yazar-11
Boludaki Davet Krizi...
Boluda İzzet Baysal Şükran Günleri adı altında düzenlenen kutlamalar ve temel atma törenlerine davet krizi damgasını vurdu. Yaklaşık bir hafta önce meydana gelen olayın yansımaları hem Boluda hem de tüm Türkiyede hâlâ devam ediyor. Peki ne olmuştu Boluda? Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Yaşar Akbıyık ve yönetimi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın katıldığı Mimarlık ve Mühendislik Fakülteleri'nin temel atma törenlerine protesto amacıyla katılmadılar. Katılmadılar da ne oldu? Kim kaybetti? Her şeyden önce, toplum olarak bazı konuların çok önemli olduğunu, hepimizin ve özellikle de bir makamda bulunanların iyi bilmesi lazımdır. Bu ülkede yaşayan herkes, bu ülkenin Cumhurbaşkanına, Meclis Başkanına, Başbakanına saygı ve hürmet göstermek zorundadır. Çünkü millet iradesi, onun seçtiği kişiler aracılığı ile tecelli eder. Hiç kimse bunu görmezden gelemez. Demokrasiyi kendi benliğinde özümseyen insanlar, bunu böyle bilirler. Boluda meydana gelen temel atma törenindeki kriz, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına yapılmış bir saygısızlıktır. Başbakana yapılan bu saygısızlık, millet olarak bize de yapılmıştır. Bir yöneticinin bu şekilde pervasızca hareket etmesi, onu hiçbir zaman yüceltmez. Kamu vicdanı bu neviden hareketleri asla kabul etmez. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü, temel atma törenlerinin bitiminde yaptığı açıklamada, kendine göre bir tepki koyduğunu, hükümetin YÖKe bakışını beğenmediğini söylemiş. Tabi bu arada İzzet Baysal Vakfının Başkanı Ahmet BAYSALda Biz Başbakandan 16 milyon dolarlık İzzet Baysal Tıp Fakültesi donanım ihalesinin yapılacağı müjdesini beklerken, bu protesto olayı yaşandı. Başbakanı protesto eden rektör, ihalenin yapılması için Başbakanlık ve ilgili bakanlıklara yazılan yazılara imza atan insandır. Böyle düşüncesizlik olamaz. Bu süreçten sonra dileğim, ihalede sorun yaşanmamasıdiye bir açıklama yapmış. Vakıf Başkanı, Başbakana karşı yapılan bu saygısızlığın, Üniversiteye olumsuz yansımaması endişesini boşuna söylemiyor. Törene katılmayıp protesto eden bir Rektörün, herhalde bunları düşünmüş olması gereklidir. Birilerinin gözüne girmek pahasına, başında bulunduğu üniversiteyi kullanmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Ülke gündemine başarılı çalışmalarından dolayı çıkabilseydi, herhalde Rektör için daha iyi olurdu. Geçen yıl İstanbul Üniversitesinin başında da böyle bir zat vardı. Ancak görevden alınış şekli hâlâ zihinlerimizde tazedir. Geçmişte, millet tarafından seçilmiş iktidarlara karşı meydan okuyan kudretli insanlar, rektörler, YÖK Başkanları, yüksek Yargıçlar vardı. Acaba şimdi hangi birimiz bunların isimlerini hatırlıyor ki?Sonuç olarak geçen hafta Boludaki yaşanan bu olay, hepimizi derinden üzmüştür. Tıpkı Norveçte üç beş çapulcunun, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yumurta attığında üzüldüğümüz gibi. İnşallah bu ve benzeri bir olay, bir daha başka yerlerde yaşanmaz. Şöyle bir düşündüm de iyi ki Boluda yaşamıyorum. İyi ki Konyada yaşıyorum!.