CHP ve MHP'nin şok planı
Bugün yazarı Gültekin Avcı, Ergenekon ve KCK sanıklarını aday gösteren partilerin durumlarını değerlendiren çarpıcı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:
CHP'den Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, MHP'den E. Korg. Engin Alan, BDP destekli bağımsız adaylar Hatip Dicle, Selma Irmak ve diğerleri...
Ergenekon, KCK ve Balyozdavalarında tutuklu yargılanan sanıklar milletvekili seçilirlerse akıbet ne olacak merak konusu.
CHP, MHP ve BDP'nin ortak noktası, ortak formülü ve ortak sorunu söz konusu.
"Seçildi diye"Ergenekon ve Balyoz tutuklu sanıkları serbest bırakılırsa, tabii olarak KCK tutukluları için de aynı serencam beklenecek.
KCKtutuklu sanıkları vekil seçildiğinde tahliye edilirlerse de, Ergenekon ve Balyoz tutuklu sanıklarından vekil seçilenler aynı inisiyatifi bekleyecek.
Bu davaların hepsi aynı mahiyette silahlı terör örgütü davası.
Her üç parti de adli mekanizmayı zorlayacak ve sıkıştıracak bu formüle sımsıkı yapıştılar.
Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarında hem seçilen tutuklu sanıkların tahliyesi hem de beraat etmeleri yönüyle yargı kuşatılmış durumda.
Kesin olan şudur:
Vekil seçilmek, tutuklu sanıklara dokunulmazlık kazandırmaz.
Anayasa'nın 14. maddesi ve terör suçları dokunulmazlık kapsamının dışında.
Seçildiklerinde yargılamaları aynen devam edecek.
Tutuklu sanıklar milletvekili seçilirlerse, mahkemeler bu sanıkları serbest bırakmak zorunda değil.
Zira mahkeme sanığın vekil seçilmesini değil, zorunlu olarak eldeki kuvvetli suç şüphesini, delil durumunu ve CMK kriterlerini dikkate alacak.
Yargılamanın seyrine göre en az 10 sene ve üzeri hapis cezalarının verilmesine doğru giden davalarda, mahkemeler cezalandırma düşüncesinin kuvvetli olduğu sanıkları serbest bırakmadan mahkûm eder.
Zira cezalandırma kuvvetle muhtemelse tahliye düşünülmez.
Milletvekili seçilmek ceza yargılamasında tahliye sebebi değil.
Evvelce BDP'li Sebahat Tuncel vekil seçildiğinde verilen tahliye kararı emsal değildir.
O gün yapılan bugün de yapılacak diye bir şey yok.
Fakat vekil seçilen KCK tutuklusu bağımsız adaylar serbest bırakılmazsa, kuvvetle muhtemel YSK krizindeki kaos yaşanacak.
BDP'liler yine sokakları ateşe verecek.
Bu kaos KCK davasına bakan mahkemeyi kuşatacağı gibi Ergenekon ve Balyoz davalarına bakan mahkemeleri de etkileyecek.
Yani muhtemel bir KCK-BDP patentli kaostan CHP ve MHP'li tutuklu adaylar da istifade edecek.
Vekil seçilenler serbest bırakılınca, diğer tutuklu Balyoz ve Ergenekon sanıkları "bizim suçumuz vekil seçilmemek mi" itirazına sarılacaklar.
Sonuçta ihtimal ki, Balyoz ve Ergenekon yelpazesindeki davalarda, hazirandan sonra bir tane tutuklu sanık bile kalmayabilir.
Tehlikeli bir kumar.
Peki, mahkemeler vekil seçilen tutuklu sanıkları tahliye etmezse?
Meclis'e giremeyecekler ve yemin edemeyecekler.
Bu durumda vekillikleri kabul edilecek mi?
Şunu söyleyelim ki; yemin etmenin veya etmemenin milletvekili sıfatının kazanılmasında hiçbir etkisi yok.
Yargılama ve tutuklama devam ettiğinde vekil sanıklar için iki tehlike ortaya çıkacak.
Yakın tehlike, tutuklulukları kaldırılmayan vekillerin devamsızlık sebebiyle vekilliklerinin düşmesi.
Anayasa'nın 84. Maddesi'ne göre Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin vekilliğinin düşmesine karar verilebilir.
Tutukluluk hali "özür" kabul edilecek mi?
Vekil adayı tutuklu sanıkların yargılandığı suçlar kasten yani "bilerek ve isteyerek" işlenebilecek suçlar.
Orta vadedeki tehlike ise vekillik süreci içinde kesin hükümle suçluluğu sabit olanlar hakkında milletvekilliği yeterlilik şartı düşmesi.
Bu da vekilliğin sonu demek.
Haberal, Balbay, Engin Alan, Hatip Dicle...
Mahkûm olurlarsa ne olacak?
Böyle bir durumda CHP, MHP ve BDP çatısı altında vatana ve millete kasteden terörist unsurların varlığı, yargı kararıyla kesin hükme bağlanmış olacak.
BDP alışkın böyle bir tabloya da...
Oynadıkları kumarı kaybederlerse CHP ve MHP ne diyecek?