Başbakan Davutoğlu, Sağlık Bakanlığında
Davutoğlu: (1)
ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "12-13 yıllık bu birikim üzerinde bütün bu envanteri tekrar gözden geçirerek, tabiri caizse ikinci bir sıçrama dönemimizi, hamle dönemimizi ekonomide olduğu gibi sağlıkta da yaşamamız lazım" dedi.
Davutoğlu, Sağlık Bakanlığında düzenlenen bilgilendirme toplantısının ardından açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Bakanlıkta yaklaşık 5 saat süren bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Davutoğlu, toplantıda, uyuşturucuyla mücadele kapsamında çok kapsamlı yeni bir stratejik eylem planı çerçevesinde görüşmeler yaptıklarını ve bazı sonuçlara ulaştıklarını söyledi.
Uyuşturucu ile mücadelenin stratejik bir alan olduğunu anlatan Davutoğlu, "Sağlıklı nesillerin korunması, geliştirilmesi, bir ülkenin en büyük sermayesi olan insan sermayesinin geliştirilmesi anlamına gelir" dedi.
Doktor, hasta ilişkisinin önemine değinen Başbakan Davutoğlu, bu ilişkinin hiçbir başka kaygının, mekanik düşüncenin nüfuz etmemesi gereken, kutsal bir ilişki olduğunu dile getirdi.
Davutoğlu, insan sağlığına katkı sunan herkesin kutsi bir görev üstlendiğini vurgulayarak, sağlık alanında çalışan tüm personeli tebrik ettiğini de söyledi.
Türkiye'deki sağlık politikalarına bakıldığında, 12-13 yıllık dönemde en çarpıcı reform alanlarından birini sağlığın oluşturduğunu bildiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bugün bana takdim edilen hizmetten mutluluk oranlarına bakıldığında yüzde 37'lerden yüzde 76'lara çıkan ve toplumsal mutluluğun en üst düzeye çıktığı alanlardan biri sağlık. Yine, 2002'de 256 bin olan sağlık çalışanımız şimdi 756 bin. Yani çalışanlarımızın da sayısı 3 kat artmış, hastanelere müracaat ise 2002 yılında 110 milyon iken, şimdi 290 milyon. Bu hastanelerde, sağlanan hizmetler gerçekten gurur verici hizmetlerdir ve dünyada da örnek gösterilen sağlık açısından ciddi tecrübeler yaşadık. 12-13 yıllık bu birikim üzerinde bütün bu envanteri tekrar gözden geçirerek, tabiri caizse ikinci bir sıçrama dönemimizi, hamle dönemimizi ekonomide olduğu gibi sağlıkta da yaşamamız lazım. Bu alanda şimdiye kadar yaptığımız reformlarla gerek önceki bakan, gerek şu an ki bakanımıza teşekkürü bir borç biliyorum, örnek bir ülke olma niteliği kazandık ancak bu yeterli değil."
Türkiye'nin çok dinamik bir nüfusa sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, bu nüfusun ihtiyaç hissettiği çok kapsamlı bir sağlık politikalarına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Davutoğlu, mekan şartlarının iyileştirilmesi, hastanelerin sadece görünüm anlamında değil, teknik donanım açısından da en üst düzeyde olması için büyük adımlar attıklarını ifade etti. Davutoğlu, "İlaç sanayi ve diğer alanlarda da önemli adımlar atmış olmakla birlikte, doğrusu bugün de üzerinde durduğumuz ve stratejik alan olarak gördüğüm husus şu; artık bizim aşılar konusunda yurt dışı bağımlılıktan kurtulmamız ve milli aşılarımızı kendimiz üretebilir hale gelmemiz lazım. Yine milli ilaç ve milli kan ürünleri üretimini de sağlayabilecek altyapıya kavuşmamız lazım" diye konuştu.
-"Yeni bir yapısal reform süreci önümüzde var"
Davutoğlu, üzerinde durdukları bir başka konunun ise sağlık alanında Ar-Ge'nin geliştirilmesi ve her yeni atılımın milli kapasiteyle yapılabilir hale gelmesi olduğunu söyledi.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yine bugün yapısal anlamda toplum sağlık merkezleri ile şehir hastaneleri, eğitim hastaneleri ve üniversite hastaneleri arasında bir irtibat kurma zorunluluğu var. Son 12 yılda hastalarımız her yerde tedavi imkanı buldular. Ancak aile hekimliğini teşvik ile mahalleden, semtten hastanelere doğru gidişi bir sevk yönetimi şeklinde yapılabilecek toplum sağlık merkezlerinin kurulması, geliştirilmesi... Şehir hastanelerimiz ki Sayın Cumhurbaşkanımızın da başbakanlığı döneminde yakından takip ettiği çok önemli ve büyük bir yatırım projesidir. Şehir hastanelerimizin inşalarının biran önce tamamlanması ve bu linkin, toplum sağlığı merkezleri, şehir hastaneleri, daha ihtisas hastaneleri arasındaki geçişkenliğin temin edilmesi lazım. Bu bakımdan yeni bir yapısal reform süreci önümüzde var. Bu çerçevede arkadaşların yaklaşımlarından çok büyük memnuniyet duydum."
-Bakanlar Kurulu, 13 Ekim'de sabah yürüyüşü yapacak
Koruyucu sağlık alanını yönetebilmenin önemli olduğuna değinen Davutoğlu, bu koruyucu sağlık alanında birçok kampanyayı başlatma niyetleri olduğunu söyledi.
Bu konuda bazı görüşler getirildiğini ve birlikte değerlendirdiklerini aktaran Davutoğlu, 3 Ekim'in Dünya Yürüyüş Günü olduğunu anımsattı.
Davutoğlu, "Biz o gün Kurban Bayramı'na denk geldiği için başlatamayacağız ama 13 Ekim'de bakanlar kurulu olarak, o gün bakanlar kurulu toplantısı olduğu için sabah uzun bir yürüyüş sonrası bakanlar kuruluna gireceğiz. Bütün Türkiye'yi de yürüyüş kampanyasına davet edeceğiz" dedi.
"Sağlıklı beslenme ve hareketli hayat" sloganı çerçevesinde bir seri kampanyayı da uygulamaya geçireceklerini bildiren Davutoğlu, bunlar arasında bisikletle ulaşımı teşvik gibi alanlar bulunduğunu söyledi.
Davutoğlu, çoğu ileri toplumda görülen obezite ve diyabet gibi çoğu hastalığın nedeninin sağlıksız beslenme ve hareketsiz hayattan kaynaklandığını da dile getirdi.
-"Şifa Türkiye'dir sloganını gündeme getireceğiz"
Sağlığın, ahlaki ve stratejik ama aynı zamanda da ekonomik bir sektör olduğunu belirten Davutoğlu, kendilerinin öncelikle buna doktor ve hasta ilişkisi bakımından, ahlaki baktığını söyledi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Stratejik bakıyoruz; aşılarımızın milliği, sağlık sektörünün ilaç başta olmak üzere bütün girdilerinin Türkiye'de üretilir hale gelmesi ve Ar-Ge'lerimizin geliştirilmesi, ekonomik açıdan da sağlık turizmi başta sağlıkta katettiğimiz mesafenin uluslararasılaşması, daha çok hastayı Türkiye'ye çekecek bir yapısal değişim... Niteliksel olarak doktorlarımızın, hemşirelerimizin, ebelerimizin uluslararası hastaneyi yönetecek ve orada çalışacak niteliklere kavuşması önemlidir. Çünkü, benim özellikle yakın bölgelerde yaptığım ziyaretlerde gördüğüm ana temalardan birisi, birçok kişi eğer bir tedavi görecekse, İstanbul'da veya Türkiye'de görmek istiyor. Büyük bir potansiyel var. Özellikle rehabilitasyon alanında. Yani ameliyat sonrası dönemde, uygun şartlarda daha rahat edeceği ülkelerde tedavi görmek isteyen çok büyük bir hasta potansiyeli var. Şifa Türkiye'dir sloganını gündeme getireceğiz. Şifa arayanlar bundan sonra Türkiye'nin temiz çevresine, hem bedeni, hem ruhi, fiziki şifayı da ülkemizde bulacakları ortamı sağlamamız lazım."
(Sürecek)
Kaynak: