Prof. Dr. Ali Akpınar
Babam öldü, dualarınızı bekler!
Hamaldı benim babam. İlkokulu, üçüncü sınıftan bitirip mezun olmuştu. Küçük harfle başladığı kelimelerini, çoğu zaman büyük harfle bitirirdi. Okuyamadığından mıdır bilinmez, en büyük emeli, köyden şehre göçüp çocuklarını okutup adam etmekti. Küçük esnaflığında kazandıklarını hep çocuklarına harcadı ve onlara bıraktı. Yetmiş yaşlarında işi bıraktı, ama hep pişmanlık duydu işi bıraktığına. Çünkü tamamen boşa çıkmıştı ve zaman yalnız evden camiye, camiden eve gidip gelmekle geçmiyordu. Çok çalışırdı, dinlenecek, gezecek piknik yapacak, kaplıcaya-denize gidecek hiç vakti yoktu. Lüksü de yoktu. Ona göre televizyon eve bastırılacak alet değildi ve bastırmadı da. Radyo dinleyecek vakti de yoktu. Cep telefonu olmadı hiç. Masum Anadolu’nun saf çocuğu idi babam. Kendi çapında dindardı. Hocaları pek severdi, hocalarla uğraşmaz, uğraşanları da sevmezdi. Duyduğu bir dinî emri hemen uygulamaya koyardı. Sürünerek bile olsa camiye-cemaate gitmenin gerekliğine inanırdı. Yürüyemeyecek duruma gelinceye kadar da bu inancının gereğini yaptı. İçkisi kumarı yoktu, sigarası bile. Sigara içenleri de sevmez ve onları, ballandıra ballandıra anlattığı kendi özel kıssaları ile uyarırdı. Hocanın babası olmanın verdiği cesaretle nasihat ederdi. Hastalanıncaya kadar en fazla okuduğu kitap Kur’ân-ı Kerim ve sonra Tembîhü’l-Gâfilîn kitabı idi. Bu kitabın birini eskitmiş, yeni bir baskısını edinmişti. Çok beğendiği kıssa ve menkıbeler onun özel işaretleriyle işaretlenmişti. Seksen beş senelik ömründe büyük günahlara bulaşmadığını söyleyebilirim. Üç senedir çektiği ve yaşadığı ile yaşamadığının, bize göre bir olduğu hastalıklarının, yoğun bakımda yattığı son günlerinin, diğer günahlarına keffaret olacağını ümit ediyorum. Her gurbete gidişimizde helalleşirdik babamla. Ama son üç sene doğru dürüst onunla konuşamadık. Biz konuştuk, o sadece dinledi. Bakışlarıyla, iniltileriyle verdiği cevapları anlayamadık babamın. Birbirimize söyleyeceğimiz son güzel sözler ahrete kaldı. Onun ölümüyle birlikte, önemli bir dua kaynağım susmuş oldu. Çünkü içtenlikle dua ederdi: Çok çalış Allah için çalış, çocuklarını Allah yolunda yetiştir der ve emeklerimizin yağlı olması için dua ederdi. Vefatında, cenaze merasiminde ve sonrasında çok dualar aldı babam. Yurt içinden ve yurt dışından taziye eden ağzı dualı kardeşlerimin dualarını aldı. Mekke ve Medine’deki dualara-hatimlere katıldı babam. Bu vesile ile ömrünün son on gününde maruz kaldığı yoğun bakımı sebebiyle başta Meram Araştırma Hastanesinin Başhekimi Dost insan Prof. Dr. Dursun Odabaşı ve vefakâr ekip arkadaşlarına, babamın vefatı dolayısıyla cenazeye katılan tüm dostlara, taziye dilekleriyle acımızı paylaşan tüm kardeşlerime şükranlarımı sunar, dualarını beklediğimi bir kez daha dile getiriyorum. Yüce Rabbim, cümle geçmişlerimizle birlikte vefakâr ve cefâkâr babama rahmet etsin.