yazar-28
Cemaatler Çoğaldı…
Ülkede cemaatçiliğin iş yaptığı, gelir getiren bir iş olduğu anlaşıldıktan sonra cemaatçilik hızla yayılmaya başladı. Her cemaat kendinin daha fazla üyesi olduğunu söyleyerek ayakta durmaya çabalıyor. Bilinen en güçlü cemaat F tipi olanıydı. Şimdi üye sayısı onu da geçecek bir cemaat oluşmaya başladı. Artık kendiliğinden mi, yoksa birleri tarafından mı geliştiriliyor, onun kararı size ait. Bu yeni cemaatin adı Mankurtlaşma Cemaatidir.
Tabi, hemen soru hazır. Mankurtlaşma nedir? Pek sık kullanılan bir deyim değil. Anlatayım, efendim…
Mankurtlaşma olayı şu: Çinliler uzun zaman esir Türklere uygulamışlar. Önce esirin kafasındaki bütün saçlar kesiliyor ve yeni kesilmiş bir devenin veya genelde keçinin derisi, saçsız kafaya iyice sarılır ve adam bir çölün ortasına açılan kuyuya bırakılıyor. Ölmemesi için yiyecek ve içecek verilir. Sıcakta deri kurumaya ve adamın kafasını sıkmaya başlar o kadar sıkar ki kim olursa olsun çığlıklarıyla çölü saatlerce inletir. Öyle bir zaman gelir ki adamın kesilen saçları uzamaya başlar saç uzarken bire engele çarpar ve bu engel delinebilecek bir engelde değildir çöl sıcağında kurumuş ve sertleşmiş deridir. Saç deriyi delemez ve geri döner ve ondan daha yumuşak olan saçlara batmaya başlar bu sırada kişi kafayı yer. O kişi ondan sonra adeta bir robot gibidir. Artık din, milliyet gibi kavramlar kalmaz. Sadece sahibinin dediklerini yapar. Çinliler bu esirlere genelde çobanlık yaptırırlar.
İşte şimdi, ülkede böyle bir grup türedi. Sadece belli laflara tepki veren, coşan ve bu uğurda her şeyi yapabileceğini göstermeye çabalayanlar.
Vitrinlere bakarken, türbanı bir moda olarak görüp, dinin diğer akidelerini yapmaya vakit bulamayan ve bu şart gerçekleşirse dinin doğrulacağını zanneden, vitrindekiler: ve vitrindekilere bakarak sadece at gözlükleriyle olaya baktıklarından hemen şeriat gelecek bizi kesecek sanıp, başka engelleri anlayamayan onlara karşı olanlar.
Aylardır İslamcı olmadıklarını her seferde haykıran ve hatta daha da ileri giderek, İslamcı olmadığımızı anlatmak için haç mı takalım diye konuşanlar, türbanı siyasi bir simge diyerek bir çuval inciri berbat ettiler. Acaba olay tam bir çıkmaza girsin diye mi bu yapıldı. Anlamakta zorlanıyorum. Vaktinde rahmetli Özal bu olayı tam çözecekken Erbakan bir laf etmiş, gene inciri berbat etmişti.
İşte bu mankurtlaşma cemaatinin iki tarafının da ortak bir yanlışı var. Bir tarafı türban yasağı kalkacak diye bastırıyor, diğer tarafta böyle bir şey olamaz diye bastırıyor. Onlar kavga ederken ortada dolap döndürenler işlerini rahatça yürütüyor. Anlamıyorlar ki: Bu mankurtlaşma politikalarının arkasında da batı ve ABD var. Onlar her şeyimize giderek hâkim olurken, bir hala aynı yerde kavga ediyor olacağız.
Bir taraf elde ettiği medya ve para gücü ile her istediğini yapar gibi görünürken, oylarını her araştırmada biraz daha arttırırken diğer taraf da bu oyuna gelerek, ülkeye şeriat gelecek fetvalarıyla taraftarlarını ayaklandırıyor.
Hiç merak etmeyin. Olayları anlamak ve çözmek gibi analitik bir zekaya sahip olmayan toplumlarda iki olayda gerçekleşmez. Şeriat asla gelmez. Gelecek olsa önce türbanlılar karşı çıkar.
Buna engel olacak da işte bu mankurtlaşma cemaatinin üyeleridir.
Önemli olan şu anda bu cemaatin içinde mi, dışında mı olduğunuzdur. Eğer dışında iseniz sıkıntılarınız olacaktır. Mutlaka yağmuru suyunu içmelisiniz. Yağmur suyu kafanıza geçirilen keçi derisinden daha az ağrı verir ama aynı etkiyi gösterir. Yağmur suyu nedir derseniz o da bir başka zamana.