AB Bakanı Çelik AA Editör Masası'na konuk oldu
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik: (2) - "(AB'nin ayrıcalıklı ortaklık teklifi) Buna ahlaksız teklif diyoruz"- "(IKBY'nin gayrimeşru referandumu) Kürtlere en büyük zulmü Barzani bu referandum kararını vererek yapmıştır" - "Barzani, bu adımı Kürtler için at
ANKARA (AA) – Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB'nin ayrıcalıklı ortaklık teklifine ilişkin “Buna ahlaksız teklif diyoruz." dedi.
Çelik, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin tartışılan ayrıcalıklı ortaklık teklifine değinen Çelik, “Buna tırnak içinde ahlaksız teklif diyoruz biz.” diye konuştu.
Türkiye’nin aday ülke olma statüsünün bir kenara bırakıldığı, Türkiye’nin avantajlarından faydalanıp Türkiye'nin AB’den yararlanması gereken avantajları ise buzdolabına saklamak şeklinde bir tavır olduğunu söyleyen Çelik, bunun AB’nin doğusundaki ülkeleri göç ve terör konusunda iş birliği yapılacak bir ülke olarak görüp daha araçsalcı bakan siyasi oryantalist tavra çok oturduğunu ifade etti.
Türkiye'ye terörle mücadele söz konusu olduğunda “Buyurun, en ön sırada yerinizi ayırdık” ancak temel değerler konusunda iş birliği istediğinde “Kusura bakmayın, rezervasyon doldu” dendiğini anlatan Çelik, “Buradaki ahlaki iki yüzlülük taşınamaz hale gelmiştir.” şeklinde konuştu.
Çelik, son olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından yeni bir iş birliği modeli önerilmesi konusunun açıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Avrupalı dostlarımız şunu yanlış anlamasınlar: 'Biz adaylık sürecini dondururuz ama enerji diyaloğu, ekonomik diyalog, ulaştırma diyaloğu gibi alanlarla Türkiye’de aslında başka bir alanda iş birliği kapısını açarız.' Hayır, buna da müsaade etmeyiz. Bütün bunlar adaylık sürecimizle bitişik, bunları tamamlayan, mütemmim cüzüdür bunlar. Bunları ayrı bir ajanda olarak aldığınızda bunu kabul edilemez buluruz. Diğer konu da şudur tabii: Türkiye’ye neyi teklif edecekler? Bu 50 yıllık Türkiye’nin müzakereye verdiği emeğin, karşılıklı olarak şimdiye kadar verilen emeğin hiçe sayılması demektir. Bu saatten sonra bu teklifin yaygın bir şekilde dillendirilmesi söz konusu olursa AB’ye kimse güvenmez. Yani siz müzakere açacaksınız, sonra belli bir aşamasında böyle bir teklife döndüreceksiniz işi. Bunu nasıl görmüyorlar hakikaten anlayamıyorum. Bir siyasetçinin, bu lafın masaya getirildiği andan itibaren fark etmesi lazım bunu. Bu sözü kim söylüyorsa şimdiye kadar kendisinin kişisel olarak oluşturduğu siyasi kredibiliteye ve AB’nin bütün kredisine müthiş bir zarar veriyor anlamına geliyor bu. Bir AB zemininde bu teklif benim önümde dile getirilse dönüp cevap bile vermem."
- Irak Başbakanı İbadi'nin Türkiye ziyareti
Çelik, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin Türkiye ziyareti ve Irak'ın kuzeyinde referandum kararının dondurulmasına yönelik son açıklamaları da değerlendirdi.
Bölgede Kürt halkının tarihlerinde çok büyük zulümlerle karşılaşarak bugünlere geldiğini söyleyen Çelik, “Türkiye, kuzey Irak’ta Kürtlere en büyük desteği vermişken Kürtlere en büyük zulmü Barzani bu referandum kararını vererek yapmıştır.” şeklinde konuştu.
Bu durumun benzerinin Türkiye’de de yaşandığını anlatan Çelik, HDP içindeki siyasetçiler ya da Kürtçülük alanında duran siyasetçilerin çözüm sürecinin sabote edilmesine göz yumarak ya da onun bir parçası olarak Kürtlere karşı ne kadar acımasız olduklarını ve Kürt sorununun sadece kendi kişisel alanlarıyla ilgili bir sorun olduğunu gösterdiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde ekonomik ve siyasi olarak istikrara kavuşsun diye en büyük riskleri alarak bölgeye özel ilgi gösterdiğini anımsatan Çelik, Türkiye’de HDP’nin eş başkanları Barzani’ye karşı eleştirel bir tutum alırken Türkiye’nin istikrarını koruduğunun altını çizdi.
Barzani’nin de facto başkanlık yaptığını dile getiren Çelik, “Barzani bu adımı Kürtler için atmadı. Bu adımı kendi başkanlık konumunu garanti altına almak için attı. Burada neye oynadı Barzani? Bölgedeki siyasi kaostan ben bir statü çıkarabilirim. İkincisi de siyasal Kürtçülük alanında oluşturulmuş bir mitolojiye oynadı, duyguyu istismar etti. Çok büyük bir zarar verdi. Oradaki Kürtlerin bütün kazanımlarını tehlikeye attı.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Irak konusunda şimdiye kadar söylediği tüm tezlerde haklı çıktığını belirten Çelik, bu çerçevede Irak’ın uydu devlet haline getirilmeye çalışılmasına, ülkede resmi güvenlik güçleri dışında alternatif güvenlik güçleri oluşmasına karşı çıktıklarını anlattı. Çelik, kendilerinin her zaman Irak’taki ordu ve hükümet modelinin kapsayıcı olmasından yana olduğunun altını çizdi ve Maliki’nin başbakanlığı döneminden beri de sıkıntının bu olduğunu hatırlattı.
Türkiye ile Irak arasında Başika Kampı ve bazı başka konularda sorunlar bulunduğunu dile getiren Çelik, bu konuların taraflar arasında ele alındığını ifade etti.
Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu açık şekilde ortaya koyduğuna işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Barzani’nin referandum kararının son derece yanlış ve tehlikeli olduğunu söylüyoruz ama burada işin öbür tarafında da kapsayıcı hükümet modelleri ortaya çıkmadığı zaman şu oluyor, Kerkük meselesinde gördüğümüz gibi etnisite temelli iddialar bile herhangi bir şekilde Irak’ın içinde yönetilemez hale gelen bir Irak tablosu ortaya çıkarabiliyor. Bunun tek çözümü kapsayıcı hükümet ve toplum modelinin ortaya çıkmasıdır."
Bakan Çelik, Barzani’nin yarattığı kaos ortadan kaldırılırken güvenlik tablosunun da etnikçi ve mezhepçi duygulardan uzak bir şekilde ortaya çıkması gerektiğini ve Türkiye’nin bu noktada hassasiyetini gösterdiğini dile getirdi.
Çelik, şunları kaydetti:
“Barzani’nin açıklaması tamamen taktik amaçlı bir şey. Referandum kararını dondursa ne olur, dondurmasa ne olur, gayrimeşru bir adım attın kişisel olarak. Diyor ki açıklamasında, Irak merkezi güçleri ile peşmerge arasındaki savaşın ciddi bir şekilde Irak’ta büyük bir zarar ortaya çıkaracağını düşünmeye çalışıyor. Bir bakıma sanki bu referandum kararının öncesine hiçbir şey olmamış gibi dönme şeklinde bir yaklaşımı var. Açık bir şekilde 'Bu yoktur' demediği müddetçe, geri alınmadığı müddetçe bunun sonucu budur denilmesi gerekir."
(Sürecek)
AA
Kaynak: