Büyük Önder Atatürk'ü anıyoruz

Büyük Önder Atatürk'ü anıyoruz

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 76. yılı dolayısıyla, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından ilk kez ATO Congresium'da tören düzenlendi

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "1938'de vefatının ardından üretilen bir Atatürk değil, 1881'de doğan ailesiyle, eğitimiyle, askeri ve siyasi hayatıyla, yaşam tarzı ve fikirleriyle konuşulan, öğrenilen ve öğretilen bir Atatürk, inanıyorum ki en başta O'nun aziz hatırasına gösterilebilecek en güzel hürmet olacaktır" dedi.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 76. yılı dolayısıyla, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından ilk kez ATO Congresium'da "Atatürk'ü Anma Töreni" düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, öncelikle herkesi sevgi ve saygı ile selamladığını belirterek, "Vefatının 76. seneyi devriyesinde Cumhuriyetin banisi ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bugün bir kez daha hürmetle yadediyor ve kendisini derin bir hürmetle anıyoruz" dedi. 

Gazi Mustafa Kemal ile birlikte bugün ebediyete intikal etmiş gazi ve şehitlere de milletçe bir kez daha minnettarlığın ifade edildiğini dile getiren Erdoğan, "Rabbim tüm şehit ve gazilerimizden razı olsun, mekanları inşallah cennet olsun" diye konuştu. 

Erdoğan, 76 yıl boyunca her 10 Kasım'da olduğu gibi bugün de Gazi Mustafa Kemal'in gün boyunca anılacağını, eserleri, fikirleri, inkılapları ve zaferleri ile gün boyunca bir kez daha ele alınacağını söyledi.

-"Atatürk'ün aziz hatırası istismar edilerek meşrulaştırılmak istendi"

Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 76. yıl dönümünde bir hususu açık yüreklilikle ele almak istediğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"10 Kasım 1938'de vefatının hemen ardından Gazi Mustafa Kemal, herkesin farklı yorumladığı, maalesef herkesin kendi çıkarına, kendi ideolojisine, kendi dünya görüşüne göre şekillendirdiği bir tarihi figüre dönüştürülmüştür. 

Üzülerek ifade etmeliyim ki yakın tarihimizde milli birliğimizi, dayanışmamızı hatta demokrasimizi tahrip eden nice girişim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aziz hatırası istismar edilmek suretiyle meşrulaştırılmak istendi. Bir tek Atatürk varken, tarih içinde çok sayıda Atatürk'ün üretildiğini, çok sayıda Atatürkçülük yorumları ile Gazi Mustafa Mustafa Kemal'in şahsimanevisinin yıpratıldığını büyük bir teessür ile izledim."

Türkiye'nin tüm genç ve çocuklarının, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü tüm yalınlığı ile sadece ve sadece bir insan, bir lider olarak anlayabilmesi, okuyabilmesi, öğrenebilmesinin kendisinin de en büyük arzularından biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"1938'de vefatının ardından üretilen bir Atatürk değil, 1881'de doğan ailesiyle, eğitimiyle, askeri ve siyasi hayatıyla, yaşam tarzı ve fikirleriyle konuşulan, öğrenilen ve öğretilen bir Atatürk, inanıyorum ki en başta O'nun aziz hatırasına gösterilebilecek en güzel hürmet olacaktır.

1938 öncesi ve sonrasına ait en az iki Atatürk figürü inşa etmek, Gazi Mustafa Kemal'in gerçek manada anlaşılmasının önündeki en büyük engel olmuş; manevi şahsına karşı da açık bir hürmetsizlik teşkil etmiştir. Herkesin kendi şahsi arzu ve beklentisine göre bir Atatürk yoktur. Her isteyenin hayatının bir cüzünü cımbızlayarak kendisine meşruiyet kaynağı olarak öne sürdüğü yani istismar ettiği bir Atatürk de olamaz."

-"Ne Gazi Mustafa Kemal ne de Türkiye Cumhuriyeti köksüz değildir" 

Erdoğan, bazıları için Türkiye tarihinin aynı şekilde Gazi Mustafa Kemal'in hayat hikayesinin 29 Ekim 1923'te başladığını, onun öncesinin adeta hiç yaşanmamış gibi yok sayıldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Oysa ne Gazi Mustafa Kemal ne de Türkiye Cumhuriyeti köksüz değildir. Cumhuriyet, bir anda, ani bir kararla, tek kişinin aldığı kararla kurulmamış. Uzunca bir sürecin ve istişarelerin neticesi olarak ortaya çıkmıştır. 

29 Ekim 1923, 1071 Malazgirt Zaferimizin bir uzantısıdır. 29 Ekim 1923, 1299'da kurulan Osmanlı Cihan Devleti'nin bir uzantısıdır. 1923, 1453'ün bir devamıdır. Çanakkale Zaferimiz, Kutü’l-Amare zaferimiz, onlarca cephede milletçe verdiğimiz mücadelemiz, Cumhuriyetin kuruluşunun adeta girizgahıdır. 

En nihayet 23 Nisan 1920 ve Kurtuluş Savaşımız, Cumhuriyetimize giden yolu açan önemli başarılardır."

-"Cumhuriyet milli irade üzerine inşa edilmiştir"

Erdoğan, Cumhuriyet ilan edilmeden önce mevcut idarenin zaten Cumhuriyet olduğunu; 29 Ekim'de bunun sadece adının konulacağının çeşitli kaynaklarda ifade edildiğini belirtti. 

Bir başka hususun daha üzerinde durulması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Cumhuriyetimizin çok güçlü bir şekilde ve çok yoğun vurgu ile milli iradenin egemenliği üzerine inşa edilmiş olmasıdır" dedi.

Erdoğan, "1920'de TBMM'nin açılmasından itibaren, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dönemin her tüm idarecileri milli iradeye sürekli vurgu yapmışlardır. 1923 sonrasında da milli irade Gazi Mustafa Kemal'in her zaman gündeminde olmuştur, her fırsatta hakimiyeti milliyenin ehemmiyetini vurgulamıştır" diye konuştu. 

Gazi Mustafa Kemal'in 1924 yılında bir soru üzerine, "ilham ve kuvvet kaynağı milletin ta kendisidir" dediğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"1923 yılında İzmir'de halka hitap ederken, 'Bu devletin dayandığı esaslar, tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenlikten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısı, ruhu milli egemenliktir' diyen yine Gazi Mustafa Kemal'dir. 

Yakın tarihimizde milli egemenliğin baskı altında tutulması, zaman zaman milli egemenliğe karşı müdahaleler yapılması, tüm bunların, hatta bunların da Atatürk'ün adının istismarıyla meşrulaştırılmaya çalışılması, açıkçası Gazi adına, O'nun hatırası adına tam bir talihsizliktir. 

Aynı şekilde statükonun Gazi'nin adı anılarak ya da istismar edilerek muhafaza edilmek istenmesi de Mustafa Kemal'in hatırasına saygısızlıktır."

Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in 1923'te İzmit'te yaptığı bir basın toplantısında "idari maslahatçılar, esaslı inkılap yapamaz" dediğini anlatarak, "Bu sözü söylemiş ve bu sözün de arkasında durmuş bir şahsı, idari maslahatın, statükonun değişime direncin istismar vasıtası yapmak, tarihe ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e açık bir haksızlıktır."

-"Milli irade vurgusu hep geri plana atıldı"

"Bizim neslimize, bizden öncekiler ve sonrakilere, Gazi Mustafa Kemal belli şablonlardan, belli süzgeçlerden geçirilerek ne yazık ki öğretildi" diyen Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal'in 23 Nisan 1920'deki ideal fikirleri, şahsiyetli bir Osmanlı zabiti olarak asil duruşu, özellikle de hayatı boyunca, Cumhurbaşkanlığı dönemi boyunca sıkça ifade ettiği milli irade vurgusu, üzülerek söylemeliyim ki hep geri plana atıldı" diye konuştu.

Erdoğan, "İşte onun için Gazi Mustafa Kemal Atatürk, şablonlardan kurtarılarak, bütün yalınlığı ile öğrenilmeli, öğretilmeli ve o şekilde anlaşılmaya çalışılmalıdır. Gazi'nin şahsı manevisi, ancak o zaman gerçek boyutuyla ortaya çıkacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

-"İlk kez Gazi Mustafa Kemal Nutuk'ta 'yeni Türkiye' vurgusunun zikretti"

İlginç bulduğu bir hususa dikkati çekmek istediğinin de altını çizen Erdoğan, yeni Türkiye vurgusunun ilk kez Gazi Mustafa Kemal tarafından Nutuk'ta defalarca zikredildiğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gazi Mustafa Kemal, tam da bizim addettiğimiz gibi yeni Türkiye ile 23 Nisan 1920'de temelleri atılan Türkiye'yi kastetmiştir. 27 Mayıs müdahalesinin ardından da 'yeni Türkiye' kavramı kullanılmıştır. 27 Mayıs'ın yeni Türkiye'si, köklerinden, demokrasiden, milli iradeden koparak, Atatürkçülük adı altında Atatürk'ün hatırasını çiğneyen Atatürk'ün 'yeni Türkiye' kavramına hürmetsizlik eden bir Türkiye özlemidir. 

Bizim yeni Türkiye özlemimiz ise tıpkı Gazi Mustafa Kemal'in kast ettiği gibi 23 Nisan 1920 Türkiye'si, o ruh, o heyecan ve o örftür. Yeni Türkiye, inanıyorum ki, Gazi Mustafa Kemal'in de bir istismar aracı olmaktan çıkarılıp, asker, başkomutan, Meclis Başkanı, Cumhuriyetin banisi, Cumhurbaşkanı, en önemlisi de milli irade aşığı bir şahsiyet, bir insan olarak öğrenileceği, öğretileceği, anlaşılacağı bir Türkiye olacaktır.

Gazi Mustafa Kemal'i statükonun, idari maslahatın, tek tipçiliğin ve milli iradeye husumetin sembolü gibi kullanımlar, yeni Türkiye'de Gazi'nin kullandığı 'yeni Türkiye' kavramı içinde yanıldıklarını anlayacaklardır."

Kaynak:Haber Kaynağı