CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu (2) :-"Ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler, kimin önüne yatarlarsa yatsınlar sonuna kadar takip edeceğiz"-"Sandılar ki biz geri adım atacağız. Bu çocukların hakkını sonuna kadar savunacağım. Bu vicdani, insani gör
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler, kimin önüne yatarlarsa yatsınlar sonuna kadar takip edeceğiz. Sandılar ki biz geri adım atacağız. Bu çocukların hakkını sonuna kadar savunacağım. Bu vicdani, insani görevimdir." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, çocukların anneler için önemine işaret etti.
Bütün sırlarının ortağının anneler olduğunu, her annenin çocuğunun daha iyi şartlarda yetişmesini istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Çocuklar, annelerinin turnalarıdır. Her anne çocuğuna titrer. Annelere gereken önemi, değeri verseydik Türkiye bu halde olmazdı." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, acıların en büyüğünün evlat acısı olduğunu, kendisinin de evlat acısı çektiğini vurgulayarak, çocuklara sahip çıkmanın görevleri olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, Anayasa'da çocukların korunması ve eğitimini hükmü bulunduğuna dikkati çekti.
- "Lut kavminde olan olayın 21. yüzyıl versiyonu"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Karaman'da bir olay meydana geldiğini anımsatarak, bunun, Lut kavmindeki olayın 21. yüzyıl versiyonu olduğunu savundu.
Önce hiç sesini çıkarmadığını, dinlediğini, kadın milletvekillerini, avukat arkadaşlarını Karaman'da görevlendirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Olayı soğukkanlılıkla takip edin, kimsenin ismini ifşa etmeyin." dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, bu çocukların hakkını korumak zorunda olduklarının altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Olay medyada yer aldı. Ama öyle şeyler oldu ki aklım almadı, vicdanım asla kabul etmedi. Bütün AKP camiası, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, koro halinde çocukları değil, Ensar Vakfı ve oradaki derneği savunmaya kalktılar. Çocukların haklarını kim savunacak? Eli öpülesi anneler, hiç meraklanmayın sonuna kadar bu çocukların haklarını biz savunacağız.
O kadar ileri gittiler ki emin olun vicdanım asla kabul etmedi. Aileden Sorumlu Bakan, 'Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz' diyor. Bu lafa kimse itiraz etmiyor. Mütedeyyin vatandaşlarıma, samimi Müslümanlara sesleniyorum, kendi çocuklarını düşünsünler onlara sesleniyorum, ne demek bir kere rastlanmış olması? Kaç kere rastlanmış olması gerekirdi de senin vicdanın rahat etsin veya rahatsız olsun? İtiraz ettim, 'Ensar Vakfı'nın önüne neden yatıyorsunuz' dedim. Koro halinde itirazlar, siyah çelenkler... Sen o çelengi götüreceksin Ensar Vakfı'nın önüne koyacaksın. Bunlar kadını insan olarak görmüyorlar, cinsel obje olarak görüyorlar. Asıl hastalık burada. Kadın, insandır, bakan da bakandır; kadın olur erkek olur. Aldılar olayı başka mecraya çektiler. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler, kimin önüne yatarlarsa yatsınlar sonuna kadar takip edeceğiz."
-"Sicili kötü"
Kılıçdaroğlu, vakıfın adındaki Ensar kelimesinin çıkarılması gerektiğini, bu kelimenin, Arapça "koruma" anlamına geldiğini söyledi.
Ensar adında vakıf kurulmasına itirazlarının olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ancak tüzüğünde belirtilen kurallara, yasalara uyulması, "Ben kanun tanımam" denilmemesi gerektiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, 2001-2003 yılları içinde Ensar Vakfının Rize'de başkanlığını yapan birinin, bu yıl iki erkek çocuğa tecavüz ettiği için tutuklandığını, FBI'ın, "Şu kişi çocuk pornosu indiriyor" dediği başka bir kişinin, Ensar Vakfı ile işbirliği yaptığının ortaya çıktığını ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, 1980'de imam hatip öğrencisi erkek çocuğa tecavüzle suçlanıp ceza alan kişiye, Artvin Ensar Vakfı'nın düzenlediği toplantıda ödül verildiğini belirtti.
Sinop Gerze'de dört erkek çocuğa tecavüz edildiğini, avukatlığını AK Parti'li bir milletvekilinin yaptığını savunan Kılıçdaroğlu, çocuğun babasının, "Çocuk tecavüzcüsünü kurtarmak için ellerinden geleni yapıyorlar" dediğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar'da Ensar Vakfının toplantılarına katılan bir imamın, 7 ve 9 yaşlarındaki iki çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan tutuklandığını, 2008'de Ensar Vakfı Çorum Şube Başkanlığı yapan bir kişinin de iki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Olay bir olay değil, birden fazla olay. Sicili kötü, bozuk bir vakıf. Eğer sicili düzgün olsaydı bizim söyleyecek bir şeyimiz yoktu. Bütün bu olayların kaynağı, insanı insan olarak görmemektir. Ben onların anlayacağı dilden konuştum. Anlasın, öğrensinler diye konuştum. Koro halinde, Bremen mızıkacıları vardır ya öyle bağırmaya, çağırmaya başladılar. Sandılar ki biz geri adım atacağız. Yok kardeşim yok, ben bu çocukların hakkını sonuna kadar savunacağım. Bu vicdani, insani görevimdir." diye konuştu.
- "Dilsiz şeytan"
Kılıçdaroğlu, çocuklara yapılan istismar karşısında susulduğunu savunarak, "Hani haksızlığa karşı direnmek gerekiyordu, mazlumun hakkını aramak gerekiyordu? Ensar olunca, KAİMDER olunca hangi gerekçeyle vazgeçiyorsunuz?. Siz dilsiz şeytan mısınız?" diye sordu.
"Evet bunlar dilsiz şeytan." diyen Kılıçdaroğlu, "Ensar'a, KAİMDER'e gelince, ayakkabı kutularında milyon dolarları istif ederken sustular, çocukların yatak odalarında trilyonlarca paralar, kasalar çıktı sustular. Ülkede soyulmadık yer kalmadı, sustular. Yüce Allah'ın ayetiyle 'bakara, makara' deyip dalga geçtiler, yine sustular. Niye gidip siyah çelenk bırakmadınız? Madem dindar, Müslümansınız neden gidip siyah çelenk koymadınız? Kadın gazeteciye, 'haddini bil edepsiz kadın' dedi, yine sustular. Küçük çocuklar cinsel istismara uğradı, yine sustular. Susan dilsiz şeytandır. Bunlar dilsiz şeytandır." görüşünü savundu.
-Başbakan'a 6 soru
Kılıçdaroğlu, Ensar Vakfının yurtlarının, evlerinin tamamen kaçak olduğunu ileri sürdü. Üstelik bu vakfa vergi muafiyeti verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kaçak evlerde bu çocukların kaldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Yasa dışı faaliyette bulunduğu için Ensar, KAİMDER bundan sorumludur. Neden kaçak? İlköğretim, ortaöğrenimde yurt, barınma yeri açmak sadece Milli Eğitim Bakanlığının görevidir. Bunlar kaçak çalıştırıyorlar. Onlara emanet edilen çocukların hakkını, hukukunu, namusunu, şerefini koruyamadılar. Bu evlerde ne idüğü belirsiz adamları çalıştırdılar. Masum çocuklara her türlü istismarı yaptılar. Bundan ötürü Ensar Vakfı sorumludur.
Başbakan'a 6 soru soruyorum. Anayasa ve Milli Eğitim Bakanlığı yasasına göre ilk ve ortaöğrenimde yurt, barınma yeri açma yetkisi sadece bakanlıktadır. Bu yetki Ensar Vakfı ve KAİMDER'e nasıl, kimler tarafından verildi? Yıllardır faaliyette bulunan bu yurtlar için bugüne kadar bir soruşturma açıldı mı? İmam hatip okulu müdür yardımcısı, 'Bizim öğrencilerimiz Ensar ve KAİMDER'in evlerinde kalıyor' diyor. Ama Milli Eğitim Müdürü, 'Karaman'da bu kurumlara ait yurt ve ev bulunmamaktadır' diyor. Yalan söylüyorlar çünkü bu evlerde çekilen fotoğrafları medyada gördük. Bu müdür görevinde mi, değil mi? Ensar Vakfı Başkanının, 'Bu sapık 2013'te 5 ay bizimle çalıştı başka bağlantısı yok' diye açıklaması var. O çocuklara istismarın 2012 ve 2013'te yapıldığı ifadelerle sapit. Bu da yalan söylüyor. Türkiye genelinde bu evlerden, yurtlardan kaç tane var? Yoksul ailelerin çocuklarının barınması görevi Milli Eğitim Bakanlığına verildi. Bakanlık bugüne kadar hiçbir yurt ve barınma evi yapmadı. Neden? Paranız mı yoktu? Bu soruların cevabını bekliyorum."
-"Ozanların dilinden cevap"
Kılıçdaroğlu, kastettiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı'nı artık muhatap almayacağını söylediğini ifade ederek, kendisinin sevindiğini, muhataplarının o olmadığını söyledi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Fakat dayanamıyor. Ertesi gün kalkmış sosyal sigortalardan bahsediyor. Sevgili zat, sen başbakanlık yaptın, benim genel müdürlük yaptığım dönemde bütün dosyaları inceledin, müfettiş ordusu görevlendirdin, 5 kuruş açık bulamadın. Çünkü ben kul hakkı yemem, sen yersin. Meşhur bir yalanı daha var. 'Onun döneminde Sosyal Sigortalar Kurumu battı' diyor. Emekli olduğum 1999'da Hazineden Sosyal Güvenlik Kurumuna 2 milyar 750 milyon lira aktarıldı. Şimdi 80 milyar 629 milyon lira. Söyle sevgili Erdoğan, bu Sosyal Güvenlik Kurumunu kim batırdı? Neden bunları millete anlatmıyorsun? Senin bütün kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak benim görevim olacak.
Dilini tutamıyor her türlü hakareti yapıyor. Ama ben onun dilinden değil, ozanların dilinden cevap vereceğim: Aşık Veysel, 'Olmayasın karaktersiz/Çok konuşan yerli yersiz/Adın doğru kendin hırsız/ Karanlıkta dolaşırsın' diyor. Aşık Seyrani, 'Alemi tan eder yanına varsan/ Seni de yanıltır mesele sorsan/ Bir cim bile çıkmaz karnını yarsan/Meclise gelir de erkan beğenmez' diyor. Rıza Tevfik: 'Fikrimi sarsmadı şimdiye değin/Arsız sözleri bilmem ne beyin/Bana çifte atan şaşkın eşeğin/Kendi çiftesi ile beli kırılır."
(Bitti)
AA
Kaynak: