Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Bayramların anlamı
İmam-ı Azam Ebu Hanife, Fıkhı; kişinin, aleyhine ve lehine olan şeyleri bilmesidir, diye tarif eder. Bu bilmenin içerisine itikattan ibadete, siyasetten iktisada vb. varıncaya kadar bir müslümanın yaşadığı çağda ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi girer. Bu bağlamda bir Müslüman, dünya ile irtibatlı kimse olmalıdır. Çünkü dünyada olup-bitenlerin arka planını iyi okuyan ve anlayanlar ancak özne olabilirler.
Müslümanlık, insana bir takım sorumluluklar yükler. Eğer yaşadığımız coğrafya ya da iman haritamızın sınırlarında olup bitenlerle ilişkimiz gün geçtikçe artmıyorsa, hala kayıtsızlığımız devam ediyorsa, burada tamir edilmesi gereken açıklarımız, kara deliklerimiz var, demektir. Bu farkındalık bilinci, bilgi düzeylerine göre değişiklik arz eder. Müslümanlarda bilgiye dayalı farkındalık bilinci geliştikçe, kıt’alar arası iletişim ve birlik bağları daha çok güçlenecektir.
“Ancak, Müslümanlar kardeştir.” Bu kardeşlik, biyolojik kodları olan bir kardeşlik değil, iman kodları olan bir kardeşliktir, sınır tanımaz. Son yıllarda bütün bir İslam âleminde bir derlenme ve bir toparlanmanın görünmeye başlaması, geleceğimiz açısından umutlarımızı yeşertmektedir. Eskiden İslam dünyası dediğimiz zaman, haritaların belirli bölgeleri aklımıza gelirdi. Şimdilerde bu sınırlar, ABD’den Avrupa’ya, Afrika’dan Uzak Doğu’ya, Kafkaslardan Balkanlara kadar uzanan bir hat çiziyor. Artık dünyanın neresine giderseniz gidiniz, alnı secdeli Müslümanlarla karşılaşmaktasınız.
Bütün bir İslam âlemi olarak yaratılış bayramını idrak ediyoruz. Bayram, sevinç demek, mutluluk demek, insanın iç dünyasında coşkusallığın zirve yapması demek.. Bayram, zafer kazanmışlığın alâmet-i fârikası. Şeytan ve nefis düşmanlarını alt edip, irademize hâkim olmakla özgürlüğümüzü elde ettiğimizin adı.. Dini sorumlulukları yerine getirmenin ödülü, hasad günü, bayram.
Rahmetli Hamidullah hocamızın adlandırmasıyla Aziz Kur’an’ımızın doğum ayı olan Ramazan Ayı’nda vahiyle bir kere daha yıkandık. Çünkü vahiy, nefes darlığı çeken bir hastanın oksijen tüpü gibidir. Kur’an’la irtibatımızı, senenin diğer aylarında da sürdürmenin mukaddimesini yaşadık bu ayda. Kur’an’ın diğer bir adı, Furkân.. Furkân, fark ettirme bilincine ulaştıran bir vasıta.. Eğer biz bir ay boyunca fark ettirme bilincine ulaştıysak, işte bugün, yarın bizim için hep bayram olacaktır.
Bayramlar, dargınların barıştığı, kırık gönüllerin onarıldığı, kimsesizlerin kimsesi olunduğu kutlu günlerdir. Bu sebeple, acılar ve sevinçler hep birlikte paylaşılmalıdır. Yetimler, öksüzler, hastalar, mahkumlar, garibanlar, düşkünler mutlaka ziyaret edilmeli, ihtiyaçları karşılanmalı ve yalnız olmadıkları kendilerine hissettirilmelidir.
Bayramlar, sosyal boyutu güçlü olan günlerdir. Anne-babalar, yakın ve uzak akrabalar ziyaret edilmelidir. Çünkü anne-babalar dört gözle uzaklardan gelecek olan evlatlarını ve torunlarını beklemektedirler. Onların umutları berhava edilmemelidir.
Bakışlarımızı ümmet coğrafyalarına da çevirmemiz gerekmektedir. İmam-ı Azamları, Abdülkadir-i Geylânîleri, Seriyyü’s-Sakatîleri, Bişri Hafileri bağrında taşıyan Irak coğrafyası, emperyalist güçler tarafından talan edildi. Bugün çekildiğini söyleyen sömürgeci güçler, büyük yıkım ve acılar bıraktı. Düne kadar kardeş kardeş geçinen bu halkların arasına etnik ve mezhepsel çatışma tohumları ektiler. Her gün Müslüman kanı akıyor bu topraklarda. Acıların dinmesi, gözyaşlarının bitmesi için dualardan unutmamak gerekir, kardeşlerimizi.
Temiz coğrafya anlamına gelen Pakistan, büyük bir sel felaketi yaşadı. Binlerce insan kayboldu, evler, iş yerleri, ekili araziler sular altında kaldı. Bu kardeşlerimiz de sadece dualarımızla değil, yardımlarımızla sürekli hatırlanmalıdır. Herkesin neye gücü yetiyorsa mutlaka yardım eli, güvenilir kuruluşlar tarafından bu topraklara uzatılmalıdır.
Bu duygular içerisinde bütün kardeşlerimizin Ramazan bayramlarını tebrik eder, bu bayramın hayatımıza, ülkemize ve bütün bir İslam âlemine barış, kardeşlik ve huzur getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ederim.