33 yaşında 3 kıtada ticaret!

33 yaşında 3 kıtada ticaret!

28 Şubat 1972’de Bozkır’ın Kovanlık köyünde dünyaya gelen genç iş adamı Hasan Özdemir, Mustafa-Zeynep Özdemir çiftinin ikisi kız, ikisi erkek dört çocuğundan birisi.

HASAN ÖZDEMİR


 


28 Şubat 1972’de Bozkır’ın Kovanlık köyünde dünyaya gelen genç iş adamı Hasan Özdemir, Mustafa-Zeynep Özdemir çiftinin ikisi kız, ikisi erkek dört çocuğundan birisi. Babasının 28 yıl Almanya’da işçi olarak  çalışmasından dolayı yıllarca anne ve baba sevgisinden mahrum olarak büyüyen Hasan Özdemir, siyasetle iç içe geçen o kısacık gençlik yıllarının ardından hemen ticarete atılmış. Ama unutamadığı anları bir bir sıralarken acemi birliğinden usta birliğine arkadaşları ile birlikte Bitlis’e otobüslerle giderken 35 Mehmetçiğin PKK tarafından haince katledildiği saldırıdan kıl payı kurtuluşu gözlerinin önüne geliyor.


 


 


Röp: Uğur Özteke    


 


Babam sıvacı ustası ve terzilik yaparak geçimini sağlıyordu. O zamanki yıllarda bin bir güçlükle çoluğunu çocuğunu geçindirmeye çalışıyordu. 1970 yılında daha iyi iş, aş ve ekmek için Almanya’ya gitmeye karar verdi. Annemi ve çocuklarını bırakıp gurbete gidiyordu. En büyük çocuğu 11 yaşında idi.


Babam Almanya’da bir kağıt fabrikasında tam 28 sene çalıştı. Evet sadece bir fabrikada tam tamına 28 yıl çalıştı. Hem de bu iş yerinde hep terfi ederek yükseldi ve emekliye ayrıldı. Yurduna döndü.Almanya’da çifte vatandaşlık hakkı ve oturma izni olmasına rağmen orada kalmadı. Annemi ise tam 18 sene sonra yanına aldı. Biz çocuklarını ise en fazla yaz tatillerinde iki aylığına yanına alırdı. Bizim oralarda kalıp büyümemizi istemedi. Bu yüzden de sadece annemi 18 yıl sonra yanına aldı. Babam o zamanki düşüncesi ile kendisine göre doğrusunu yapmıştı. Ben de bugün düşündüğüm zaman babamın haklı olduğuna inanıyorum.


OKUL YILLARINDA ANNE VE


BABA HASRETİ ÇEKTİM


Köyümüzden geldikten sonra Uluırmak mahallesine yerleşmiştik. Mithatpaşa İlköğretim Okulu’na gidiyordum. İlkokuldan sonra da Mehmet Karacihan Ortaokulu ve Gazi Lisesi’ne gittim. Ben ortaokul üçüncü sınıfta iken annem de babamın yanına Almanya’ya gitti. Ben ve abim bir yıl yalnız kaldık. Ortaokulu bitirdikten sonra Gazi Lisesi’ne gittim ve burada yurtta kaldım.


ÜLKÜ OCAKLARI İLE LİSE 3’TE TANIŞTIM


Lise üçte ise Ülkü Ocakları ile tanıştım. Yıllarca anne baba hasreti ile büyümüş, kendimi hep yalnız hissetmiştim. Buradaki büyüklerimiz, arkadaşlarımız benim annem babam oluverdiler. Yıllar sonra yeniden sıcak eli, yardımı, kardeşliği, dostluğu burada gördüm.


SİMİT, CETVEL SATTIM


Liseyi bitirdikten sonra bir yıl bir avukat abimizin yanında avukat katipliği yaptım.


Abimin Uzunharmanlar Taş Camii caddesinde bakkal dükkanı vardı. Burada küçük yaşlarda alış verişi, ticareti görüyordum, ama ben önce ilkokulda iken simit sattım. Hacı Fettah Camii’nin arkasındaki fırından aldığım 30 simidi eve gelinceye kadar satar ve onu harçlık yapardım. Daha sonra babamın Almanya’dan göndermiş olduğu cetvel ve kalemleri, kırtasiye malzemelerini Yetiş Kırtasiye’nin sahibi  Hayati abime satıp para kazanıyordum.


TİCARETİ ÜNİVERSİTEYE TERCİH ETTİM


Üniversiteyi kazanmıştım ama bir an önce askere gidip gelip hayata atılmak istiyordum. Aklım fikrim bir an önce iş dünyasında olmak idi. Para kazanmak, kendimi ve çevremdeki insanları kurtarmak istiyordum. Askere gitmeye karar vermiştim. Önce Acemi Birliği için  Bilecik’de Jandarma oldum. Yıl 91-92 idi. Daha sonra usta birliği için Bitlis’e gittim.


 


35 MEHMETÇİĞİN TARANDIĞI


KONVOYDA BULUNUYORDUM


Bitlis’e giderken benim gibi acemiliklerini tamamlayıp usta birliğine gitmekte olan askerlerle birlikte kara yolu ile konvoylar halinde yol alıyorduk. Muş Bingöl arasında bir anda araçlar durduruldu. Bizim önümüzdeki otobüste indirilen 35 Mehmetçik eli kanlı bölücü örgüt PKK tarafından şehit edilmişti. Bu olay bizi çok etkiledi. Arkadaşlarımız gözlerimizin önünde katledilmişti. Bir şey yapamamıştık. Tabii biz daha sonra vatani görevimizi yaparken pek çok kez bu bölücü vatan hainleri ile karşı karşıya kaldık. Onların pusularına düştük, onlara pusular attık. Yaz kış metrelerce karın altında, vatan için, bayrak için, ezan için mücadeleler verdik. O günleri, arkadaşlarımı, komutanlarımı unutamıyorum. Bunlar bizim hayatımızda artık acı da olsa bir gerçek olarak bizimle kalacak anılar oldu.


İLAÇLAMA MAKİNASI ÜRETİMİNE BAŞLADIM


Askerlik dönüşü ilaçlama makinesi işine girmek için çalıştım. Bir süre bu işin üretimini yapan abimin yanında çalıştım. Altı ay filan burada çalıştım. İlaçlama sektöründe eski kamyon garajında uzun süre küçük bir imalathanede çalıştık. Burası topu topu 33 metrekare idi.  Bu dükkanda iken ticarete ciddi olarak başladığım zaman  23 yaşında idim. Daha sonra çok çalıştım. Önce 50, daha sonra 500 metrekarelik yerler derken bugün 2 bin 700 metrekarelik bir alanda üretim yapıyorum. Şunu gördüm ki çok çalışırken dürüst olursanız eninde sonunda kazanırsınız.


SURİYE, ROMANYA VE SUDAN İLE


KITALAR ARASI İŞ YAPIYORUZ


İlaçlama makineleri özellikle tarım ülkelerinde zirai ilaçlama bahçelerde kullanılır. Halen firmamız İLPOSAN ile Türkiye’nin dört bir yanında bayilik sistemi ile çalışıyoruz. Suriye ile Ortadoğu’ya, Romanya ile Balkanlara ve Sudan ile de Afrika’ya girdik. Bu üç ülkede şimdi bizim ürettiğimiz ilaçlama makineleri satılıyor. Daha da büyümek ve Konya’da üretim yapan bir dünya markası kurmak istiyorum. İnşallah bunu da başaracağım.


İSPANYA VE İTALYA’YI


GEÇMEK ZORUNDAYIZ


Tarım ilaçlama makine sektöründe bir numara olan İspanya ve İtalya’nın bütün çalışma programını bildiklerini ve bu iki ülkenin Türkiye olarak istenirse geçilmesinin an meselesi olduğunun altını çizen Hasan Özdemir, “Tabii bu arada  Çin’i de unutmamak gerekir. Çin’in her alanda olduğu gibi bizim sektörde de büyük atılımları var. Bu konuda biz firma olarak tedbirlerimizi alıyoruz. Çinlilerle baş etmek birinci görevlerimiz arasında yer alıyor.


Türkiye’de 2 litrelik üstten basma havalı pompaların ilk üretimini biz yaptık. Önümüzü kesmek için Çin bizi zorluyor. Ama biz bu konuda ısrarlıyız. Gerekirse Çin ile bile mücadele etmeye hazırız” diyor.


KUŞ GRİBİ İLE MÜCADELEDE


BİZİM ÜRETİMLERİMİZ KULLANDI


Son olarak ülkemizde yaşanan kuş gribi ile mücadele aletlerinde bizim ürettiğimiz bu pompalı ilaçlama aletleri kullanıldı. Bizim cihazlarımız basında yazılı ve görsel alanda hep çıktı. Bu da gösterdi ki doğru yolda ilerlemekteyiz.


SİYASETTE HEP MHP’NİN


İÇİNDE OLDUM


Bizim en güzel gençlik yıllarımız hep siyaset ile iç içe geçti. Yaşımız ilerledikçe  Milliyetçi Hareket Partisi’nde Meram İlçe Sekreterliği, Belediye Meclis üyeliği adaylığı ve Türk Milliyetçiler Birliği Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum.


SÖZÜMÜZÜN ESİRİ OLDUK


Ticarette ve siyasette bugüne kadar en çok sevdiğim, kullandığım ve tuttuğum sözlerden biriside ‘sözünün esiri’ olmaktır. Ben bugüne kadar bu söze hep sadık kaldım. Bir söz verdim ise bu sözümün arkasında durdum. Bugün toplum olarak böyle bir söze nasıl ihtiyacımız olduğunu çok daha iyi görüyorum.


TÜRKEŞ: SİZİN BÖLGENİN İNSANLARI


YİĞİT, CESUR VE GÜVENİLİR İNSANLAR


Siyasette bir dönem MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yapan bir abimiz ile birlikte rahmetli Hacı Başbuğ’u ziyaret ettik. İlk kez karşı karşıya geldiğim bu anı hiç unutamıyorum. Bana  ‘Sen de mi Bozkırlı’sın?’ dedi. Elini öptüğüm zaman kanımın donduğunu hissediyordum. Sonra devam etti: Benim bir askerim vardı. O da Bozkırlı idi.  Bozkır’ın, Hadim’in, Taşkent’in insanları hem böyle yiğit, hem cesur, hem de güvenilir insanlar mı olur? Suyunuz mu ser,t havanız mı sert? Gözlerinden siyasette ve ticarette başarılı olacağına görüyorum.


TİCARETTE ÇOK GENÇ OLDUĞUM


İÇİN MÜŞTERİLER BANA İNANAMIYORLARDI


Ticarete başladığım ilk yıllarda yaşım çok genç idi. Bir gün bayiler toplantısına katılmıştım. Müşterilerimizle, yetkililerle bir araya geldik. Bir firma sahibi toplantı sonrası benim bu işi yaptığıma inanamamış. Belki de bana güvenmemiş. Genç olduğum için kartvizitimizdeki iş yerimi arayarak beni sormuş. Bunu da hiç unutamıyorum.


ARABA TUTKUM VAR AMA


HIZLI ARAÇ KULLANMAM


Araba merakım müthiştir. Otomobil benim için bir tutkudur. İlk arabamı 1995 yılında aldım. Beyaz bir serçe idi. Lise yıllarında ise Mazda 323 hayallerimi rüyalarımı süslüyordu. 1996’da arabamı değiştirdim ve bu arabayı aldım. Araba benim için bir tutku. Arabayı çok severim ama asla hızlı kullanmam. Arabanın artık her Müslüman’ın ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Her Müslüman’ın günümüzde bir evi, bir arabası olmalı.


DOĞAYI ÇOK SEVERİM


Bol bol kitap okurum. Doğa ile baş başa kalmayı çok severim. Köyümüzde güzel bir ev yaptırdım. 2-3 ayda bir günlüğüne de olsa giderim. Ağaçlar, toprak, hava, güneş benim için apayrı bir duygudur. Bu arada hayvanlardan at ve köpeği çok severim.


ÇOCUKLARIMIN DOKTOR OLMASINI İSTERİM


2 oğlum var. Ali Han ve Mustafa Emin. Çocuklarımın doktor olmalarını çok istiyorum. Bir kişiyi kurtarmanın dünyayı kurtarmak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlığa hizmet etmelerini ve başarılı olmalarını arzuluyorum.


ÖĞRETMENLERİMİN ÇOK BÜYÜK


İLGİSİNİ GÖRDÜM


Lise yıllarında Gazi Lisesi’nde iken bütün öğretmenlerimin çok yardımcı olduklarını gördüm. Benim milliyetçi bir çizgide olduğumu herkes bilirdi, ama sol görüşlü öğretmenlerimiz ile de hiçbir problemin olmadı. Öğretmen öğrenci ilişkilerinde hiçbir zaman sınırı, sevgi ve saygı kurallarını aşmadık.


EŞİMİ İSTEMEYE GİTTİĞİMİZ ZAMAN


İŞİM GÜCÜM YOKTU


Ben çalışıldığı zaman her şeyin elde edileceğini inanıyorum. Mesela eşimi istemeye gittiğimiz zaman işim gücüm yoktu. Ama Allah’ıma şükürler olsun ki, genç yaşta pek çok şeyi gördüm. Eşime çok şey borçluyum. Hani derler ya her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın vardır diye. Eğer ben de bugün toplum içinde başarılı bir insan olarak gösteriliyorsam bunu eşime borçluyum.


ATATÜRK VE KAZIM KARABEKİR


PAŞA’DAN ÇOK ETKİLENDİM


Tarih okumayı çok severim. Gençlik yıllarımda da, siyaset ile uğraşırken de Atatürk’ ten ve Kazım Karabekir Paşa’dan çok etkilendim. Diğer Türk büyüklerinde olduğu gibi kendileri iyi okunduğu zaman bize çok şey kazandıracaklardır.


İNSANLARIMIZIN YURT DIŞINDA


ÇALIŞMALARINI İSTEMİYORUM


İnsanlarımızın yurt dışında çalışmaması, başka ülkelerin hizmet etmemesi için dua ediyorum. Keşke biz kendi kendimize yetsek, bizim insanlarımız bu ülkede bir arada çalışsalar, ekmeklerini kazansalar, aşlarını kaynatsalar.


BÜYÜRKEN KÜÇÜLMELİYİZ


Şu andaki sermayemiz bizim öz sermayemiz. Ticaret yaparken öğrendiğim ve kabullendiğim bir gerçek vardı ki büyürken küçülmek. Bu çok doğru bir söz ve hepimizin yapması gereken de bence bu olmalı.


KONYASPOR BAŞARILI OLMALI


Konyaspor’un daha başarılı olmasını, daha iyi olmasını istiyorum. Seve seve de yardım ederim. Belediye ile, siyaset ile takımın başarılı olacağına inanmıyorum. Ama bu şehirde çok büyük bir potansiyel var. Biz çok daha büyük bir takım ve kulüp olabiliriz. Ben de gençliğimde  kısa süreli spor yapma fırsatı buldum. Mesela siyasetten spora vakit bulamadık. Ama masa tenisi oynadım. Hocacihan Hilalspor’da orta saha oyuncusu olarak forma giydim. Antrenörümüz Lütfi Hoca idi.