M. Ali Köseoğlu
Başbakan istemiyorsa
Yusuf Ayık’la görüştüm…
İlçe başkanları içinde ‘en açık sözlü’ olan isim Yusuf bey…
Lafı hiç eğip bükmüyor…
Olduğu gibi…
Ortada bir süreç varsa aslında bu sürecin mimarlarından biri de o…
Faruk Dügen’in yeniden il başkanı olmasındansa bir başka aday çıkmazsa kendinin aday olabileceğini de açıklamıştı…
Ne ki açıklamasının ardından bu işin tüzük engeline takılacağı görüldü…
Önceki gün, Mustafa Çevik’in istifa ermesinden sonra AK Parti Selçuklu İlçe Başkanı Yusuf Ayık’ı aradım.
Sadece onu mu?
Karatay İlçe Başkanı İsa Küçükkerniç’i ve Meram İlçe Başkanı Mehmet Peksemerci*’yi de…
Meram İlçe Başkanı’nın cep telefonu nedense tarafımıza verilmedi, Karatay İlçe Başkanı ise cep telefonunu teşkilatta unutup gitmiş(!)
Oysa başkanlık, böyle zamanlarda ‘konuşabilme’ mahirliğine de sahip olmayı gerektirir.
Kaçak güreşmenin kime ne faydası olabilir ki?
Teşkilatlardaki arkadaşlar, aradığım ve bana dönmelerini istediğim bilgisini ilçe başkanlarına iletmemişlerse, o zaman bir başka…
Her ne hal ise.
***
Ayık’ın Çevik’in istifasına ilk yorumu “Başbakan istemiyorsa yapacak bir şey yok” oldu.
“Peki, Çevik’in istifası sizi ve teşkilatınızı olumsuz yönde dalgalandırır mı?” dedim.
Olumsuz yönde girişimler beklemediğini… Çevik’in eyleminin bireysel bir hareket olduğunu, AK Partililerin çözülmeye gitmelerinin mümkün olmayacağını söyledi.
Yusuf Ayık, konunun genel merkezin takdirinde olduğunu söyleyip “Önemli olan kişiler değil partidir” dedi.
Bu arada söylediği çok önemli de bir şey var.
Dedi ki: Esas mücadele bundan sonra başlıyor. Mesele sadece il başkanı meselesi değildi, yönetimde olmak meselesiydi. Şimdi, yönetime girmek isteyenlerin mücadelesi başlayacak.
***
Yönetime girmek isteyenlerin kimler olabileceğine dair isim telaffuz etmek elbette mümkün…
Ve elbette ortada bir mücadele varsa bunun topyekûn bir mücadele olması beklenir…
Zaten, Çevik’in ilk açıklamalarından da anlaşılan, genel merkez yönetimin de istifasını beklemektedir.
Ne ki, gelen ilk açıklamalara göre mevcut yönetim istifa etmeyi düşünmemektedir.
Sanırım yönetim, kendi içlerinden birinin başkan olabileceği düşüncesinde…
Ve başkanlık şu an Seyit Mehmet Sümer’e emanet…
***
Bu süreçle ilgili daha önce 2 yazı kaleme almıştım.
Yazılarımın ilkinde Selçuk Öztürk hariç Faruk Dügen ve Mustafa Çevik isimlerinin yıprandığını söylemiştim.
Diğer yazımda da Başbakan’a “Ben işime gücüme bakarım” dediğinde Başbakan’ın Çevik’e “Mustafa imtihan oluyorsun” dediğini…
Geçen haftalarda “İstifa etmemiz gerektirecek bir şey yok” diyen Çevik’in bu süreci yaşamamış olmasını isterdim…
***
AK Parti il Kongresi’nden 1 gün önce Mustafa Çevik’le yaptığım görüşmede ne kadar da doğru söylemişti. Demişti ki: Seçimleri kazanmak, gerçek manada kazanmak anlamına gelmez. Esas olan AK Parti’nin, vatanın ve milletin kazanmasıdır.
Umarım bundan sonra, vatanın ve milletin kazanması adına atılır adımlar…
*DİP NOT: Bunları yazmışken dün saat 17’de Meram İlçe Başkanı Peksemerci aradı…
İlgili arkadaşlar dün iletmişler aradığımı, telefon numarasını vermemelerine kızıp, bana numarasını verdi. “Yazımı öldürdünüz” dedim… Gülümsedi…
Gün boyu neler olup bitiğini sordum kendisine…
Mustafa Çevik’in moralinin nasıl olduğunu.
Çevik’in morali oldukça yüksekmiş. “Sabah görüştük, çok neşeliydi” dedi, Peksemerci. Neşesinin nedenini sordum. “Bu hissiyat içimizde vardı, zaten hazırdık böyle bir şeye” dedi…
“Başkanlığı verip kurtuldu mu?” dedim. Gülerek “Olabilir” dedi.
Peksemerci, bu durumun çok da demokratik olmasa da yaşandığını söyledi.
Peksemerci ile akşamüstü diyalogumuz, yazımın başındaki kendisiyle ilgili bölümü öldürdü…
Mahirliğine diyecek sözümüz yok.