TBMM (AA) - HÜSEYİN GAZİ KAYKI - TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, "Almanya teröristler için iltica politikası uyguluyor ama savaştan ve zulümden kaçan sığınmacılar ve göçmenler için bu politikayı uygulamıyor. Almanya'nın iltica politikası teröristlere kapılarını açıyor ama mazlumlara kapılarını kapatıyor." dedi.

Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Almanya ile Avrupa'nın bazı ülkeleriyle son günlerde bir kriz yaşadığını anımsattı. Türk bakanların bu ülkelerdeki vatandaşla buluşmak istediğini anlatan Uslu, ancak Almanya ve Hollanda'nın çeşitli bahaneler öne sürerek, toplantıları iptal ettiğini dile getirdi.

Bunun istenmeyen bir durum olduğuna dikkati çeken Uslu, Almanya'nın siyasi ve ekonomik anlamda Türkiye'nin en yakın müttefiklerinden biri olduğunu söyledi.

Bu ülkede 3 milyona yakın Türk vatandaşının yaşadığına işaret eden Uslu, Türklerin Alman ekonomisinin ayağa kalkmasında ciddi çaba sarfettiklerini, emekleri olduğunu vurguladı.

Almanya'nın, Türkiye'den kaçan FETÖ terör örgütü mensuplarına ve PKK dahil diğer terör örgütü mensuplarına ev sahipliği yaptığını ve bunların iltica taleplerini kabul ettiğini belirten Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir de tabi geçmişte Gezi olaylarında Almanya'nın destek verdiği bilgileri var, üçüncü havalimanını istemediği bilgileri var. Uluslararası arenada Türkiye aleyhine artık bu tür çabaların, küresel sermayenin ve diğer grupların, terör örgütlerinin bir şekilde çalıştığını ve çabaladığını görüyoruz. Bu anlayış, Avrupa'nın ortaya koyduğu hukuki değerlere aykırı. Avrupa 'Ben o teröristleri, iltica politikası gereği kabul ediyorum' diyor mesela. Ama aynı iltica politikası gereği Suriyelileri, Iraklıları kabul etmiyor. Kabul ettiği sığınmacılara da adeta zulüm ediyor, insan haklarına aykırı davranışlar ve tedbirler uyguluyor. Bir taraftan iltica politikaları gereği, bizim 'terörist' dediklerimizi kabul ediyorlar, öbür taraftan da hakikaten kabul edilmesi gereken, insani bir dram yaşayan, her gün üzerine bomba atılan, ölümle karşı karşıya kalan çocukları, kadınları, mültecileri kabul etmeme konusunda devlet politikası gerçekleştiriyorlar. Sığınmacıların değerli eşyalarına el konulmakta, sınırlarına tel örgüler çekilmekte, hem devletlerin hem de toplumun kabulü noktasında göçmen karşıtlığı fikirler her geçen gün yükselmektedir. Göçmenleri Akdeniz'de kurtarmayalım, gelenleri gerekirse öldürelim gibi turbo radikal fikirler toplumsal kabul bulmaktadır."

Almanya ve Hollanda başta olmak üzere tüm Avrupa'da politik kaygılar nedeniyle merkez sağ ve sol partilerin, ırkçı ve yabancı düşmanlığı kokan politikaları sahiplendiklerini belirten Uslu, aslında bu negatif kısır döngünün bir çözüm olmadığının altını çizdi.

"Merkez sağın ve solun seçim kaygısıyla uyguladığı politikalar, maalesef Avrupa'daki yabancı ve sığınmacı düşmanlığını daha da yükseltmekte, İslamofobiyi artırmaktadır." ifadesini kullanan Uslu, bu popülist dalganın, Avrupa idealini aşındırdığını, ırkçı ve popülist partilerin önünü açtığını ve Avrupa projesini sekteye uğrattığını dile getirdi.

Uslu, "Dolayısıyla Avrupa rüyasının, fikriyatının da başta ırkçı, yabancı düşmanlığı popülizminin ağır çarkları altında ezilip gitmesi Avrupa için bir son ya da Ortaçağ Avrupa'sının dejavusu demektir. Çözüm insani değerlere sahiplenme, iş birliği, daha çok uyum ve yabancı düşmanlığına karşı durmaktır." diye konuştu.

Avrupa ülkelerinin kendi yazdıkları Cenevre Antlaşması'na dahi uymadıklarını savunan Uslu, "Dolayısıyla ortada insan haklarına aykırı bir durumu görüyoruz ve bu durumu bizim de bakanlarımız Almanya'ya sert bir şekilde ifade ediyorlar." dedi.

Almanya'da, insan hakları konusunda çifte standart uygulandığını vurgulayan Uslu, şunları kaydetti:

"Almanya teröristler için iltica politikası uyguluyor, ama savaştan ve zulümden kaçan sığınmacılar ve göçmenler için bu politikayı uygulamıyor. Almanya'nın iltica politikası teröristlere kapılarını açıyor, ama mazlumlara kapılarını kapatıyor. Bu politika uluslararası hukuka da teröre karşı iş birliği uygulamalarına da dost ülke anlayışına da insan haklarına da aykırıdır."

AA