Durali Göğüş

Durali Göğüş

KAPANMADA NE İZLENMELİ…

Pandemiyle mücadele kapsamında yeniden kısmi kapanma sürecine girdik. Buda demektir ki. 'Evde kal sağlıklı kal'. 'Hayat eve sığar.' Netice evde çoluk çocuk hep beraber vakti birlikte değerlendirebilmek, yaşamak zorunluluğu hâsıl oldu.

Aile olabilmek nedir? Anne ve baba ne demek? Aile bireyleri, çocukların dünyalarındaki idealini, yaşam mücadelesindeki rolünü, kardeşlerin kimliklerini tanımaya zaman kazandılar. Onlara vakit ayırabilmenin nimeti olarak sıkıntıları fırsata çevirme imkânına kavuştular. Covid salgını belki de kendine gelme fırsatı da sundu insanlığa. Bir yıldır yaşantımızda olan covidden bahsetmeyi burada noktalayalım. Yeter covid sözcüğünü şimdilik rafa kaldırmış olalım.

Bahsedeceğimiz konu hani eve kapanıyoruz ya!. Aile bireylerinin baş aktörü ve belki de en değerlisi, teknolojik bireyi Televizyon. Evimizin baş kösesini kaptı. Ah televizyon vah televizyon!.. Ne biçim icatsın sen! Kullanana göre yararın ve zararın. Şimdilerde ailelerinin en kıymetli bireyi o sanki. Herkes onunla hasbihâl, herkeste ona sahip olma kumandayı ele geçirme yarışı. Hah tam da burada başlıyor aile içi TV nin kavgası. Eee ne yapılmalı?

Ailenin olmazsa olmazı istişare kurulunu toplamalı ve program oluşturmalı, en akılcı ve aileye yakışan bir durum.

Tabiki aile bireylerinin yaşı, eğitimi, ilgi alakaları hobileri vs. farklı farklı. Birimizin sevdiği diğerleri için ilgi kapsamı dışında olabilmektedir. Babanın koruyuculuğunda annenin sevgisi ve geleceğin neslini oluşturma düşüncelerinin karara bağlanması. En sağlıklı en iyimser bir çözüm olur.

Pandemiden bunalmış kapalı mekâna sıkışmış bir yaşam elbette zor bir durum. Zamanımızın çoğunu karşısında geçirdiğimiz TV’ leri ve programlarını masaya yatırmalı. Ailelerin çobanı baba söze başlamalı, inancımız kutsal değerlerimiz, vatanımız, bayrağımız istiklal ve istikbalimiz çerçevesini çizmeli.

Kararın ortaklaşa alınması ailedeki bireylerin isteklerinin dinlenmesi, saygı duyulması, değerli hissetmesini sağlar. Bu ise ailenin temel dinamiklerini kuvvetlendirir bağı güçlü kılar. Hadi gelin şimdi.

TV kanallarına bir göz atalım. Ülkemizde sayısız kanal var. Bunların büyük çoğunluğu özel şahıs, şirket, holding sermayeli. Bir kaç tanesi ise dış sermayeli güçlerin elinde. Bu kanallar çoğu kez özel misyon odaklı yayın politikası izlerler. Varlıklarını borçlu oldukları efendilerinin emrinde yaptığına şahitlik ederiz.

TV’ler asli görevi olan halkı eğitme, bilinçlendirme, aydınlatma, hoşça vakit geçirme temelli yayın yapmalıdır. Amma velakin TV’lerin icat edilmesi ile birlikte batılı küresel güçler TV’leri bir emperyalist sömürge silahına dönüştürdüler adeta. Kendilerini medeni, insancıl, barışçı gösterdiler. Sinema silahı ile üçüncü dünya ülkeleri, fakir ve yoksul halklar üzerinde hegemonya kurdular. Yıllarca kendi vahşetlerini gizleyerek işgal ettikleri ve binlerce cana kıydıkları gözyaşı ve kan akıttıkları coğrafyalarda kültürel ve sosyolojik yıkımlar yapıp kendilerine bağladılar.

Batılı aile yaşamını, hayvani azgınlıkta bir tarzda filmlerle darmadağın, ahlaksız bir nesil oluşturma sahnesi sergilediler. Halkların inanç sistemleri hedef alıp misyonerlik ekranı olarak kullandılar.

Yalnız çeyrek asırdır yıllarca batılı tekelcilerin oyun sahası olarak kullandıkları ülkelerde bir diriliş ve başkaldırı var. Küçümsedikleri sömürge ülkeler beyaz batılı insanın kölesi olma zincirinden kurtulma mücadelesine girmiştir. Artık ok yaydan çıkmıştır. Hegemonya kurdukları halkların zihinlerine yerleştirdikleri şeytani ve hayvani sosyal hayatı terk ve kimliklerine dönme başlamıştır.

Oyunları bozdular. Bu bilinen ve kabul edilmesi gereken bir gerçek. Bazı batılı beyin taşıyan dinozor eski aydın kisveli şarlatanlar olsa da.

Ülkemiz devlet kanalı olarak yayın hayatına başlayan TRT artık son çeyrekte büyük bir sıçrama ile öz kimliğine dönen kanal oldu. Yapılan yeni film, dizi ve programlarla ilk sıraya yerleşti. Bunun sebebi tartışmasız halkın öz değerlerine yönelen programlarla dolu dolu olması.

Ülkesinin, ecdadının kuruluş tarihinden başlayarak üzerinde çağ açıp çağ kapatan hakikat medeniyetini kuran filmler ve dizilerle başardı. Gençlerimize “siz kimlerin torunusunuz?” dedi adeta. Neslimizi birer Rambo hayali ile yaşattılar. CIA’yı enderin istihbarat diye yutturdular. Bırak Rambo’yu CIA’yı, Mossadı. Tarihi dönemle gerçekleşti artık. Neslimiz artık Melikşah’a, Ertuğrul’a, Osman'a, Fatih’e hayran ve Mit’e teşkilata bakıyor. Bamsı beye bakıyor.. Abdurrahman Çavuşa 'a bakıyor. Dön Çanakkale’de Seyit Onbaşı’ya bakıyor. Bir Zamanlar Kıbrıs’a bakıyor. 15 Temmuz’un destan yazan şehitlerine ve gazilerine bakıyor. Heleki ‘Kuran-ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması’, Kuran bülbüllerinin ramazan ayının nuru. Elhamdülillah.

Burada daha önceleri Türk Radyo ve Televizyon Kurumunu yok eden idareci ve yönetici kadroyu kınayıp, son çeyrek asırda zirveye taşıyan ülke yöneticileri ve kurumun başına geçip öz kimliğine bağlı atılım gerçekleştiren vizyon ve misyon sahibi yöneticileri alkışlıyoruz.

Onlarca kanal ve ülkenin her alanında hizmet sunan kanalları. Halkların etnik kimliğine uygun Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce vs. kanallar. Hizmet ve vatan sevgisi ve büyük ülke olmanın sonucu budur.

Tavsiyemiz bırakın batılı özentiyi. Kendi medeniyetimizin yolunda şahlanmanın yolcusu olalım.

Bırakın Survivor şaşkını içi boşaltılmış kimliksizleri. Yediden yetmişe TV karşısına konumlanıp eltilerin yufkacıya kaçış ahlaksızlığı programlarını, izleyenler zamanın ömrünün nerede harcadığı sorusunu unutmayalım.

Neslimiz için;

Tarihini yüreğinde yaşatmayan toplumların nesilleri gelecekte tarih yazamazlar. Millet olma aklını zihinlerimize yerleştirmeli ve yeşertmeliyiz. Yoksa tarih hep tekerrür eder. Hezimet sahnelerini tekraren yaşamak zorunda kalır. Ders alacağımız tarihsel vakalardan ders çıkarılmalı. Zafer sahneleriyle çağımız gerçeklerini harmanlayıp çocuklarımıza hep hedefe koşmayı görmeli TARİH...

‘TV’leri okuyan, Kitapları seyreden’ nesiller ülke ve gelecek için kayıp nesil olmasın.

 Sağlıkla kavuşmak dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum