"Allah, İslam'ın sancağını taşıyan bu ülkeye darbeyi nasip etmedi"

"Allah, İslam'ın sancağını taşıyan bu ülkeye darbeyi nasip etmedi"

15 Temmuz şehidi Cengiz Hasbal'ın ağabeyi Hüseyin Hasbal:- "Allah bu güzel memlekete, İslam'ın sancağını taşıyan bu ülkeye darbeyi nasip etmedi, yoksa biz Suriye'den beter olurduk"- Kızkardeşi Hülya Hasbal:- "Darbe girişimine sebep olanlar ciğerimize ateş

İSTANBUL (AA) - HÜSEYİN KULAOĞLU - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında şehit edilen Cengiz Hasbal'ın ağabeyi Hüseyin Hasbal, "Allah bu güzel memlekete, İslam'ın sancağını taşıyan bu ülkeye darbeyi nasip etmedi, yoksa biz Suriye'den beter olurduk." dedi.

15 Temmuz şehidi Cengiz Hasbal'ın ağabeyi Hüseyin Hasbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz'da darbe girişimini internetteki haberlerden öğrendiğini söyledi.

TRT'de, darbe bildirisi okunurken izlediğini anlatan Hasbal, "Olağanüstü hal ilan edildi, askeriye yönetime el koydu, denildi. O sırada köprüden ateş sesleri geliyor. Televizyondan da Ankara'nın, Meclis'in bombalandığı gösteriliyor. 'Yarın ne vatanımız var ne yiyecek aşımız var, Suriye'den beter olacağız.' dedim." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla kardeşi Cengiz Hasbal ile Allah ve Resulullah için dışarı çıktıklarını anlatan Hasbal, adı sonradan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'ne gittiklerini ve o gece Allah'ın kendilerinden korkuyu aldığını kaydetti.

Köprüde yaralıları gördüğünü aktaran Hasbal, şunları dile getirdi:

"Biz nereye geldik? Bu resmen savaş, dedim. Bakıyorsun böyle etrafa... Bir grup geliyor 'Allah Allah, La İlahe İllallah' diyerek köprü gişelerinin önüne doğru gidiyor, gişelerin orada asker zaten yatmış, dizlerinin üzerine çökmüş sana ateş ediyor. Ondan sonra o gelen grup patır patır dökülüyor. Sonra o dökülenleri toplamaya çalışıyorlar, hemen oradan çekiyorlar, yaralıları kaldırıyorlar. İnsan orada ister istemez şoka giriyor.

O bomba (top) sesiyle herkes yere çöktü. Herkesle birlikte biz de çöktük, yere yattık... Yatarken zaten o kurşun böyle kulağımın dibinden 'cuvvv' diye sağır edercesine geçti. Arkamdaki Cengiz, böyle aklıma geldi. Dedim ki 'Eyvah Cengiz.' Hemen kafamı şöyle bir çevirdim, baktım, yerde yatıyor. Kurşun omzundan girmiş. Ben Cengiz'i o şekilde görünce gözlerini açtı 'ağabey' dedi, zaten son konuştuğu söz buydu. 'Cengiz, hiç korkma, panik yapma, kurşun omzundan girmiş, senin bir şeyin yok.' dedim. Halbuki kurşun göğüsten girmiş ve kalbe giden ana damarın birisini parçalamış."

Kardeşinin vurulması üzerine bir otomobille hastaneye götürüldüğünü ve 19 gün sonra şehit olduğunu belirten Hasbal, darbe girişiminde yüzlerce ocağın söndüğünü kaydetti.

- "Onlar canlarını vererek bu memleketi kurtardı"

Hüseyin Hasbal, darbe girişimine "tiyatro" diyenlere tepki göstererek, şunları söyledi:

"Nasıl oyun ya, sen o gece çıkıp oyun olup olmadığını görmedin mi? Allah bu güzel memlekete, İslam'ın sancağını taşıyan bu ülkeye darbeyi nasip etmedi, yoksa biz Suriye'den beter olurduk. Biz Suriyeliler gibi de kaçamazdık. Bizim zaten milletimizin özünde yok öyle kaçmak. Burada canını verirdi. Sınırdan artık PYD mi girerdi, Amerika mı memleketimizi düzeltecek diye içeriye girerdi bilemem. Allah o günleri nasip etmedi. Şehitlerden Allah razı olsun, onlar canlarını vererek bu memleketi kurtardı."

Evli ve iki çocuk babası kardeşinin 35 yaşında şehit olduğuna değinen Hasbal, şunları anlattı:

"Cengiz'le dolu dolu çok güzel 35 senem geçti. Yastığa başımı koyduğumda o gecenin muhasebesini yaparım. 3 defa kabrine gittiğim gün oldu. Babamızın iş yerinde de beraber çalıştık. Evde altlı üstlü oturuyorduk. Hiçbir cumartesi, pazarımız ayrı geçmezdi. Hiçbir akşamımız ayrı geçmezdi. İlla benim kahve içmeme o da gelecekti, illa kahvaltıyı beraber yapacaktık ya da biz onunla yukarıda yapacaktık. Ramazanlarda aşçımız Cengiz'di. Öyle mutfağı severdi, yemek yapmak onun işi, ondan sonra çok güzel bir insandı. Allah nur içinde yatırsın. Rabb'im ondan razı olsun, ben ondan razıyım. 35 sene boyunca ne kavga ettik biz onunla ne de bir gün dargın kaldık. Çevredeki akrabalarım, arkadaş çevrem imrenirdi bizim ağabey kardeş diyaloğumuza... Biz böyle akşam otururken 'Ağabey, hadi çıkalım.' derdi, çıkardık. Böyle Küplüce'yi, Kirazlıtepe'yi dolaşırdık. O bana anlatırdı, ben ona anlatırdım, konuşurduk, dertleşirdik. O sırlarla beraber gitti. Ona ne diyeyim arkadaş değil, kardeş değil, dost değil, kardeşten daha öte etimde, canımda hakikaten insan bayağı özlüyor. Yani yarım gitti, insanın kolu kanadı kırılıyor."

- "Bizim yüreğimize ateşi düşürdüler"

Şehidin kızkardeşi Hülya Hasbal, 15 Temmuz'da Üsküdar'da olduğunu, kardeşini telefonla aradığını, yaklaşık 15 dakika sonra ise ağabeyi Hüseyin Hasbal'ın kendisini arayarak kardeşinin vurulduğunu haber verdiğini söyledi.

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gittiğini ve ortalığın ana baba günü, her yerin kan revan içerisinde olduğunu anlatan Hasbal, şunları kaydetti:

"Ben hayatımda daha önce böyle bir şey yaşamadım. Rabb'im de yaşatmasın zaten. Çok kötü bir geceydi gerçekten. Ortalık çok kalabalıktı, mahşer yeri gibiydi. Biz içeri girdik, yaralılar, vurulanlar. Kimisinin bacağı kopmuş, kimisi çeşitli yerlerinden vurulmuş, kan revan içinde herkes. Biz Cengiz’i arıyoruz, bulamıyoruz. En son 'Ameliyat yerine bakalım.' dediler. Doktora da Cengiz'i tarif ettik. 'İçeride yatan bir hasta var mı?' diye. 'Birisi var öyle, şu an ameliyatı bitmek üzere, bekleyin.' dedi. Biz zaten ameliyathanenin kapısında bekliyoruz, ölüm haberleri alıyoruz, doktor çıkıyor. 'Şu sizin yakınınız mı?' diyor. 'Evet' diyorlar. 'Başınız sağ olsun o hastayı kaybettik' diyor ve herkes feryat figan... Bir baktım Cengiz içeriden çıktı. Tabii her tarafı sarılı, kötü bir durumdaydı."

Daha sonra kardeşinin Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildiğini anlatan Hülya Hasbal, memleketinde olan anne ve babasını kardeşinin kalp krizi geçirdiğini söyleyerek İstanbul'a çağırdıklarını ifade etti.

Annesinin hastaneye geldiğinde, "Siz ne konuşuyorsunuz, benim oğlum ölmüş ya." dediğini aktaran Hasbal, şöyle devam etti:

"19 gün sürdü. Biz o 19 gün öldük öldük dirildik. Rabb'im bir daha kimseye yaşatmasın. Her ağabeyimin telefonu çaldığında doktordan haber geldi diye yüreğimiz hop hop ediyordu. On gün sonra çalışmaya devam ettim. Ağabeyim bir gün aradı. 'Hülya taksiye bin eve gel.' dedi. Geldim, zaten anladım ben durumu. Ondan sonra çıktık geldik. Haber bekliyorduk, durumu kötüydü zaten. Ağabeyimin beni her arayışında yüreğim hopluyordu. Onun ses tonunu anlamaya çalışıyordum ne diyecek diye. Çıktım geldim işte vefat etmiş.

Kardeşim çok iyi biriydi. Kimseyle en ufak ne bir tartışması ne kavgası olmuştur. Biz üç kardeş arasında bile hiçbir kavgamız, dövüşümüz yoktu. Cengiz, anne babamla yaşıyordu. Yukarıda oturuyor onlar da. Çok eve bağlıydı. Herkesin sevdiği bir insandı. Yokluğu bizim için çok kötü. O kadar kötü ki tarif edilemeyecek bir duygu. Darbe girişimine kim sebep olduysa, sebep olanlar da ortada gerçi, bizim ciğerimize ateşi düşürdü. O kadar ana babanın yüreğini yaktılar, evlatsız bıraktılar, çocukları öksüz, yetim bıraktılar. Kimin parmağı varsa Rabb'im hepsine hesabını tek tek sorsun. Bizim yüreğimize ateşi düşürdüler, Rabb'im de onların yüreklerine ateşi düşürsün."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı