Haşim Akın
AFRİKA’DA NELER OLUYOR?
Afrika'da ilginç bir ateş başladı. Bugüne kadar birçok farklı macerayı ve acıyı yaşamış olan kıtada sanki bir özgürlük ateşi yanmaya başlıyor. Sonu nereye gider bunu bilmek zor. Bunu kim tetikliyor? Böyle bir şeyin olmasını kim istiyor? Sonunda nereye varılacak? Bu ve buna benzer sorular için kafa yorulabilir.
Önce Mali’de başladı bu süreç. Çok zengin altın kaynaklarının olduğu ülkede başlayan karışıklık ve istikrarsızlık birden Mali’de bir askeri darbe ile sonuçlandı. Aslında bu darbe ilk darbe değildi. Zaten bölge buna alışkındı. Biri iner, diğeri binerdi. Afrika'da darbe yapmak kolaydır. Ama yerini korumak zordur. “Erken kalkan darbe yapar” diyecek kadar kanıksanmıştır.
Ancak bu defa gerçekleşen darbe daha farklı oldu. Biryandan da adaşım olan bu asker, yerini korumakla kalmadı Fransa'ya iyi bir dirsek gösterdi. Fransız askerlerini ülkeden çıkardı. Bunun için bir bedel ödemesi gerekiyordu. “Bedeli ödeyeceğiz. Yeter ki özgür kalalım buna razıyız” dediler. Çevre ülkelerle sınırları kapatıldı, giriş çıkış yasaklandı ama adam yolundan dönmedi ve başarılı da oldu.
Arkasından ikinci olarak Burkina Faso’da benzeri bir şey başladı. İbrahim Traore ani bir şekilde darbe yaptı. Bu darbeyi diğerlerinden ayıran bazı özellikler vardı. Darbe yapan asker adından da anlaşılacağı gibi bir Müslümandı. Hem de bilinçli bir Müslüman... Buna ilave olarak ülke yönetiminde hâkim olan Mossi kabilesine mensup değil. Fransa’nın desteğini almadığı gibi ona rağmen darbe yapan bir asker.
Hal böyle olunca da koltuğunu ve hayatını korumakta zorlandı. Bunun için yılmadan uzun süre mücadele verdi. Fransa burada eski gücünü elde edebilmek için terörü sürekli körükleri. Ancak İbrahim bundan pes etmedi. Türkiye'den aldığı 6 adet siha ile teröristler sürekli takip edildi ve terör karşısında alınan başarı genç devlet başkanının koltuğunda kalmasını sağladı. Fransa’ya bir tepki olarak da ülkede Fransız televizyonlarının yayınını yasaklandı. Bir ülkede herhangi bir ülkenin Radyo veya televizyonun yayınını yasaklamak gerçekten orada takip edilmeyeceği anlamına gelir mi? Elbette ki hayır. İnternet varsa her şey serbest. Ama “Yasaklıyor olabilmek” bile bu bölge için ayrı bir adım.
Bu ateş nereye kadar yayılacak diye düşünürken geçenlerde Senegal karıştı. Senegal’de iki dönem cumhurbaşkanlığı yapan Macky Sall 2024 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olmaya hazırlanıyordu. Ancak muhalif lider Ousmane Sonko, buna karşı çıkınca ülkede karışıklıklar başladı ve onlarca insan öldü. Muhalefetin genç lideri Ousmane Sonko, "Ülkedeki tüm sıkıntıların kaynağı Fransa değil ama Fransa'nın artık elini gırtlağımızdan çekmesinin zamanı geldi." Diye tepki gösteriyordu. Sonunda eski cumhurbaşkanı 2024 yılında üçüncü kez aday olmayacağını açıklamak zorunda kaldı. Sonucu bekleyip göreceğiz. Ama bir alevin çıktığı da kesin…
Geçen haftalarda Çad’dan başka bir görüntü sosyal medyaya düştü. Fransa’nın eski (!) bir sömürüsü olan ve hala elini kolunu sallayarak gezebildiği Çad’da bir grup Fransız askerinin ellerinden silahları alınmış, bir köşede oturtularak göz altına alındığını izledik. Bunlar bireysel olsa da yaklaşan bazı gelişmelerin işaret fişeği gibiydi.
Neler oluyor derken bölgede iki ayrı ülkede ulusal marşlarla ilgili tartışma ve gelişmeler gündeme bomba gibi düştü. Nijer 1960 yılında özgürlüğünü(!) alınca marşı da Fransa yazıvermişti. Adamlardan sadece iyilik ve yardım(!) akıyor. Bağımsızlığın kazanılmasından bir yıl sonra kabul edilen "La Nigerienne" adlı ulusal marşı, Fransız Maurice Albert Thiriet tarafından yazılmıştı. İşte bu durum şimdilerde “Halkı heyecanlandıracak, harekete geçirtecek bir marşa, vatanperverlik hissiyatımıza dokunacak bir slogana ihtiyaç var.” Diyerek yola çıktılar ve marşı değiştirme kararı aldılar.
Buna Cezayir’den yeni bir haber eklendi. Yıllar önce içinde Fransa’ya öfke barındıran ama 1986 yılında çıkarılan kısım geri geri alındı. Milli marşın Fransa ile ilgili kısmında, "Ey Fransa, serzeniş vakti geçti, biz o günleri kitap gibi kapattık. Ey Fransa, bugün hesap günüdür, hazırlan ve cevabı bizden al. Devrimimizde karar kesin. Cezayir'in yaşaması için kararlıyız" ifadeleri yer alıyordu.
İki gün önce sosyal medyada başka bir video izledim Kongo Cumhurbaşkanı hem de Macron’a parmak sallayarak “Afrika'yı eskisi gibi sömüremeyeceksiniz. Biz de sömürge ülkesi olmayacağınız. Kendi ayaklarımızın üzerinde duran bir devlet olacağız” diyordu. Buna seyirci kalan Macron, gayet kendinden emin bir şekilde cevap veriyor. “Hiçbir devlet sizin yanınızda durmayacak” dedi. Aslında her iki taraf da haklı. Birisi artık ayaklarının üzerinde durmak istiyor. Bu nedenle güvenle kendini savunuyor. Diğeri de “dünyanın sahibi biziz. Biz izin vermeden kimse özgür olamaz” anlayışında…
Tüm bu gelişmelerde sonuç ne olur? Onu da bilmek zor… Veya Macron’un dediği gibi bu mazlumların yanında duran olmaz mı? Bunu da zaman gösterecek.
Bütün bunlar bölgede alevlenen bir özgürlük ateşinin işaret fişekleri. Fransa'da bu günlerde yaşanan olaylar başka bir pencere… onlara için bir şey demedik.