Zaman yazarından hükümete 'özür dile' ve 'helallik iste' çağrısı
Zaman gazetesi yazarı, operasyona hazırlanan iktidarı ahirette büyük sıkıntılarla karşılaşmaması için cematten özür dilemeye ve helalllik almaya çağırdı
Abdullah Aymaz'ın "Bizim geri vitesimiz yok" başlıklı bugünkü yazısı AK Parti'ye sert mesajlarla doluydu.
AK Parti için 1990'lı yıllarda birbirlerini yiyerek bitiren ANAP-DYP'nin bıraktığı boşluktan doğan "boşluğun çocukları" benzetmesi yapan yazar, iktidarı şımarıklık ve nankörlükle suçladı. Yazar, hükümete 'yol yakınken yanlıştan dönün' mesajıyla yazısını tamamladı:
"Şimdi bize düşen de uçakların pilotlarının hava boşluklarından ve sıkıntılı hava şartlarından bir an önce kurtulmak için hızlarını artırdıkları gibi, çok hızlı hareket etmektir. Evet şimdi biz böyle bir durumdayız. Onun için himmet ve gayretimizi sadece ikiye-üçe değil ona katlamak zorundayız. Tâ ki, bu boşluğu geçelim, sıkıntıyı atlatalım. Çünkü karşımızda bize engel çıkaran boşluğun çocukları var. Unutmayalım Turgut Özal merhum, Devlet Planlama'dan gelmişti. Tecrübeliydi. Hem devlet hem dünya tecrübeleri görmüş ve yaşamıştı. Kadrosu da liderleri gibi tecrübeli insanlardı. Altyapı desteği eksikti. Üstten de ihtilal yapmış askerlerin baskısı hiç eksik olmuyordu.
Şimdikiler, kendilerinden önce kendilerini yiyip bitirmiş iki partinin yok olup bıraktıkları bir boşlukta doğmuş "boşluğun çocukları" idi... Şimdi hizmetlere engel çıkaran bunlar, Özal özelliğinde olmamakla beraber hazırlıksız olarak ansızın bu boşluğun içinde buldular kendilerini... Ama Özal'dan kalma bir altyapı vardı. Hizmetin himmetiyle yetişenlerin de hiç unutmayacak bir payları mevcuttu... İşte bunların üzerine bazı güzellikler zuhur etti. Fakat bunlar her şeyi kendilerinden bilip şımarmaya başladılar... Geçmişi ve vefayı unuttular. Üstelik can düşmanları ile kanka olmaya kalkıştılar. Kendilerinden bir şey beklemeyen dostlarını da en kötü, en zararlı düşman ve hain ilan ettiler. Halbuki o gerçek dost olmaya lâyık adanmış ruhlar, kendilerine siyasî bir bağ ile değil; sadece ülkenin faydasına hayırlara vesile olmak için kendileriyle alâka kuruyorlardı... Akıl ve mantığa sığmaz şekilde, siyasî rakiplerine bile söylemedikleri sözler ve iftiralarla saldırdıkları için, buz dağına toslayan Titanik misali bir hâlle karşılaştılar. Sanki bir buz parçası olan enaniyetleri büyümüş, bir buz dağı olmuştu. Veya iç dünyalarındaki fitne ateşleri onlar için bir girdap oluşturmuştu. Halbuki yanı başlarında Nur vardı. Ona sırtlarını dönmüşlerdi. Böylece etraflarını Nur yerine nar kuşattı. Hiçbir şey söylemeye hakları yok. Ama henüz kıyamet kopmadığına göre, tövbe kapısı açıktır. Âhirette büyük müşküllerle karşılaşmamak için özür dileme ve helalleşme hakları var. Evet teker teker yurtiçindeki ve yurtdışındaki hizmet erlerinden, adanmış ruhlar olan câmia mensuplarından helallik dilemeleri lâzım. Bilhassa Büyük Mağdur, Büyük Mazlum, Büyük Muzdarip'ten..."