Şenol Metin
Ceren’in katili akademinin ürettiği kast sistemidir!
Geçen hafta içinde Akademik hayatın baharında bir araştırma görevlimiz canice bir saldırıya maruz kaldı ve şehid oldu. Görevini yaparken sadece görevini yaparken hayatını kaybeden Ceren Damar kardeşime Allah’tan rahmet diliyor, ailesine taziyelerimi iletiyorum.
Hepimizi derin endişeye sevk eden bu vahim olayda Caninin kişisel özellikleri yanında akademinin ürettiği kast sistemi de etkendir. Araştırma görevlilerini itibarsızlaştıran, ötekileştiren bakış bu vahim cinayetin nedenidir. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunun ürettiği kast sisteminde en altta üniversite idari personeli ile araştırma görevlileri bulunduğu için üniversitelerde şiddet özelikle idari personel ile araştırma görevlilerine yönelmektedir. Yükseköğretim sisteminin zencileri üniversite idari personeli ile araştırma görevlileridir ve şiddet zayıf halka onlara yönelmektedir.
Ceren Kardeşimizin yaşadığı tartışma elim bir cinayetle sonuçlandı. Çok şükür, cinayetle sonuçlanmasa da; benzer tartışmaları bütün araştırma görevlilerimiz, üniversite idari personelimiz, güvenlik personelimiz an be an yaşamaktadır. Ceren Kardeşimizin şehadeti ile sonuçlanan vahim olay da bir sınav görevi sırasında yaşandı. Bu tip sınav görevlendirmeleri ile ilgili olarak 24.10.2017 tarihli Selçuk Üniversitemize yazdığımız yazıda;
'Bu görevlendirmeler genellikle hafta sonu gerçekleştirilmektedir. Özelikle Tezsiz Yüksek Lisans Programlarında öğrencilerin Tezsiz Yüksek Lisans Programlarına ve sınav gözetmeni olarak görevlendirilen araştırma görevlilerine bakışı, sınavın uygulanması aşamasında sorunlara, tartışmalara neden olmaktadır. Ayrıca sınavı uygulayan araştırma görevlisine sınav ücreti de ödenmemektedir.' ifade etmiştik.
Bu çerçevede üniversitelerimizin, alan paydaşı kurumlarla birlikte çalışmayı öğrenmesi gerekiyor. Hoca-Hoca, Hoca-Araştırma Görevlisi, Hoca- Öğrenci, Üniversite Yönetimi-Üniversite İdari Personeli ilişkilerini yetiştirme temelli, gri alan bırakmayan, mobbinge izin vermeyen, ayrımcılık yapmayan, adaletten ve güvenlikten ödün vermeyen bir sisteme muhtaçtır. Ama maalesef Yükseköğretim sistemimiz bu değerlerden o kadar uzak ki…
Bir de üniversite güvenliğini belli öğrenci gruplarına ihale etmekten de vazgeçelim.
Bir diğer önemli husus ise…
Üniversiteyi askerden apartılmış kast sistemi ile yönetmeye alışmış, zihinleri Eski Türkiye’de mukim bir kısım üniversite yöneticilerinin ötekileştiren, itibarsızlaştıran ayrımcı bakışın yeni bir uygulaması ile karşı karşıyayız. Yeni yıl ile birlikte bazı Üniversitelerimiz, çalışanlarına takvim, ajanda, not seti, saat gibi promosyonlar vermeye başladı. Bir kamu kurumunun promosyon vermesi de ayrı bir garabet ama konumuz bu değil. Bu yeni yıl promosyonu, bir kısım üniversitelerimizce yalnızca öğretim üyelerine verildiği araştırma/öğretim görevlilerine verilmediği, bir kısım üniversitelerimizde ise akademik personele verildiği idari personele verilmediği bilgisi sendikamıza ulaştı. Şimdilik 7 üniversiteden bu AYRIMCI uygulamanın yapıldığı bilgisine sahibiz ancak belli ki daha fazla üniversite bunu yapıyor. Bilim üretmesi beklenen üniversitelerimizin bu yanlıştan döneceklerini ümid ediyorum. Yanlışta ısrar edilmesi durumunda bu üniversitelerimizi ve yöneticilerini deşifre edeceğimizi, amme vicdanında mahkum edileceklerini ifade etmek isterim.
Bir yandan Devletimiz tasarruf çağrısı yaparken, bir yandan kamu kaynakları ile ayrımcılık ve israf...
Kamu kaynaklarının kullanımında tasarrufa riayet etmeyen bu üniversite yöneticileri hakkında Maliye Bakanlığını, Sayıştayı ve Etik Kurulunu mudahil olmaya davet ediyorum. Ayrımcılık boyutunda ise Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun müdahil olmasını bekliyorum.
Sonuç olarak, sendikaların Kamu Davranışı Kontrolorü işlevinin ön plana çıkacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bunun yansıması ise yanlış kamu davranışı sergileyen kamu yöneticilerinin deşifre edilmesi ve amme vicdanına aksettirilmesi süretinde olacaktır. Bu süreç etkin bir biçimde devam ettirilecektir.
Son olarak Üniversitelerimiz idari personeli ile akademik personeli ile bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle akademik personel ile idari personel arasında yemekhane, otopark, hastane hizmetleri, promosyon, gibi alanlarda ayrım yapan Eski Türkiye kalıntısı uygulamalardan kaçınmak gerekir. Sendika olarak Hem Selçuk Üniversitemizde hem de Necmettin Erbakan Üniversitemizde bu ayrımcılığın yapılmayacağına dair en üst seviyede Kurum İdari Kurulunda imza altına aldık. Bizim üniversitelerimizde yaşanmayacağını ümid ediyorum.