M. Faik Özdengül
Başka bir senarist var!
Toprak yolda koşan çocuklar geldi gözümün önüne.
Bizim bağın civarı..
Deli gibi koşardık.. Umarsız
Ayaklara diken battı mı doğru teyzemlerin yanına. Uflaya puflaya.
Diken özenle çıkarılır başka bir iğneyle..
Acıtır. Ama koşmamıza mani olmaz. Yine koşarız yine koşarız.
O zaman daha mı kolaydı koşmak? Koşmak olduğunu bilmiyorduk belki,
Doğal bir refleks.
Belki bilsek ayağımız takılacak dikenlere taşlara, korkardık koşamazdık.
Şimdi korkutucu koşmak.
Nefes yetmiyor.
Bir de öğrendik dikenleri taşları.
Salıncakta sallanan çocuk korkar mı düşeceğinden?
Korkmaz tabi.
Ta ki bir büyük gelip ne olacağına ilişkin endişelerini bulaştırıncaya kadar.
Bulaşır endişeler ve korkular.
Korku gerekli mi?
Korku da gerekli sanırım.
?
Ancak bir düzeyi olmalı.
Zira korkunun çoğu tutsak ediyor. Oysa umut özgürleştiriyor.
Dizi kanasa da çocuk salıncağa binmekten vazgeçmiyor. Korkmuyor.
Oysa büyüyünce ne değişiyor?
Neden garanti istiyoruz yaşamdan?
Bir de neyin garantisi?
Sonsuza dek var olmak mı? Ölümsüzlük mü?
Sanki bir daha hiç diken batmayacak mı o yolda koşmasan, düşmeyecek misin hiç salıncağa binmesen?
Aslında korku da umut da iç içe.
Ey temiz adam, korkuda gizlenmiş emniyeti gördün, ümitte gizli korkuyu da bir gör.
Korkulan başa gelince çoğu zaman insan korkmaktan vazgeçiyor.
Bir kere diken batınca anlıyorsun ki koşmaya engel değil, ama küçükken!
İnsan büyüyünce korkusu da büyüyor. Umudu da büyüyor mu acaba?
Muhtemelen yaşadıklarına bağlı. Ya da öğrendiklerine.
Umut daha çocukça bir şey.
Yaşadıkça umudu artan pek görmedim ama korkuları artan çok.
Bir de somut korkuların yerini soyutlar alıyor. Esas ürkütücü olan da bu.
El alem, statü, itibar, heyecan duymama, başlayamama, bitirememe…
O zaman endişe ve korkular galip geldiğinde insan eskiye bakmalı. Öncesine dönüp gözden geçirmeli. Korku gerçekten daha büyük çünkü. Korktuklarımızın çoğu gerçekleşmedi. Bazen de korkmadıklarımız ve hatta hiç aklımıza gelmeyenler oldu.
Başka bir senarist var.
Korkmak değil faydalı olan çekinmek belki ve asıl faydalı olan sığınmak.
Bir etek bulup çocuklar gibi, dikenler batınca sığınmak. İğneleri çıkarsın diye.
Ve hep orda olduğuna inanmak.
Belki çocuklar da korkuyordur ancak diken çıkarıcıları var diye bu kadar cesurlar.
Yeniden koşmamıza yardım edecekler.
Dikeni çıkaran, kanayan yere pansuman yapan var.
Korksan da güven. Umut et.
Karanlık yerlere gitme nice güneşler var.
Umutsuzluk tarafına gitme nice umutlar var.
Umut daha baskın olmalı. Yoksa yaşam değirmeni dönmez.
Bir su nasılsa döndürür o çarkı ve bir rüzgar nasılsa eser bir buluta, su olsun diye.
Elbette Allah insanlara karşı sınırsız bir şefkat ve limitsiz bir merhamet sahibidir. (Bakara. 143.)
Allahım! Senden rahmetini celp edecek şeyleri, gerçekleşmesi kesin olan mağfiretini, her türlü günahtan korunmayı ve her türlü iyiliği kazanmayı diliyoruz.