M. Faik Özdengül
Ay ışığını saçar, köpek de havlar…
Selam verip oturduk yanına.
Selamımızı alıp almadığını anlamadım. İşitmedim demek daha doğru. Dudaklarının hafif kıpırdadığını gördüm çünkü. Umursamadı bizi. Felçli gibiydi. Onun o halsizliği ve güçsüzlüğü bize de bulaşıyordu sanki. Suratından düşen bin parça.
Önce dokundu Kılavuzum hafifçe. Sıvadı sanki başını.
Sonra birden farklı bir kılığa büründü. Yanında kuzu postu varmış. Onu geçirdi başına ve anlamadığım şeyler söyledi.
Adam dikkat kesildi. Ve çıktı içinde bulunduğu ruh halinden. Onu bu şaşırmasını fırsat bilen Kılavuzum, “Senin bir sevgilin olsa, o seni sen de onu çok sevsen, bir gün ya da bir seferinde de sana eza etse, kapris yapsa bu hoş karşılanmaz mı?” dedi.
Adam şaşkınlığın ardından tebessüm etti. Eli kolu hareket etmeye başladı. Eylemsizliği azaldı.
Eylemsizlik depresyonun net sonuçlarındandır. Bunu zaten biliyordum. Çökkün, üzgün duygu durumu, ardından bunaltı ve sonuçta eylemsizlik. İnsanın içinden hiçbir şey yapmak gelmez. Normal günlük işlevlerini bile mesela yemek yemek, su içmek gibi, onları bile yapacak gücü yoktur nerdeyse. Çoğu zaman anlatmak bile zor gelir. Hadi anlat, rahatlarsın, bak abartıyorsun, kafana takma demenin hiçbir yararı olmaz. Bir kuyunun dibindedir sanki insan ve ona göre yapacak hiçbir şey yoktur. Çaresizdir. Böyle olması için ona göre bir yığın sebep vardır. En temel ihtiyacı anlaşılmaktır. Ve sadece onu bu hale koyan sebeplere odaklanmıştır.
Kılavuzumun da ilk yaptığı şaşırtarak onu odaklandığı yerden çıkarmak oldu. Farklı bir şey yaptı. Adam da bu beklemediği davranışı görünce şaşırıp dikkatini ona yöneltince bu kez seslendi ona:
Köpeklerin havlaması ile kervan, hiç yolundan kalır mı?
Ay ışığı olan gecede dolunay, köpeklerin havlaması ile yürüyüşünü ağırlaştırır mı, dedi.
Ay, ışığını saçar, köpek de havlar durur. Herkes, yaradılışına göre bir hizmette bulunur.(6/12-14)
Bu onun ihtiyacı olan sözlerdi demek ki, adam birden ama hakkımda neler söylendiğini neler söylediklerini bilmiyorsunuz dedi. İnsanlar beni yanlış tanıyacak endişesi Bunu bana nasıl yaparlar? Her kes hakkımda ne der?
Takdir herkese bir hizmet vermiş, herkesi bir işe lâyık görüp iptilâya salmıştır.(6/15)
Çocuk yaramazlık yaptı diye kızılır mı? Ya da terzi elbise dikti diye. Güneş ısıttı. Yağmur ıslattı diye. Takdir herkese bir hizmet vermiş. Herkes kendine yakışanı yapar. Biz de işimizi yapmaya devam ederiz. Sen de.
Nuh, tam dokuz yüz yıl kavmini davet edip durdu. Her an da kavminin inkârı arttı.
Fakat söylemeden vazgeçti mi? Hiç sükût mağarasına çekilmeye kalkıştı mı?(6/10-11)
O zaman bu normal öyle mi dedi adam. Olmaması gerekir diye inanmıştım ben. Dünya adaletli olmalı. Herkes birbirine adaletle davranmalı. Şimdi bu inancımdan vazmı geçmeliyim? O zaman düzelir miyim?
Başını salladı gülümseyerek Kılavuzum.
Tedavi buydu işte yaşanan olayın işlendiği akla ve gerçeğe aykırı inançları bulup yeni ve akla uygun olanlarıyla değiştirmek. Yani dünyanın adaletli olmasını isterdim ama değil. O zaman ben elimden geleni yapar kendimce adaletli davranmaya çalışırım. Başkaları tersini yaparsa düzeltebilirsem ne ala olmazsa buna dayanırım.
Adam da öyle yaptı. Yüzünde güller açtı. Canlandı. Teşekkür etti.
Ben de Kılavuzuma bakıp onun sözünü içimden ona yönelttim.
Tek bir kişi ama bine bedel... Kimdir o? Tanrı velisi. Hattâ o yüce Tanrı kulu, yüzlerce zamanın tek eridir.(6/22)