Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

ZAMANIN BEREKETLENMESİ ARTIP EKSİLMESİ

Zaman, Yüce Yaratıcının üzerimizdeki en büyük nimetlerinden biri. Zaman, bizde Allah emaneti. Biz, zamanı değerlendirdiğimiz ölçüde değer kazanırız. Biz zamana değer kazandırırız, zaman da bize.

Aslında belli bir süre olarak zamanı herkes yaşar. Ancak aynı zaman dilimi, kimini yüceltir kimini alçaltır. Zaman kimine bereketle gelir, hayatını bereketlendirir. Kiminin ise zaman ömrünü kısaltır. Dolu dolu yaşanan zamanlar vardır ki, sahibine Allah ve kullar nezdinde değer kazandırır. İşret âlemlerinde kirletilen, tüketilen, harcanan zamanlar vardır, onlar da sahibini alçaltır. Aslında tükenen zaman değil, zamanı tüketenlerdir, kirlenen zaman değil onu kirletenlerdir, harcanan da zaman değil onu harcayıp bitirenlerdir. Nitekim ayette cehennemliklere hitaben şöyle denir: Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi?[1]

Zamanın sahibi Yüce Yaratıcıdır. Yüce Allah’ın ölçüleri doğrultusunda geçirilen zamanlar, sahibi için artar da artar. Zaman olur bir günü bir ömre bedel olur, bir gecesi bin aydan daha hayırlı olur, bazen bir gün elli bin yıla bedel olur. Zaman olur bir ömür, göz yumup açıncaya kadar ki bir andan ibaret kalır. İnsan bir ömür yaşadığını zanneder, ama aslında o bir gün yahut yarım gün yaşamış gibi olur. Asıl sahibinin ölçüleri doğrultusunda geçmeyen zamanlar, sahibinin aleyhine tanık olur, onun için yük ve dert olur.

Nitekim Kur’ân pek çok ayetlerinde zamana dikkat çeker, zamanın önemine vurgu yapar ve zamanın asıl sahibi Allah’ın ölçüleri içerisinde geçirilmesini ister. Zaman, Allah’ın ölçüleri ile birlikte yaşandığı zaman, onun sayısal değerleri çok önemli değildir. Artık o takdirde kısacık anlar uzar, bereketlenir ve asırlara, ömürlere bedel olur. Sözgelimi Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Zira kadir gecesi Kur’ân gecesi, Kur’ân’ın inmeye başladığı gecedir. Buna göre Kur’ân ile geçen her gece, bin aydan yani seksen kusur yıllık ortalama bir insan ömründen daha değerlidir. Kur’ân’la geçen her gündüz de öyle. Kur’ân ile ânlar uzun zaman olur, geceler ömür, yıllar asır olur.

Diğer mübarek gece ve günler için de durum böyledir. Aslında gece yahut gündüzü bereketlendiren insanın kendisidir, o zamanlarda yapabildiği bereketli işlerdir. Zira mübarek geceler, mümin kâfir herkesin üzerinden geçer. Ama birileri onu ibadet ve taatle dolu dolu yaşayarak bereketlendirirler; ötekiler ise gaflet içerisinde bir hayatla o zamanı katlederler, tüketirler. Sonuçta birincilerin yaşadığı aynı süre ve zaman onları yüceltir, Rızaya erdirir ve cennete taşır; ötekiler için ise aynı zaman dilimi hasret, nedamet sebebi olur, alçaltır ve cehenneme düşürür.

Kur’ân’dan uzak olan ömürler ise bir geceden hatta bir andan daha az ve değersiz olur. Nitekim inkârcılar, bunca yıl dünyada ömür sürmüş olmalarına rağmen bir gün yahut yarım gün kaldıklarını söylerler. Bu, onların kendilerine verilen ömrü iyi değerlendiremediklerinin itirafıdır; aynı zamanda bu, dünyanın ahret günleri karşısındaki kısalığını gösterir.

Allah, inkârcılara ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ diye sorar. ‘Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte sayanlara sor’ derler.[2]

Kıyamet gününü gördüklerinde dünyada sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.[3]

O halde vakti, azîz olan zamanın asıl sahibinin emrine vererek onu değerlendirelim, onu bereketlendirelim. Bize verilen sayılı ânları, dolu dolu yaşayarak artıralım, öyle bereketlensin ki bizim için zaman sona ermiş olsa bile/biz ölüp gitmiş olsak bile yaşamaya devam edelim. Bilelim ki kalıcı/ölümsüz olan Rabbin rızası doğrultusunda yapılan eylem ve söylemlerdir. Kalıcı olan Rabbin ölçülerine uygun hoş sedalardır. Bizi hayatımızda ve ölümümüzden sonra yaşatacak olan da bunlardır. İslam büyüklerinin hayatlarına baktığımızda, zamanın onlar için adeta durdurulduğunu, onların az zamanda çok büyük işler başardıklarını ve ölümsüzler kervanına katıldıklarını görürüz. Ötekiler için ise zaman su gibi eriyip akıp gitmiştir. Zamanı tüketmeye çalışanları zaman tüketip bitirmiştir.

[1] 35 Fatır 37.

[2] 23 Müminûn 113

[3] 79 Naziat 46.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.