Çocuğunuzun bayılmasını hafife almayın
Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oran, çocukluk döneminde kalp atımlarında düzensizlik ve çarpıntı şikayetleri ile birlikte baş dönmesi,...
Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oran, çocukluk döneminde kalp atımlarında düzensizlik ve çarpıntı şikayetleri ile birlikte baş dönmesi, bulantı hissi, göz kararması ve bayılma (senkop) gibi belirtiler varsa, çocukta ciddi bir ritim bozukluğu (aritmi) olabileceğini söyledi.
Çocukluk döneminde görülen bayılmanın (senkop) değişik nedenlere bağlı olabileceğini ve sadece kalp hastalığının bir bulgusu olmadığını ifade eden Oran, "Çarpıntı şikayetlerine baş dönmesi, bulantı hissi, göz kararması ve bayılma gibi belirtiler de eşlik ediyorsa ve çocuk egzersiz yaparken düşüp bayılıyorsa, bu durum kalp ritmindeki bir probleme işaret edebilir. Bu gibi durumlarda sakin olup, çocuğun yere uzanmasını sağlamak gerekir. Olay anında nabız sayısının belirlenmesi tanıya yardımcı olacaktır. Mümkünse en yakın sağlık kuruluşuna götürülüp çocuktan EKG çekilmesi ve kan basıncının ölçülmesi, ayırıcı teşhis açısından önemlidir. Bayılmaya sebep olan ritm problemleri ani ölümle sonuçlanabileceğinden hiç beklemeden çocuk kardiyoloji bölümlerine de başvurmalıdır" dedi.
Dünyada ve Türkiye'de kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranları, ilk sırada yer aldığını ifade eden Özel Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oran, "Doğuştan kalp hastalığı, yeni dünyaya gelen bebeğin kalbinde ve kalbine giren veya kalbinden çıkan damarların yapısal bozukluklarına genel olarak verilen isimdir. Yaklaşık bin canlı doğumun 5 ile 10 kadarında doğuştan kalp hastalıkları görülmektedir. Hamileliğin erken evrelerinde ve organların gelişmeye başladığı dönemde oluştuğu gibi genetik geçiş gösteren türleri de vardır. Doğuştan kalp hastalıkları, kalbin kulakçık veya karıncıklardan bir veya birden fazlasının olmaması gibi çok ağır bozukluklar şeklinde olabilir. Ya da kulakcıklar veya karıncıklar arasındaki küçük - büyük delikler veya kapaklardaki hafif - ağır darlıklar şeklinde de olabilir. Eğer bir bebekte ağır doğuştan kalp hastalığı varsa, bebekler ilk birkaç ay içinde hatta ilk günlerde veya saatlerde belirti verirler. Belirtiler ise morarma, beslenme güçlüğü, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, hızlı soluk alıp verme veya kilo alamama gibi sorunlar olabilir. Daha büyük çocuklar ise yine çabuk yorulma, eforla solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı, çarpıntı, bayılma, morarma, göz kapaklarında, yüzünde, karında ve ayaklarda şişlik gibi şikayetlerle gelebilirler. Bazen kalp hastalığına bağlı bayılmalar havale ve epilepsi ile karışabilir. Bazı kalp hastalıklarının ise ani ölümle sonuçlanabilir" dedi.
"Hafif tipte olan doğuştan kalp hastalıkları genellikle belirti vermezler veya çok az belirti verirler" diyen Oran, "Ancak rutin muayeneleri sırasında çocuğun kalbinde çoğu zaman üfürüm duyularak teşhis alırlar. Kalbinde üfürüm duyulan tüm çocukların, kesin teşhis için bir çocuk kardiyoloji merkezine götürülmesi ve orada ayrıntılı muayene edilmesi gerekir. Belki de son derece ciddi bir kalp hastalığı mevcuttur ve yapılacak bir kalp kateterizasyonu yardımıyla balon, stent veya yeni kalp kapağı takılarak tedavi edilebilecektir. Bu şekilde erken teşhis ile doğuştan kalp hastalığının tedavisi başarı ile yapılabilir. O sebeple çocuklarda masum üfürüm var deyip geçmemeli ve ciddiye alınmalıdır. Unutmamak gerekir ki masum gibi görünen bir üfürüm, çok ciddi bir doğuştan kalp hastalığının ilk ve tek belirtisi de olabilir" diye konuştu.
Doğuştan kalp hastalıklarının bir kısmının anne karnındayken fetal ekokardiyografi yapılarak belirlenebileceğini söyleyen Oran, "Anne karnındayken bebeğin kalp seslerinde ve kalp hızında düzensizlik olması, ailede doğumsal kalp hastalığı öyküsü veya 35 yaş altında ani ölüm öyküsü olması, rutin ultrason incelemelerinde şüpheli verilerin olması durumunda fötal ekokardiyografi ile doğuştan kalp hastalıklarının bazılarının teşhisi daha bebek dünyaya gelmeden konabilir" dedi.
Kaynak: