Bakanlar Kurulu Toplantısı

Bakanlar Kurulu Toplantısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş: (4)- "(Almanya'daki Ermeni iddiaları oylaması) 1915'teki olayların ne olduğu, ne şekilde cereyan ettiği, hangi saiklerle o noktalara gelindiğinin tespiti ve bu konuda söz söyleme, parlamentoların vazifesi

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Almanya'daki Ermeni iddiaları oylamasına ilişkin, "1915'teki olayların ne olduğu, ne şekilde cereyan ettiği, hangi saiklerle o noktalara gelindiğinin tespiti ve bu konuda söz söyleme, parlamentoların vazifesi değildir. Bu konuda hiçbir parlamentonun söyleyeceği söze hiç kimse itibar etmez. Parlamentoların vazifesi tarihi olaylar üzerinden eski defterleri karıştırıp, eski günlerdeki birtakım kirli hesapları bugün önümüze sermek değildir." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Almanya Parlamentosunda perşembe günü, Ermeni soykırımı iddialarını yansıtan tasarının oylamaya açılması bekleniyor. Bu konuda beklenen sonuç gelmezse, Türkiye'nin tavrı ne olacak?" sorusu üzerine Kurtulmuş, 1915 yılındaki olaylarda o sırada çok sayıda insanın öldüğünü belirtti. Kurtulmuş, o sırada ölen insanların tamamı, ister Müslüman ister Ermeniler olsun herkesin Osmanlı cihan devletinin vatandaşları olduğunu vurgulayarak, "Bir kere daha 1915 olaylarında hayatını kaybeden Osmanlı cihan devletinin vatandaşları için taziyelerimizi ifade ederiz." diye konuştu.

"Aradan bir asır geçtikten sonra, yeniden bir asır önceki hesabı kurcalamak için, o hesabı, o defteri karıştıranları da anlamanın mümkün olmadığını" belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"1915'teki olayların ne olduğu, ne şekilde cereyan ettiği, hangi saiklerle o noktalara gelindiğinin tespiti ve bu konuda söz söyleme, parlamentoların vazifesi değildir. Bu konuda hiçbir parlamentonun söyleyeceği söze hiç kimse itibar etmez. Bunu, sadece Türkiye olarak söylemiyorum. Dünyada hiçbir kimse, hangi parlamento hangi konuda ne karar aldı diye bunu merak etmez. Parlamentoların vazifesi tarihi olaylar üzerinden eski defterleri karıştırıp, eski günlerdeki birtakım kirli hesapları bugün önümüze sermek değildir.

Parlamentoların, daha doğrusu ülkelerin vazifesi, eğer samimiyseler, ellerinde avuçlarında ne bilgi, belge varsa bunları tarihçilere, araştırmacılara sunmak ve tarihçilerin, araştırmacıların bilimsel tarafsızlık içerisinde 1915 olaylarının aydınlanmasına destek olmaktır. Bu kadar. Hiçbir parlamentonun bundan başka görevi yoktur, bundan başka ortaya koyacağı herhangi bir sözü, itibarı da kıymeti de değeri de yoktur."

- "Almanya, Türkiye ile olan ilişkilerine dikkat göstermeli"

Almanya'nın Türkiye için dost ve müttefik bir ülke olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Çok sayıda Türkiye kökenli vatandaşımızın orada yaşadığı, önemli bir kısmının da çifte vatandaş yani hem Alman hem Türk vatandaşı olarak yaşadığı bir ülkede, Almanya'nın Türkiye ile olan ilişkilerine dikkat göstermesi gerektiğini ifade etmek isterim." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye-Almanya ilişkileri, Birinci Dünya Savaşı'ndan itibaren devam eden, dostluk ve müttefikliğin ötesinde halkların da iç içe geçmiş olduğu son derece samimi, son derece yakın, sosyolojik bir ilişkidir. Bu ilişkiyi, üç beş tane politikacının hatırını yapmak için Alman parlamentosunun yıkacağını zannetmiyorum. Eğer böyle bir şey yaparlarsa, bizim için hiçbir ilmi değeri olmayan bir metinden ibaret olur, hiçbir kıymeti olmayan bir metinden ibaret olur. Başka parlamentolar bu tür karar aldıklarında ne yaptıysak, aynısını yapar yolumuza devam ederiz."

- "ABD'nin bu hatasından döneceğini ümit ediyoruz"

"ABD askerlerinin Suriye'de YPG armasıyla görüntüleri yansıdı kamuoyuna. Cumhurbaşkanın eleştirileri oldu. ABD'den farklı eleştiriler geldi. Bu görüntüler sonrasında Türkiye ile Amerika arasında bir temas oldu mu, ilişkileri nasıl etkiledi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu açıklamada bulundu:

"Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin YPG armasıyla sahada görülmesi, gerçekten rencide edicidir, dostluk ilişkisine zarar vericidir. Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri ile özellikle NATO kapsamında sürdürmüş olduğu dostluk kurallarıyla da bağdaşır bir görüntü değildir.

Türkiye'ye birinci derecede zarar veren ve Türkiye'nin birinci derecede bir terör örgütü olarak benimsemiş olduğu bir örgütün armasını, şu ya da bu şekilde Amerikan askerlerinin kullanması dostluk ve kabili telif değildir. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu hatasından döneceğini ümit ediyoruz. Kaldı ki Amerika Birleşik Devletleri'nin şu andaki Suriye senaryosundaki geçici birtakım hesaplar yüzünden, geçici birtakım ihtiyaçlar yüzünden Türkiye gibi çok sağlam bir müttefikini rencide edecek bir tavrı sürdüreceğine de ihtimal vermiyoruz."

- "Türkiye'nin ufkunda hiçbir şekilde erken seçim yoktur"

Başkanlık sistemine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, Hükümet'in öncelikli adımlarından birinin yeni anayasa başta olmak üzere siyasal reformların tamamlanması olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, bu konuda da talebin millete ait olduğunu belirterek, "Türkiye'de yeni bir anayasa, 1980 darbesinden beri, hatta 1982 Anayasası'nın kabul edildiğinin ertesi gününden itibaren konuşuluyor. Dolayısıyla, yeni anayasa teklifi içerisinde Türkiye'nin daha etkin bir yönetim sistemine kavuşması için nelerin olması gerektiğini, bütün partiler ortaya koysun, bu görüşleri halkla paylaşsın, seçmenleriyle paylaşsın ve Türkiye'de kamuoyunun da gerçekten içinde olduğu bir Anayasa ve başkanlık sistemi tartışması olsun. Bizim baştan beri istediğimiz bu. Dolayısıyla, böyle bir talep ve böyle bir siyasi irade var." ifadesini kullandı.

Bu siyasi iradenin, halkın iki kişisinden birinin oyunu almış olan bu iradenin halka vermiş olduğu sözlerin de var olduğuna işaret eden Numan Kurtulmuş, 'Biz seçim öncesinde bu sözleri vermiştik, şimdi unuttuk' denilemeyeceğini belirtti.

Kurtulmuş, "Ancak bu, siyasette şartların gereği, atılan adımlarla gerçekleştirilir. Dolayısıyla, biz en kısa zamanda bu meseleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getirmek isteriz. Bu şartların hem Mecliste oluşması, hem Türkiye kamuoyunda oluşması için gerekli çalışmaları yaparız. Ümit ediyorum ki tabii bugün getiririz, şu gün getiririz gibi bunu söylemek şu anda mümkün değil ama en kısa zamanda bizim başkanlık sistemi ile ilgili teklifimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilecektir." diye konuştu.

Türkiye'nin önünde bir erken seçim olup olmadığının sorulması üzerine de Kurtulmuş, "Türkiye'nin ufkunda falan hiçbir şekilde bir erken seçim yoktur. Bunu konuşmak, bir kere öncelikle milletin iradesine saygı göstermemek olur. Daha şurada seçimin mürekkebi yeni kurudu. Dolayısıyla, bu kadar taze bir parlamentonun hemen erken seçimi konuşmasını doğru bulmayız" yanıtını verdi.

-"Türkiye'nin bu anlaşmaya 'evet' demesi çok kolay gözükmüyor"

Bir gazetecinin, "İsrail ile ilişkilerde yumuşama sürecine girilmişti, karşılıklı görüşmeler gerçekleştirilmişti. Kısa süre içinde de somut bir olumlu adım atılması bekleniyordu. Son durum nedir?" sorusu üzerine Kurtulmuş, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda Türkiye'nin üç ön şart koyduğunu anımsattı. Kurtulmuş, bunların ikisinin gerçekleştiğini belirterek, Mavi Marmara şehitlerine tazminat ödenmesi konusunda İsrail'in gerekli kararını verdiğine dikkati çekti.

Üçüncü şartın da Türkiye için çok önemli olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:

"İnsanlar Mavi Marmara ile oraya giderek hayatlarını tehlikeye atıp, orada insani yardımları ulaştırmak için boşuna bir gayretin içerisinde olmadılar. İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaşayan masum insanlara karşı sürdürdüğü son derece haksız, uluslararası hukuku ayaklar altına alan, hatta insanların onuruyla bağdaşmayacak bir ablukanın olduğu da söz konusu.

Bizim üçüncü teklifimiz de bu ablukanın azaltılması ya da bu ablukanın bütünüyle ortadan kaldırılması. Bununla ilgili görüşmeler devam ediyor. Türkiye'nin tekliflerinin bir kısmı masada duruyor. Eğer bu konu hafifletilip, bu abluka ya da ambargo meselesi denilen bu mesele en azından orada yaşayan insanların yaşamını kolaylaştıracak bir hale dönmeden, Türkiye'nin bu anlaşmaya 'evet' demesi çok kolay gözükmüyor. Dolayısıyla, üçüncü maddenin gerçekleşmesi için görüşmeler yapılıyor. Olumlu mesafelerin alındığını belirtmek isterim. Ümit ederiz ki Gazze halkının yaşamış olduğu bu gayri insani, gayri hukuki ambargo da en kısa sürede bitmiş olur."

- "Kulis konuşmalarına göre hareket edilemez"

Kurtulmuş, yargı başkanlarının, Cumhurbaşkanı'nın programına katılmasıyla ilgili bir soru üzerine, işin neden bu kadar siyasallaştırıldığını anlamanın güç olduğunu aktardı.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı makamının devletin birliğini temsil ettiğini belirtti. Yargı başkanlarının, Cumhurbaşkanının bulunduğu bir toplantıya katılması ya da Cumhurbaşkanıyla sivil bir ortamda bulunmalarının hiçbir şekilde yadırganacak bir husus olmadığına değinen Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı ne bu toplantılarda onların yargı faaliyetlerine müdahale etmiştir ne de bu insanlar Cumhurbaşkanımızla birlikte çay bahçesinde çay toplama faaliyetine katıldıkları zaman yargı bağımsızlıklarını ihlal etmişlerdir. Son derece normal, son derece insani bir durum vardır. Yargının herhangi bir yargılamasıyla ilgili 'şöyle yapın' demiyor. Herhangi bir mahkeme toplantısına katılmıyor" dedi.

Kurtulmuş, olayın bu şekilde anlaşılmasının yanlış olduğunu, ortada yargı bağımsızlığını ihlal eden bir mesele olmadığını bildirdi.

Milli Güvenlik Kurulu'nda, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın görevden alınacağı konusunun konuşulduğu iddialarına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, MGK'da böyle bir konunun gündeme gelmediğini ifade etti.

Kurtulmuş, MİT Müsteşarı Fidan'ın Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başından sonuna kadar katıldığını belirterek, kulis konuşmalarına göre hareket edilemeyeceğini kaydetti.

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı