- Başbakan Yıldırım: (4)
"(İstihbarat kurumlarına ilişkin düzenleme) Bir tarafta MİT, bir tarafta iç istihbarat. Tabii emniyet, jandarma vesaire hepsinin dahil olduğu birleştirilmiş bir istihbarat servisi haline dönüştürülüyor. Bu, muhtemelen İçişleri Bakanlığına bağlı olarak faa
ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, istihbarat kurumlarında yeniden yapılanmaya ilişkin, "Bir tarafta MİT, bir tarafta iç istihbarat. Tabii emniyet, jandarma vesaire hepsinin dahil olduğu birleştirilmiş bir istihbarat servisi haline dönüştürülüyor. Bu, muhtemelen İçişleri Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösterecek. Bu yapı, hepsi birlikte Cumhurbaşkanlığına bağlanabilir, Başbakanlıkta kalabilir. En uygun model neyse onu belirlemiş olacağız ama tercihen Cumhurbaşkanlığında olması daha doğru, devletin başı olarak." dedi.
Yıldırım, TRT'deki "Başbakan ile Özel Yayın"da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi hatırlatılarak, "Bu kadarını beklemedikleri için mi görmemişler yoksa 'YAŞ'ta temizleriz.' diye mi beklemişler, askerin bu konuda savunması nedir?" sorusu üzerine Yıldırım, "Tabii burada bir şaşkınlık var. Doğrusunu isterseniz bunun izahatını kimse yapamıyor. 'Asker bu konuda yetersiz, gerekli tedbirleri almadı.' demekle sorunu çözemiyoruz. Benzeri sivilde de var." ifadelerini kullandı.
Bu durumun örgütün yapılanma modelinden kaynaklandığına dikkati çeken Yıldırım, "Kapalı bir yapı ve siz hiçbir şeyi son ana kadar hissedemiyorsunuz. Size, 'Tutuklandınız komutanım' diyor. 'Ne diyorsun, 1 Nisan şakası mı bu'... Ama şaka değil bunu maalesef yaşadık. Bu, birden bire gelişen bir şey değil, 40 yılın ürünü. Benim yorumum, bu, fazla özgüvenden kaynaklanıyor. 'Kardeşim bunlar kim bize böyle ayar çekecekler.' diye aşırı bir özgüvenden de kaynaklanmış olabilir." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETÖ tehlikesini her platformda dile getirdiğinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanımız, 17 Aralık'tan sonra özellikle 'Kardeşim bu bir darbe girişimidir, bu bir milli güvenlik meselesidir, bu Türkiye'nin beka meselesidir. Bu işi yolsuzluk gibi bir konuya indirgemek yanlıştır.' diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Ne kadar insan buna kulak verdi, soruyorum. Eğer o günlerde muhalefet partilerimiz de dahil herkes bu işin ciddiyetini aynı derecede kavrasaydı, aynı duruşu sergileseydi, buna Silahlı Kuvvetlerimiz ve bütün kurumlarımız dahil bugünlere gelmezdik. Bunu kesin söyleyebiliriz. Ama maalesef gel gör ki o da günlük siyasetin gürültüsüyle arada kayboldu gitti."
"Kendi içimizde bile bu durumu tam anlamıyla kavrayamadık." diyen Yıldırım, "Çok abartıyoruz." diyenlerin bile olduğunu belirtti. Yıldırım, gelinen noktada durumun söylenenlerden daha vahim olduğunu vurguladı.
- "İstihbaralar birleştiriliyor"
İstihbarattaki yeniden yapılanmaya işaret edilerek, "İç istihbarat yeni bir yapılanma mı olacak?" sorusuna Yıldırım, "Bir tarafta MİT, bir tarafta iç istihbarat. Tabii emniyet, jandarma vesaire hepsinin dahil olduğu birleştirilmiş bir istihbarat servisi haline dönüştürülüyor. Bu, muhtemelen İçişleri Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösterecek. Bu yapı, hepsi birlikte Cumhurbaşkanlığına bağlanabilir, Başbakanlıkta kalabilir. En uygun model neyse onu belirlemiş olacağız ama tercihen Cumhurbaşkanlığında olması daha doğru, devletin başı olarak." karşılığını verdi.
- "Dinlemeleri yapanları kim dinleyecek?"
İstihbarat kuruluşlarıyla ilgili en önemli konunun, bütün birimleri bir yerde toplamamak olduğunu kaydeden Yıldırım, içerideki ve dışarıdaki istihbaratın aynı elde toplanmasının istihbarat zaafiyeti de oluşturabileceğini belirtti.
Bu yüzden böyle bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, ikinci önemli konunun ise istihbaratta denetleme mekanizması olduğunu ifade etti.
Dinleme konusunun gelişmiş ülkelerde de tartışılan konular arasında yer aldığını vurgulayan Yıldırım, "Tamam, dinleme lazım. Suçu önlemek, ülkenin güvenliği için istihbarat toplamak lazım ama istihbarat yapanları, dinlemeleri yapanları kim dinleyecek? Bunlar doğru iş yapıyor mu yoksa bunu kötüye mi kullanıyor? İşte bu sorunun cevabı da bir koordinasyon ve kontrol mekanizmasından geçiyor." değerlendirmesini yaptı.
- "Bütün mahkumları kapsamıyor"
Yıldırım, kanun hükmünde kararname kapsamında getirilen düzenlemeye işaret edilerek "Şartlı salıverilmenin temel gerekçesi nedir?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Malum bu yapıyla beraber hapishanelerimizdeki kapasite kullanımı yüzde 100'ün üzerine çıktı. Yani 100 bin civarında hapishane kapasitesi var. Şu anda gözaltı, tutuklu sayısı 200 bini geçti. İki katından fazla. Bu bir. İkincisi de bu bir af değil. Bunu net bir şekilde söyleyelim. 'Hapishanelerde yeterli yatak yok, kapasite yok, boşaltalım da yenilere yer açalım.' diye bir af değil. Buradaki mekanizma çok basit, diyelim ki bugünkü infaz usulüne göre suçlarının üçte ikisini çekenler, eğer tahliyelerine 1 yıl kalmışsa şartlı bırakılabiliyorlar. Bu düzenlemeyle birlikte üçte ikisi değil de suçunun yarısını çekti, kalan süresi de iki yıl ve altı, bunu bırakabiliyoruz, şartlı şekilde salıveriyoruz. Olay bu. Ama bu bütün mahkumları kapsamıyor."
Düzenlemeden yararlanma kriterlerini de değinen Yıldırım, kasten adam öldürme, alt soya, üst soya, eşe, kardeşe veya beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişilere karşı işlenen kasten yaralama sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçu, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlara yani cinsel suçlar, özel hayata ve hayatın gizli alanına yönelik suçlar, uyuşturucu ve uyarıcı madde imalatı, ticareti yapanlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı işlenmiş suçlar, Terörle Mücadele Kanunu'na göre işlenmiş suçlardan hüküm giyenlerin düzenlemeden yararlanamadığını anımsattı.
"Belki vatandaşın kafasını karıştıran bir şey de var. Kimler yararlanacak? 1 Temmuz öncesi. 15 Temmuz sonrası yok. 1 Temmuz öncesi itibarıyla hükümlü olanlar bu uygulamaya tabi olacak. 1 Temmuz'dan sonra bu geçerli değil." diyen Başbakan Yıldırım, uygulamanın geçici olduğunu, bu şekilde 38 bin civarında mahkumun şartlı olarak erken tahliyesinin yapılacağını ifade etti.
- "Pilot ihtiyacı var"
Yayınlanan kanun hükmünde kararnameyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilen personelin görevine tekrar dönebileceği ifade edilerek ve buna ilişkin sayılar ve koşulların belli olup olmadığını sorulması üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:
"Malum pilotlar içinde bu yapı çok faal. Bu şekilde zannediyorum 265 civarında asker pilot çıkarıldı, askerlikten ihraç edildi. Tabii burada bir pilot ihtiyacı var. Bu pilot ihtiyacı da bugünden yarına halledilecek bir iş değil. Bunların birçok ağır kursları var. O kurslardan geçmeleri lazım. Zaman alıyor. Bir yandan tabii yeni pilotlar alınmaya başlanacak, yenileri gelecek ama gelinceye kadar daha önce Silahlı Kuvvetlerden ayrılmış olanların dönmesinin yolunu açtık. İsterlerse sivil hayata geçmiş olan pilotlar tekrar birliklerine dönebilecekler. Tabii dönerken de FETÖ'cüler dönmeyecek, tabiatıyla onların zulmünden dolayı bırakmış olanlar bundan yararlanacak.
İkincisi de askerlikte 16 yılı tamamlayanlar, hiçbir şarta bağlı olmadan ayrılabiliyorlar. Bu, zannediyorum 18 yıla uzatıldı. Yani erken gidemeyecekler, 'Benim işim bitti, hadi eyvallah.' diyemeyecek, yenileri gelinceye kadar iki yıl daha kalacaklar. Ancak bunların ücret durumlarında da iyileştirmeler yapılıyor. Son 14 yılda havacılıkta Türkiye adeta destanlar yazdı. Dolayısıyla askerden sivil hayata çok geçiş oldu. Şimdi orada belirleyici olan da ücret. Ücret burada da iyileşince hem gidenler gitmekten vazgeçecek hem de dışarıda olanlar da gelip tekrar çalışmaya başlayacak."
(Sürecek)
AA
Kaynak: