Haşim Akın
Âlemin Yeni Bir Örgütü Daha Olmuş
İslam’ın kadim tarihi, düşmanlarını hep korkutmuştur. Bu korku hiçbir zaman da bitmemiştir. Abdullah bin Sebe’ler yalnız başına çalışmadılar. Meal- esef ki bizim içimizden de kendilerine payandalar buldular.
Afrika; İslam düşmanlarının kendi amaçları için İslam’ın temel kurallarını manipüle edip, Müslümanları yanlış yönlendiği bölgeleri n başında gelir. Onlarca çeşit dinin, dilin ve ırkın hüküm sürdüğü bölgede, her geçen gün Müslümanlar aleyhine komplolar yer almaktadır. Çünkü hem İslam’ın varlığı, hem de bölgenin kaynakları onlar için önem arz etmektedir.
İslam’ı kötü göstermek ve Müslümanları içten çökertmek için her geçen ay yeni bir örgütün adını duymaktayız. Bu gelişmelerden en çok zarar görenler de Müslümanlar olmuştur.
Burkina Faso’nun kuzey bölgelerde Müslümanlar nüfus olarak daha yoğundur. Burası Mali ve Nijer’e sınır olan bölgedir. Burası, devlet imkânından uzak ve İslami eğitimlerin daha yoğun olarak verildiği kesimdir. Geçen aylarda bölgede yeni bir Müslüman (!) örgüt kurulmuş. Adı Ensaru’l - İslam. (İslam’ın yardımcısı) örgütün lideri, Burkina Faso asıllı ve mali de eğitim görmüş bir Müslüman...
Önce bölgedeki okullar tek tek gezilir ve Kuran-ı Kerim dışında başka hiçbir dersin okutulmaması istenir. Yaptıkları ilk hayırlı (!) hizmet budur. Sonunda bir okulu geçen hafta bastılar ve öğrencilerin gözü önünde birer öğretmen, öğrenci ve veliyi öldürdüler. Tüm öğretmenler ve devlet memurları can güvenlikleri olmadığı için bölgeyi terk etti. Şimdi okullar öğretmensiz, hastaneler doktorsuz. Devletse nasıl önlem alacağını bilememekte. Veya olayı kendi akışına bırakmış durumda.
Hangi insan, okulda öğrencilerin gözleri önünde öğretmenini kesebilen bir dinin mensubu olmak isteyecektir? Buradaki halkın, hangi dine mensup olmasını bekleyeceğiz? Onlarca yerel dinin olduğu ülkede yöneliş İslam’a mı yoksa Hıristiyanlığa mı olacak? Birilerinin bu konuda planlarının olması çok normal. Ama buna alnı secdeli bir Müslüman’ın destek vermesi, acı bir şey.
İki ay kadar önce içişleri bakanlığı meclise bir dizi iç güvenlik kanun teklifi sunmuştu. Bu kanunlara göre; okullarda başörtüsü yasak olacak, yol üzerlerine yapılan küçük namazgâhlar kapatılacak, Müslüman erkeklerin giydiği uzun kıyafet yasak olacak… Bu maddeler uzayıp gider. Her biri de terörist (!) Müslümanları durdurmaya yönelik… Ama ülkede %65 civarında bir nüfus çoğunluğuna sahip olan Müslümanların yoğun tepkisi üzerine teklif geri çekildi. Biz o gün teklifin geri çekilmesine sevinen yerli kardeşlerimize buna katılmadığımızı söyledik. Zira benzeri teklifler, önce sunulur, sonra tepkiler üzerine geri çekilir. Lakin daha sonra bunu kanunlaşmasının önündeki engel varsa o engel yok edilir. Ortam bunu kabule hazır hale gelir. Bırakın Hıristiyanları, Müslümanlar bile bunu onaylar hale gelir.
Toplum içinde oluşabilecek itirazları yok etme amacıyla yeni ve birçok kurgular sahnelenecektir. Zira bu işler böyle yürütülüyor. Birçok kardeşimiz bu konuda bize katılmasa da ortaya çıkan / çıkarılan olaylar ancak bazılarının yarım kalmış projelerinin tamamlanmasına yarayacaktır.
Bu bölgenin gündemini takip edenler, Mali’nin kuzey bölgesinde kurulan şeriat devletini (!) ve hemen arkasından oraya yapılan Fransız müdahalesini bilirler. Zira ülkenin kuzeyinde bunan Timbukti bölgesi, İslam kültürü ve medeniyeti açısından çok önemli bir merkezdir. Aynı zamanda çok verimli altın madeni kaynakları vardır orada. Olayı kimin kurguladığını, kimin kime piyon olduğunu bilmek için sonuca bakmak yeterli sanırım.
Mali, Burkina ve Nijer’in kesiştiği bölgede yoğun bir şekilde bulanan ve tamamı Müslüman olan Fullani ırkının ayrı bir devlet kurmak için ayaklandırıldığı bilgisi daha farklı bir gelişmenin habercisi. Yani bölgeyi kaşıma devam ediyor. Allah Müslümanlara basiret versin. Gerçi bu basiret / feraset, çarşıdan alınacak bir şey değil. Yağmur gibi gökten de yağmıyor.
Müslümanların sözü dinlenen, kendisine ve fikirlerine itimat beslenmiş önderleri kişileri buna itecek her türlü söz ve fikirden uzak tutmalıdır. Kapalı kapılan ardında kendisini dünyanın jandarması kabul eden kişi ve ya devletlerin oyunlarına karşı müteyakkız olunmalı. Değilse hep kaybeden biz olacağız.