Aydın Doğan korkak ve kaypak

Aydın Doğan korkak ve kaypak

Çölaşan: Aydın Doğan Gülen'le yakın ilişkide...

Emin Çölaşan’dan yeni bombalar: “Tayyip’in yerinde olsam her gün dua ederim Doğan’a!”

- Neden “Tayyip’in yerinde olsam her gün dua ederim Doğan’a!” dedi?
- Sözcü'den kaç para alıyor?
- Ciner'in verdiği söz neydi?
- Eyüp Can'a neden "Fethullahçı" dedi?
- Doğan Grubu, Gülen cemaatine yakınlık içinde mi?
- İlhan Selçuk için neden "bizimle dalga geçti" dedi?

HÜRRİYET'TEN KOVULDU SÖZCÜ'DE YAZMAYA BAŞLADI
Herkes esnek olamaz. Bazılarımız daha köşelidir. Keşke hepimiz eşit derecede törpüleyebilsek köşelerimizi. Yuvarlak hatlarımızla daha rahat olurdu hayat. Yoksa Türkiye’nin kaygan zeminlerinde sabit kalabilmek için bazen köşeli olmak daha mı iyi? Mesela Emin Çölaşan’ın köşeleri kovulmasına sebep oldu Hürriyet’ten. Şimdi Sözcü’de. Huzurlu, mutlu sakin görünüyordu. Alçak bir ses tonuyla yüksekten konuştu. Durup arkasına bakmıyor ama olanları da yok saymıyor. Fatih Altaylı’ya iade ettiği parayı, Bekir Coşkun’la Cumhuriyet’e gitmek istediklerinde İlhan Selçuk’un ne cevap verdiğini, Aydın Doğan’ın başına gelenlere nasıl baktığını ve daha pek çok şeyi konuştuk Çölaşan’la...

DOĞAN HAKETTİ

- Aydın Doğan’ın başına gelenlere seviniyor musunuz? “Oh olsun!” diyor musunuz?

Sevinmiyorum ama içimden biraz alay ediyorum. Oh oldu demesem bile, haketti diyorum. Onurlu, haysiyetli ve yürekli davranıp da bunlar gelseydi başına, üzülürdüm. Ama son derece korkak ve kaypak davrandı. Beni kovması, Tayyip’in baskılarına alet olması, AKP’den korkması… Elindeki imkanlarla medya imparatoru denilen bir patron olarak onun değil, iktidarın ondan korkması gerekirdi. Bütün televizyon kanalları ve gazeteleriyle iktidara destek vermiştir Aydın Doğan. Uğur Dündar’ı ve programını hariç tutuyorum. Ülkenin çıkarlarını değil, kendi çıkarlarını korudu hep. Yazık!

- Aydın Doğan’la yüz yüze hiç konuştunuz mu kovulmadan önce?

Hayır, ne münasebet! Yalnız beni daha önceden bir kaç kere uyardı; “Hükümeti eleştirme, sert yazıyorsun, TMSF’ye dokunma” diye. Kendisi ve onun kölesi durumundaki Ertuğrul (Özkök).

- Peki size “Bak böyle devam edersen bunun sonu kovulmak, gidişat bu” demediler mi?

Hayır, asla. Eğer deselerdi, zaten “kovun beni” derdim. Ama Ertuğrul bana istifa etmemi önerdi. “Istifa edersen sana çok büyük paralar verecek patron” dedi.

- Peki madem belli ki kovulacaksınız, neden istifa etmediniz söylediğinde?

Ben onurumu satacak adam değilim. Bırak kovsunlar. Ben orada bir mevzi tutuyorum milyonlarca laik, Atatürkçü insan adına. Ben o mevziyi onlara bırakıp gider miyim? Aklımı peynir ekmekle yemedim. Onurumla kovuldum.

ALLAH'TAN BAŞKA KİMSEDEN KORKMAM

- Habertürk’e geçecektiniz. Hatta geçmeden bir kaç ay maaş aldınız değil mi oradan?

Aldım, doğru. Aylık 25 bin liradan üç ay boyunca toplam 75 bin lira aldım.

- Orada da bağımsız yazamayacaktınız sonuçta. Neden kabul ettiniz peki?
Bilmiyordum ki, gazete henüz çıkmamıştı.

- Ama Turgay Ciner’in gazetesi olduğunu biliyordunuz?
“Turgay Bey, siz bir iş adamısınız. Ben aynı doğrultuda yazılar yazacağım. Başınıza bir iş gelmesin sonra?” dedim. O da bana aslanlar gibi: “Bunlar benim malımı mülkümü, Sabah’ı, ATV’yi gasp ettiler. Benim bunlardan korkacak neyim var ki? Ben Allah’tan başka kimseden korkmam” dedi.

Ben de bir internet söyleşisinde bunu dile getirdim, onu överek. Fatih Altaylı bunun üzerine bir yazı yazarak benimle çalışmayı tekrar gözden geçireceğini söyledi. Belli ki AKP’den “Hop kardeşim ne bu laflar!” diye uyarı almışlar. Sen misin bunu yazan? Ben de bunun üzerine 75 bin lira ve bin lirada faiziyle birlikte gittim bütün maaşı Altaylı’nın banka hesabına geri yatırdım. Dekontunu da saklıyorum. Böylece hadise bitti.

- Sözcü’den ne kadar maaş alıyorsunuz?

Açıkça söyleyeyim sana. 15 bin lira alıyorum. Para veremeselerdi de yazardım ama. Öyle rahatım ki burada. Yazılarım sansürlenmiyor, hemen hemen her gün ilk sayfadan giriyor. Kendini ‘cambaz’ olarak nitelendiren Ertuğrul Özkök ilk sayfaya asla koymazdı Bekir’le bizim yazılarımızı.

FETHULLAH'IN ELEMANI

- Ertuğrul Özkök’ü çok eleştiriyorsunuz. Onu yerine Eyüp Can’ın getirileceği konuşuluyor, duymuşsunuzdur..?

Duydum. Eyüp Can Fethullah’ın elemanıdır. Aydın Doğan’a da o yaraşır. Yapar, getirir. Çünkü Fethullah Gülen’le yakın ilişkisi vardır Aydın Doğan’ın. Ertuğrul’un yazdığı yazılar vardır Zaman gazetesine övgüler düzen. Bir gün Zaman’ı eleştiren bir yazı yazdığımda “Emin, biz bunların dağıtımını yapıyoruz ve çok para kazanıyoruz bu işten. Lütfen Fethullah Gülen ve Zaman aleyhinde yazma, bunu senin anlayışına havale ediyorum” dedi. Şimdi hele iyice okuyucuya karşı saygısızlık başladı. Mesela Ahmet Arsan diye birini çıkardılar. Ertuğrul yazılar yazdı, etti. Ayıp değil mi bu? Böyle bir saygısızlık yapılır mı Hürriyet okuruna!

- Ahmet Hakan olduğu söyleniyor Ahmet Arsan’ın…

Tabii ki Ahmet Hakan! Yüzde yüz o. Korkunç bir saygısızlık bu.

İÇİM CIZ EDİYOR

- Hürriyet’i elinize aldığınızda içiniz cız ediyor mu?

Korkak bir gazetecilik gördüğüm için içim cız ediyor. Bir zamanlar Hürriyet gerçekten Türk basınının amiral gemisiydi. Artık AKP’nin refakat sandalı.

TAYYİP'İN YERİNDE OLSAM DOĞAN'A DUA EDERİM

- Madem refakat sandalı olduysa neden uğraşıyorlar o zaman bu kadar Doğan Grubu’yla?

Tayyip’in yanlışı işte. Onun yerinde olsam günde iki kere “Allah razı olsun” diye telefon açarım Aydın Doğan’a, teşekkür ederim, dua ederim.

- Hadsizlik etmek istemem ama çoğu köşe yazarı içerideyken hiçbir şey söylemiyor, ayrıldıktan sonra çok saldırgan bir tutumla suçlamalarda bulunuyor eski patronlarına. Bu tavır ne kadar doğru?

Beni kastediyorsun tabii haklı olarak. Ben bunlarla sürekli kavga ettim. Habire yazma böyle, dediler. Ama Hürriyet’teyken bunları açıklayamazdım ki. Sen olsan benim yerimde açıklayabilir misin? Ne oluyordu? Kol kırılır, yen içinde kalır. Ama gazetenin içindeki herkes, bütün muhabirler bilirdi. Herkese anlatırdım, içimde tutamazdım.

CUMHURİYET RESMEN DALGA GEÇTİ BİZMLE

- Bekir Coşkun’la Cumhuriyet hikayeniz varmış bir de. Almamışlar sizi?

Bizi hiç istemediler orada aslında. İlhan Abi yemekte bize: “Valla beyler gelin isterseniz ama sizin gelişinizle bizim tirajımız falan artmaz” dedi. Biz de “Artar abi, yani kusura bakma” dedik. Çıkışta da Bekir dedi ki: “Emin, ben bu işte yokum. Bizimle resmen dalga geçti.” Haklıydı.

- Emin Bey biraz özeleştiri yapar mısınız? Cumhuriyetçi yazarlardan da saçmalayan yok mu bazen?

Her yazar saçmalar bazen. Cumhuriyet’teki yazarların da ara sıra saçmaladığı olur elbette. Köşe yazarlarını çok az okuyan bir gazeteciyim ama ben. En fazla 10 kişi okurum. İsim sorma ama. Zaten çok yazar var. Önüne gelen köşe yazarı olmuş memlekette. Çoğu da torpillidir. Hele bazı kadın yazarlar özellikle torpilli.

- Kadın yazarlardan kimi okursunuz?

Doğrusu okuduğum kadın yazar yok gibi. Hele böyle vıcık vıcık tipler var; hem köşe yazar, hem röportaj yapar. Onları hayatta okumam.

- Kim mesela? Ayşe Arman’dan mı bahsediyorsunuz?

Artık neyse işte. İsim vermeyeyim ben.

- Hiç mi yok işini iyi yapan kadın gazeteci?
Elbette işini hakkıyla yapan kadın gazeteciler de var; dört dörtlük röportajlar yapan.

- Kim mesela?

İlla isim verdireceksin! Devrim Sevimay mesela. Bir tane verdim işte, tamam.

- Öteki mahalleden okuduğunuz yazarlar da var mı?
Okuduklarımın bir kısmı da öteki mahalleden.

- “Kıymetini artırırım söylersem” diye mi isim vermiyorsunuz?

Artık sen istediğin gibi değerlendir.

TELEKULAK OLAYI BİR KEPAZELİKTİR

- Telekulak olayına nasıl bakıyorsunuz?

Kepazelik! Telefonda bile rahat konuşamıyoruz. Bu ne demektir?

- Eskiden rahat konuşuyor muydunuz?
Tabii ki.

- Belki de dinlendiğinizi bilmediğiniz içindir?

Olur mu? Şimdi fışkırdı bu olay.

- Şimdi fışkırdı ama Emin Bey, Türkiye’de senelerdir hiç dinlenmediğinizi mi düşünüyorsunuz?
Belki 10 sene önce de dinleniyorduk, onu ben bilmem. Ama bu yeni teknoloji ne zaman vardı? Dışarıdan veriyorlar bunu AKP’ye dinleyin diye. Ergenekon savcısını dinlemek ne demek? Rezillik diz boyu! Şener Eruygur Paşa’nın karısının konuşmaları bile düştü internete! Kim dinledi bunları? Ben dinlemedim heralde, sen de dinlemedin. Bu cihazlara sahip devlet kurumları dinledi. Utanmadan, sıkılmadan medyaya servis yaptılar. İşin içindeyiz, biliyoruz. Avrupa’da, Amerika’da olsa böyle bir şey, hükümet istifa eder. AKP’nin “başarılı” olduğu tek olay nedir biliyor musun? Kendi medyasını yarattı bu ülkede. En az 20 gazete, 40-50 televizyon kanalı var ellerinde. (HABER3)