Bir Çocuk Şöleniydi Geldi Geçti

Bir çocuk şöleniydi geldi geçti dedim, ama nasıl? Buyurun efendim; katılanlara, katılamayanlara bir şölen sonrası yazısı…Geçtiğimiz Cumartesi günü amaca ulaşmanın dayanılmaz mutluluğunu yaşadık. Tüm hazırlıklar esnasında müthiş bir heyecan sarmalayıverdi bizi. Ne de olsa hepimiz için bir ilkti. Geçen yıl ilki yapılmıştı, ama şölen havasında olması bu yıl düşünülmüştü. Tüm bu deneyimsizliklerimize rağmen gelen çocuklar hayli eğlendi. Ufak tefek aksaklıkların farkına bile varmadılar. Şölen hazırlığı için her toplandığımızda gayemizin çocukların ve çocuk kalanların zihinlerine üç tohum atıp kaçmak olduğunu yineleyip duruyorduk. Neydi peki bu üç tohum? İlki; Cahit Zarifoğlu ismi ve diğerleri ise neşe ile Allah’tı. Şölenin “dostumuz Allah” parolasıyla başlaması, çocukların tüm safiyetlikleriyle ettikleri duaya sonradan gelen samimi bir “âmin”, Efendimizi her andıklarında bir ağızdan salâvat okumaları şölen boyunca gayemize ulaşmakta olduğumuzu gösterdi. Ve şölen sonrasında katılımcılardan büyük küçük herkesin düşüncelerini yazdığı defteri okuyunca gönlümüz daha bir şen oldu. Kurulan cümlelerin çoğunun merkezinde “Allah” olması gayemize ulaştığımızın canlı tanıkları oluyor. *Şölen alanı Yazarlar Birliği’nin bahçesi olduğu için bahçenin o ağır duruşunu balonlarla, süslerle ve panolardaki resimlerle düzenlememiz o küçük bahçeyi hiç olmadığı kadar şen kılmıştı. Bu mekâna ilk gelenlerden çok, müdavimlerinin o görkem karşısındaki hayretleri izlemeye değerdi. *Başta belirttiğim üzere bizim için ilk olan bu şöleni artısıyla eksisiyle değerlendirmemiz gerekiyordu. Böylece ömrümüz yeterse önümüzdeki yıllarda da bu şen havayı çocuklarımıza tekrar tattırmayı düşünmekteyiz.*Şölen koordinesine hiçbir şekilde almadığımız Yazarlar Birliği başkanı Ahmet Köseoğlu bu tavrımıza rağmen hep yanımızda oldu. Özellikle bazı şeyleri ve de kişileri kırıla kırıla tanıyacağımızı söyleyerek moral bulmamızı sağladı.Şölen koordinesinde ise Hasan Arslan hocamızın ismi olması ama cismen hazırlıklarda bulunmayışı fakat şölen esnasında her şeye koşturması ve de özellikle ikramları dağıtım esnasında hiçbir şekilde curcunaya mahal vermemesi örnek alınır şekildeydi. Koordinedeki diğer isim ise Beyza Akyüz’dü. Beyza ablamızın çocukların eğlenmesinde gösterdiği gayret ve samimiyet de örnek alınacaklar arasındaydı. *Şölenin ‘yedi güzel çocuğu’, meddahı, Nasreddin Hoca’sı, şiiri, şarkısı hatta masalın gördüğü ilginin yanı sıra sunuş yapılırken bir kız çocuğunun koşarak gelip mikrofonu kaptığı gibi kendince bir şarkı okuyuverip alkışını beklemeden mikrofonu yere bırakıp kaçması… “Ben de şunu okuyabilir miyim?” diyen çocukların isteklerinin yerine getirilmesi o an için küçük ve de belki önemsiz bir istek sayılabilir fakat biz yaptıklarımızın hep sonrasını düşündük. O gün orada eline mikrofonu alıp kendinden bir şeyler paylaşan pek çok çocuğun ‘özgüven’ gibi bir erdemini yücelttik... *Bu şölende maddi-manevi emeği geçen herkese minnet borcumuz var. Hele ki isimlerinin açıklanmasını istemeyip çeşitli izzet-ü ikramı çocuklarımıza bahşeden büyüklerimize hayır duası ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.