Yücel Kemendi
Aptessiz, Namazsız, Tesettür!
Geçen haftaki yazımdan sonra okurlarımdan birisi yorum yapmış, yorumun sonunda Sizce demokrasi paketi nasıl olmalıydı? Pakette her şey mükemmel mi, diye sormuş.
Ben aslında paketi olumlu görenlerden biriyim, ancak Müslümanlar açısından hüsran olduğunu da söylemem gerekir, birde yönetim şeklimizde demokrasi ve Cumhuriyet sözleri varsa, daha fazla özgürlük daha fazla eşitlik olmalıydı derdim.
Özgürlük konusunda bir adım atılacaksa, ilk adım Dokunulmazlıkların kaldırılması Olmalıydı. Eğer bu olsaydı, insanlar eşit olamasalar da eşit haklara sahiptirler düşüncesi insanların beynine yerleşirdi. Bilindiği gibi, Hukuk, demokrasinin olmazsa olmazıdır; demokrasiyi istemenin en büyük kanıtı “Dokunulmazlıkların kaldırılmasıydı, ancak bu konuda tık yok
Birde geçen hafta beni fazla ilgilendirmiyor dediğim maddelerden biri olan seçim barajı; herkes istikrar için seçim barajı olmalı dese de, bu kadar iddialı bir demokrasi paketinde seçim barajının sıfır olması beklenirdi, maalesef oda yok. Bu iki madde hayata geçirilemezse demokrasi paketinin bir ayağı hep topal kalacaktır.
İsmi “Demokrasi Paketi” peki kimlerden ne götürecek kimlere ne kazandıracak, bunun incelenmesi gerekir; Kürtlere ne getiriyor, Alevilere neler veriyor, ya da Roman vatandaşlarımıza neler verdi, bunlara çok takılmamak gerekiyor,
Buradan soruyorum, azınlıklara bunlar verildi de, bu memleketin yüzde doksanını oluşturanlar dinleri adına ne kazandı?
Kamusal alana başörtülü girme hakkı, Başka ne kazandılar? Verilen bir çok özgürlük bunlar için canım.
Gerçekten öylemi? Yoksa kocaman bir hiç mi? hiç dersem, yine bam teline dokunmuş olacağım. Ancak doğrusu bu,
Laik devlette, Diyanet işleri başkanlığı kaldırılmadığı sürece, demokrasi paketi Müslümanlara hiçbir şey vermiş olmaz. Devletten maaş alan ve karnını buradan doyuran bir din alimiyle, dini özgürlüğü düşünemiyorum.
Bu yapılanlar; “Demokrasi” adı altında çareler üretmek için yapılanlardır, yada demokrasinin var olduğu ülkelerde “çareler tükenmez” anlamındadır, yani suya sabuna dokunmadan “kitabına uydurmak”tır. Hem demokrat olacaksın hem de nefret suçuna eyvallah diyeceksin. İsterseniz iki satır yazayım “Nefret Suçu” gündeme getirilerek benim anam ağlatılır.
Türban konusuna gelince; Ben böyle türban da istemiyorum ki. Türbandan değil bu tür Türbanlı ucubelerden nefret ediyorum. Ben babaannemin, annemin, başörtüsünü istiyorum. ben saçımın bir teli görünürse kıyamet kopar düşüncesiyle, vücut hatlarım belli olacak diye geniş elbiseler giyen, insanların beynindeki tesettürü istiyorum.
Onun için kamuda başörtü serbestmiş bana ne, Mecliste başörtülü milletvekili olacakmış beni hiç ilgilendirmiyor.
Buradan açık ve net ifade etmek istiyorum; Altı başka üstü başka, elinde sigaralı Türbanlılar, beni de, tesettürü de temsil etmiyor. Onları görünce İslam adına utanıyorum. onun için bu paketin içinde bu tür Türban varmış yokmuş beni hiç heyecanlandırmıyor.
Ne yani, bunları giydiren bu hale getiren bu paketi hazırlayanlar mı diye sorabilirsiniz, evet ne olduysa son yıllarda oldu: Tesettürde ucube modası başladı, saç bitimlerine şeritler, takıldı, saçlar tepede toplanıp, üstüne külah gibi bir şeyler oturtulup üzerine bağlama şekilleri ile sanki kafalara zorla bir şeyler takıldı! Çocuklarımız kafalarını kapatınca her şey halledildi zannettik. Altına daracık yırtık pırtık kot pantolonlar giyildi, makyajda sınırlar zorlandı, adına da modern tesettür denildi. Baş örtüsünü şöyle bağlayan şu taraftan, böyle bağlayan bu taraftan, gibi normal insanların anlayamayacakları bir dilden konuşulur oldu;
Biz bu dilleri anlayamadan bir baktık ki; Etrafımız aptessiz namazsız tesettürlülerle doldu!
TSK da, Polis, Hakim ve savcılar, dışında kamusal alanda başörtü serbest olacakmış, Ona bile sevinemez olduk.