Fahri Kubilay
Akıntıya Gitmek ya da Akılla Hareket Etmek
Akıntıya gitmek ya da sonu olmayan ufuklara yelken açmak Anadoluda bu söylediğim gençlik çağı insanımızda çok yaşanır. Genelde define bulma veya kısa yoldan köşeyi dönme hayalleri bilhassa taşra kökenli gençliğin hayallerini süsler. Bu iş şehir yaşantısında ise şimdilerde iddia veya sayısal oynamak olarak görülebilir. Hak etmeden kısa yoldan istediğini almak ne güzel değil mi, hemen birden köşeyi dönüvermek. Bunlara ister ham hayaller deyin, ister ne derseniz deyin sonuç bedavacılıktır.Bazı zamanlarda toplumun önüne çıkan şovmenleri de dahil edersek iş daha da tadından yenmez olur. Genelde bu seçim zamanlarında daha çok yaşanır. Aynı fasit dairenin içinde dönüp duran mantık her tarafı kendi gibi görmeye başlar. Kendi gibi insanların alkışlaması ona yaptığı işte motivasyon sağlar. Aynı insanları dinleyip aynı insanları gören kişiler de aynı şeyleri konuşup aynı şeylerle düşüp kalktığı için herkesi kendinden zanneder ve başka düşünceler onun için yoktur. Sadece o ve düşüncesi vardır ve her şey kendi düşündüğü gibi her şey kendi gördüğü şekildedir. İşte bu bakış açısı bizi şimdiye kadar kör eden düşünmemizi dumura uğratan ve düşünme özürlü bir kitle haline dönüştürür.Ne zaman kitlesel bir olay yaşansa genelde bu hareketler bizi kuşatır. Gözlerimiz görmez olur, kulaklarımız duymaz olur. Ortalık sakinleşip de şöyle her yer aydınlandığı zaman nerede durduğumuzu nasıl o uçurumun kenarına vardığımızı fark ederiz. Ama iş işten geçmiştir. Olanlar olmuş, o kızgın akan sellere çok değerlerimizi kaptırmışız. Nelerimiz gitmemiş ki, nelerimiz kaybolmamış ki, ne onulmaz gedikler açılmış ki Bu senaryoları biz hep oynamadık mı? Arkadaşlar bu senaryolar toplumun önüne her kritik dönemlerde konmuyor mu? Ne oldu bizim zihinlerimize, eskiyi ne çabuk unutuyoruz. Bizim hafızamız bu kadar zayıf mı? Biz geçmişi ne çabuk unuttuk? Defaaten aynı deliğe elimizi niye sokuyoruz? Bir delikten defalarca ısırılır mı insan?Toplumda suçlu aramak gibi bir niyetim yok. Şunu belirteyim; sonucu bu toplumun huzurunu bozan, sonuçta bu milleti birbirine düşman eden, sonuçta bu toplum arasında geniş geniş uçurumlar açan, sonuçta bu toplumda kin ve nefret duygularının tohumunu eken her hareket kimden gelirse, nereden gelirse hangi gruptan hangi mecradan gelirse gelsin, bu, topluma yapılmış bir ihanettir. İşte bundan dolayı diyorum ki, bu toplum bu ihanetleri çok yaşadı. Bu filmleri çok seyretti. Toplumun hassas olduğu zamanlarda bu toplumun bu halinden istifade etmeye kalkmayın. Yarın sel gider kum kalır. Akıntıyla gittiğinizi fark edince iş işten geçmiş olmasın. Geçmişi düşünelim, geleceği düşünelim. Ne yapmak istediğimizi bilerek ve aklederek hareket etmek, bilgi çağı insanı olmanın gereğidir. Bu akla toplumdaki her kesimin ihtiyacı vardır. Yetkili yetkisiz her insan bu akılla hareket etmeli ki, akıntıya gitmesin.