Anayasa Mahkemesinden "hak ihlali" kararı

Anayasa Mahkemesinden "hak ihlali" kararı

Anayasa Mahkemesi, genel yayın yönetmenliğini yaptığı bir internet sitesinde yayımlanan haber nedeniyle hapis cezasına çarptırılan başvurucuyu haklı buldu- Karardan:- "Bir basın suçundan dolayı hapis cezası verilmesinin gazetecinin ifade ve basın özgürlüğ

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, yayımlanan bir haber nedeniyle internet sitesinin genel yayın yönetmeliği yapan kişinin hapis cezasına çarptırılmasında ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre, bir internet sitesinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) hisseleri işlem gören bir dizi şirketin hissedarları, yönetim kurulu üyeleri ve bir aracı kurumun sahipleri olan 2 kişi hakkında 2012'de bir haber yer aldı.

Haberde müştekilerin geçmişte manipülasyon suçundan yargılandığı ve mahkum oldukları, davanın zaman aşımına uğraması nedeniyle mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin belirtildiği, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesinde Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet, dolandırıcılık, silahlı terör örgütüne üye olma, suç işlemek amacıyla örgüte üye olma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından yargılandıkları ifade edildi.

Müştekilerin son zamanlarda satın aldıkları şirketler hakkında bilgiler verilen haberde, söz konusu kişilerin lüks içinde yaşadıkları ve servetlerinin kaynağının merak edildiği kaydedildi.

Müştekiler haberde yer alan bilgilerin doğru olmadığını, çarpıtıldığını, itibarlarının zedelendiğini, İMKB'ye kote edilmiş şirketlerinin hisselerinin değerinin azaldığını ileri sürerek, internet sitesinin genel yayın yönetmeni hakkında suç duyurusunda bulundu.

Daha sonra hazırlanan iddianamede, haberde yer alan bilgiler nedeniyle müştekilere yönelik yayın yoluyla hakaret ve fiyatları etkileme suçlarının oluştuğu belirtildi. Sulh Ceza Mahkemesinde açılan davada savunma yapan genel yayın yönetmeni ise haberde yer alan bilgilerin doğru olduğunu bildirdi.

Yargılama sonrasında başvurucu genel yayın yönetmeni hakaret suçundan iki kez 2 ay 27 gün hapis cezasına çaptırıldı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildi. Başvurucu, diğer suçlamalardan ise beraat etti.

Kararın gerekçesinde, müştekilerin silahlı terör örgütüne silah sağlama ve üye olma suçlarından yargılanmadıkları halde haberde bu suçların yer almış olmasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı ifade edildi.

Mahkemenin verdiği karara karşı yapılan itiraz ise Asliye Ceza Mahkemesince reddedildi. Başvurucu daha sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi, ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmederek ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.

- Karardan

Kararda, mahkeme kararıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale yapıldığı belirtildi.

Derece mahkemelerinin başvurucunun ifade ve basın özgürlüğüyle müştekilerin itibarlarının korunması hakkı arasında bir denge kurulmasıyla ilgilenmediklerinin vurgulandığı kararda, ilk derece mahkemesinin, haberdeki bazı bilgilerin gerçeğe uygun olmamasının müştekilerin itibarlarına saldırı oluşturması için yeterli olduğuna karar verdiği aktarıldı.

Anayasanın 26 ve 28. maddelerinin tamamen sınırsız bir ifade özgürlüğü garanti etmediğine vurgu yapılan kararda, anayasanın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalara uyma yükümlülüğünün ifade özgürlüğünün kullanımına basın için de geçerli olan bazı görev ve sorumluluklar getirdiği bildirildi.

Kararda, "Aracı kurum ve borsada hisseleri işlem gören şirketlerin hissedarları ve yöneticileri müştekiler hakkında çok sayıda suçtan dolayı ceza davası açılmasının kamuoyunu yakından ilgilendiren bir haber olduğu açıktır. Üstelik isnat edilen bazı suç nitelemelerinin doğru olmadığı dışında haberde verilen bilgilere itiraz da edilmemiştir." ifadelerine yer verildi.

Başvurucunun haberde yer alan ve müştekilere isnat edilen suçları Ulusal Yargı Ağı Platformu (UYAP) evrakına dayandırdığı, iyi niyetini göstermek için de belgeyi dosyaya ibraz ettiğinin kaydedildiği kararda, ilk derece mahkemesinin söz konusu belgenin gerçek olup olmadığını tespit etmek için herhangi bir işlem yapmadığı vurgulandı.

Kararda, gazetecilerden bir beyanının doğruluğunu kanıtlamakla yükümlü savcı gibi hareket etmelerini beklemenin aşırı yüksek bir ispat külfeti getirdiği belirtildi.

Somut davada başvurucunun, bir gazeteci olarak yeterince sorumlu bir şekilde davrandığını kabul etmek gerektiğinin altı çizilen kararda, Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında, kişiler hakkında yapılan haberler veya yorumlardan dolayı bir gazetecinin cezalandırılmasının basının kamu yararına ilişkin konuların tartışılmasına yönelik katkılarına ciddi şekilde engel oluşturacağına ve güçlü nedenler olmadan cezalandırılmaması gerektiğini belirttiği hatırlatıldı.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Bir basın suçundan dolayı hapis cezası verilmesinin gazetecinin ifade ve basın özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır. Böyle bir ceza ancak istisnai hallerde kabul edilebilir. Bir yayın sonucu maddi ya da manevi zarara uğramış bir kimsenin, hakkında yanlış bilgiler yayımlayan gazeteci aleyhine en azından özel hukuk kapsamında bir tazminat davası açabileceği kabul edilse bile somut başvurudaki gibi klasik hakaret davalarında oldukça ağır olan hapis cezasının kaçınılmaz olarak caydırıcı bir etki yarattığı kabul edilmelidir."

İlk derece mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinin bildirildiği kararda, başvurucunun 5 yıl denetimli serbestlik tedbiri altına alındığı ifade edildi.

Bir haber sitesinin genel yayın yönetmeni olan başvurucunun bu süre içerisinde cezasının infaz edilmesi riskinin her zaman var olduğuna işaret edilen kararda, şu ifadelere yer verildi:

"Yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişi denetim süresini yeni bir mahkumiyet almadan geçirse bile kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır.

Sonuç olarak başvurucunun gelecekte cezasının infaz edilebilme olasılığının kendisinde stres ve cezalandırılma endişesi yarattığı kabul edilmelidir."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı