Hasan Ukdem
BENİM MANÇOLOJİM -2-
Geçen haftadan devam:
Bakar mısınız şu tarife?
Yumuk yumuk elleri var
Kömür kömür gözleri var
Dağ olsam böyle bir yâre gelirim
Daha daha neleri var
Ben Bilirim Ben Bilirim
Nerede şimdi o görgü o görenek
Aşkın aşk olduğu çağlar
O şarkılarda kalmış o efsun
O utangaç o nazlı ceylan
Şahlan da gel o günlere götür beni
Kalk Gidelim Küheylan
Mor sümbüllü alaca dağlardan
Dilendiğim yâri nasıl unuturum
Yedi iklim geçtiğim bağ bahçe bozduğum
Aşamadığım kasabalar köyler
Artık duyun sesimi
Yol Verin Ağalar Beyler
Dere tepe demeyip yâri aradığım
Bir görüp bir kaybettiğim yıllar
Vuslatı mahşere kalacak diye korktuğum
İçimde mücevher gibi duran ince sızı
Peri padişahının değil ama
Bin Boğanın Kızı
Garip geldi gönlüm garip gider
Yâri uzaklar almış
Gözlerimde doğmamış bebekler ağlar
Kime sarılıp kime naz edeyim
Teselli yine ondan gelir
Taş plakta döner Gamzedeyim
Ben gelemiyorum sen gönder
İki tel saçına ömrümü verdiğim
Dursa da aramızda dumanlı dağlar
Kınalı da mendile terini süz yolla
Ömür dediğin çabuk geçer
Yolla Yârim Tez Yolla
Yeter çektiğim insaf et gayri
Naz etmenin de bir sınırı var
Cam kırıkları gibi batıyor sensizlik
Yokluğun cehennemin dibi
Söylemiyorsun ama
Seni gönlün bana var Gibi Gibi
Kadın saçlarını döktü omuzlarına
Erkek gönlünü bağladı her bir teline
Ve dünya bu minval üzerinden başladı dönmeye
Aşk dedik ya başka söze ne gerek
Sıcacık bir yuvada
Âdem Oğlu Kızgın Fırın Havva Kızı Mercimek
Bazen öyle ileri giderdim ki
Sorardım sevgiliye
Var mısın benimle bir ömür yaşamaya? diye
Ve cevaplardı bir çiçekli dalla beni
İstiyorsan neden olmasın der eklerdi
Ama önce Ala beni pulla beni
Oysa her şey usulünce olmalıydı
Önce dayı emmi he demeliydi
Onların sınavından geçmeli
Yari götürmeliydim eve
Zordur almak bizden kızı derler
Gösterirlerdi İşte Hendek İşte Deve
Simsiyah bir gecenin koynunda
Bir yürek imkansızı arar
Kök salar uzaklarda bir yerlere
Tekrarlanır durur bu her akşam güneş inince
Kupkuru bir ağacın
Yaprağa seslenişidir Dönence
Beste değildi onun yazdıkları
Anadolu'nun rüzgarıydı, suyuydu
Yedi köyün ağalarını beylerini yakan
Bir gelin çaydan geçerdi yanakları al al
Onun şarkılarında yaşardı Nazo gelin
Ayağında gümüş Hal Hal
Bir masaldır aslında bu şarkı
Yüce Hakan sefere gitmiş
Bilge Hatun dokuz doğurmuş diye başlayan
Sen de ahvadına bunu anlat, bunu söyle
Aç tarihinin küflü kilidini
O güzel günlere Nazar Eyle
Dinle oğlum diye başlar hikâye
Eski konak, paşa dede, gaz lambası ışığı
43, 44 harp ortası, ekmek karnesi diye sürer
Kaynar bir kahve içimi heyecan
Neler söyler, neler söyletir
Eski Bir Fincan
Devam edecek.