdeyiz. Söz silah, siyaset savaş.

Ne akıl, ne izan, ne vicdan kaldı.

İlk gençlik yıllarımdan beri yazı ve fikir dünyamda yoldaşım olan Cemil Meriç'i düşünüyorum yine. Ve bir ‘söz'ünü; ‘kimin için yazıyorsun?'

Söz bitti, kelam sustu. Konuşan nefret, kin, şiddet ve güç sadece..."