Diyarbakır’da yer alan ve tarihi 10 bin yıl öncesine dayanan Amida Höyük, bu yıl yapılan kazılarda elde edilen verilerle tarih sahnesindeki yerini daha da geriye taşıdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle, Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız başkanlığında sürdürülen kazı çalışmaları, höyüğün bölgedeki medeniyetlere olan katkısını bir kez daha gözler önüne serdi.

Prof. Dr. Yıldız, 2 Ocak 2024’te başlatılan kazıların, 31 Aralık 2024 itibarıyla arazi çalışmalarını sonlandıracağını belirtti. “Bugüne kadar 35 açmada kazı yaptık. Bu yıl ağırlıklı olarak Kral Yolu'nda çalışmalara devam ettik. Daha önce 80 metresi açığa çıkarılan yolun 30 metresi de bu yıl açıldı. 2025 kazı sezonunda kalan 20 metreyi tamamlayarak yolu tamamen gün yüzüne çıkarmış olacağız” dedi.

Medeniyetlerden Eserler Ortaya Çıkıyor

Amida Höyük’te yürütülen çalışmalarda bugüne kadar bin 800 yıllık su kanalları, yaklaşık bin 700 yıllık mezar odaları, Osmanlı dönemine ait sikkeler ve Geç Uruk dönemine ait mühürler gibi eserler bulundu. Ayrıca, Selçuklu, Artuklu, Eyyubi, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait eserler sergilendi.

Yıldız, bu yılki kazılarda özellikle Cumhuriyet döneminde basılan ilk paralardan biri olan 1926 tarihli sikkeyi bulmanın önemli bir gelişme olduğunu belirtti. “Sikkenin ön yüzünde palamut ve meşe yaprağı, ay-yıldız, arka yüzünde ise buğday başağı ve Osmanlıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti yazısı bulunuyor. Bu sikke, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ekonomik ve kültürel dönüşümün bir yansımasıdır” diye konuştu.

Amida Höyük’ün Önemi Daha da Artıyor

Neolitik Çağ’dan Cumhuriyet dönemine kadar kesintisiz yerleşimin izlerini taşıyan höyükte, bu yılki bulgular sayesinde yerleşimin MÖ 8 bin yılına kadar uzandığı tespit edildi. “Amida Höyük, 10 bin yıldır kesintisiz bir şekilde medeniyetlere ev sahipliği yapıyor. Burada bulunan eserler, geçmişin zenginliğini günümüze taşımamızı sağlıyor” diyen Yıldız, kazı çalışmalarının önemini vurguladı.

Kazılarda bulunan eserlerin Diyarbakır Arkeoloji Müze Müdürlüğü’ne teslim edileceği ve üzerlerindeki çalışmalar tamamlandıktan sonra sergileneceği bildirildi. 2025 yılı itibarıyla kazı ve büro çalışmalarının devam edeceği belirtiliyor.