Arif Köse /ey kavmim
CORONA'DAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI
Corona’dan korunmanın da kurtulmanın da yolunu biliyorum. Anlatacağım ama önce değinmek istediğim bir konu var:
Milletimiz gerçekten çok garip. Bir hadis duyduğumuzda, öncelikle iman etmemiz gerekirken, hadis sahih kaynaklardan bile olsa biz araştırma zahmetine girmeden önce nedenine nasılına bakıyoruz, mantık yürütüyoruz, eğer duyduğumuz hadis aklımıza yatarsa kabul ediyoruz, mantığımıza yatıramazsak o hadisi kabullenmiyoruz.
İşte hadis inkarcılığının ta kendisi budur. Çünkü Müslüman “Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab, 33 Meali) ayeti gereğince duyduğuna iman etmek zorundadır.
Bu konuya kısaca değindikten sonra, bu ayeti unutmamanızı temenni ederek yazıma geçiyorum:
Corona denilen musibeti, belayı tüm dünya olarak yaşıyoruz. Ne yazık ki ülkemiz de bu yaygın hastalıktan kırılıyor. Bu hastalıktan korunmak mı istiyorsunuz?
Alın size korunmanın yolu: Emr-i bi’l ma’ruf, nehy-i anil münker yapmak, yani iyiliği emredip kötülükten alıkoymak ve sadaka vermek.
Delilleri sıralayalım:
- “Sizden hayra ve iyiliğe davet eden, iyiliği emredip kötülüklere engel olan bir toplum oluşsun. İşte kurtuluşa erenler de onlardır” (Al-i İmran Suresi, 104. Ayet Meali)
Rabbimiz söyledi işte, onlar kurtuluşa erer. Konuşmaya gerek bile yok.
- “Ve onlara, o deniz kıyısındaki şehri sor. Hani onlar cumartesi yasağını çiğniyorlardı. Onların Cumartesi günü balıklar akın akın geliyordu. Diğer günlerde ise gelmiyordu. Yoldan çıktıkları için biz onları işte böyle deniyorduk. İçlerinden bir topluluk şöyle demişti. "Allah’ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz?" Dediler ki: “Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için. Bir de ola ki günahlardan sakınırlar diye”. Onlar yapılan nasihatı unuttuklarında, kötülükten sakındıranları kurtardık. O zalimleri de fısklarından dolayı şiddetli bir azaba uğrattık. Böylece onlar yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, onlara ‘hor ve zelil maymunlar olun’, dedik.” (Araf Suresi, 163-166. Ayetler Meali)
Gördüğünüz gibi bu ayetlerde de Rabbimiz, iyiliği emredip kötülükten
sakındıranları, gelen azaptan koruduğunu söylüyor.
- “Sadaka vermekte acele edin! Çünkü belâ, sadakanın önüne geçemez.” (Heysemi)
Peygamberimizin hadisi açıkça gösteriyor ki sadaka vermek de, kişiyi beladan
koruyor. Bu konuya güzel bir örnek te şu şekildedir:
Peygamber Efendimiz’in haber verdiğine göre bir grup insan Hazreti İsa’nın yanına uğramıştı. Onlar ayrıldıktan sonra İsa peygamber yanındakilere: “–Bunlardan biri, Allah dilerse bugün ölecek!” buyurdu. Akşam olunca, o insanlar sırtlarında odun demetleriyle tekrar Hazreti İsa’nın yanına geldiler. İsa Peygamber:
“–Odunları yere bırakın!” buyurdu. Sonra o gün öleceğini söylediği kişiye:
“–Odun demetini çöz!” buyurdu. O zât demeti çözdüğünde, içinden siyah bir yılan çıktı. Hazreti İsa:
“–Bugün hangi sâlih ameli işledin?” diye sordu. O kişi:
“–Bugün herhangi bir sâlih amel işlemedim!” dedi.
İsa peygamber: “–İyi düşün, ne yapmıştın?” buyurdu. Bu sefer o zât:
“–Bir amel işlemedim, fakat elimde bir ekmek parçası vardı. O esnada yanıma bir yoksul gelip bir şeyler istedi. Ben de ekmeğin bir kısmını ona verdim.” dedi.
Bu cevap üzerine Hazreti İsa:
“–İşte bu sâyede (belâ) senden uzaklaştırılmış!” buyurdu. (Heysemî, III, 109-110; Ahmed, Zühd, I, 96)
Peki, bize bu azap, bela, musibet geldi.
Şimdi ne yapacağız?
Korunamadık ama kurtulmanın yolu nedir?
Alın size madde madde corona belasından, hastalığından, musibetinden kurtulmanın yolları:
- “Her ne musibet inerse günah sebebiyle iner ve musibetten her ne kaldırıldıysa, istiğfar sebebiyle kaldırılır” (Ömer b. Abdülaziz)
- "Kim istiğfarda bulunursa Allah onun her türlü sıkıntısına çıkış yolu gösterir, onu her türlü dert ve endişeden feraha eriştirir ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır." (Ebu Davud, 1520; İbn Mace, 3819)
- "Allah'tan mağfiret dileyin (istiğfar edin). Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Müzzemmil Suresi, 20. Ayet Meali)
- Bir mescidde otururken Hasan-ı Basri'nin yanına bir adam geldi ve şöyle dedi: 'Ey Hasan, benim memleketimde kıtlık var.' Hasan-ı Basri ona: 'Git, çokça istiğfar et' dedi. Biraz sonra başka bir adam gelip şöyle dedi: 'Ey Hasan, benim çocuğum olmuyor.' Hasan-ı Basri ona: 'Çözümü kolay, git ve çokça istiğfar et.' dedi. Biraz sonra başka bir adam gelip şöyle dedi: 'Ey Hasan, benim fakirlikle ilgili çok ciddi sıkıntılarım var. Allah benim rızkımı bir türlü genişletmiyor, ne yaparsam yapayım bir türlü işlerim rast gitmiyor.' Hasan-ı Basri ona 'Git, çokça istiğfar et' dedi. Biraz sonra başka bir adam gelip şöyle dedi: 'Ey Hasan, benim bostanım her sene kuruyor, bu sene de kurudu. Herkesin bostanı yemyeşil, fakat benim bostanım yine kurudu.' dedi. Hasan-ı Basri ona da 'Git, çokça istiğfar et.' Adamlar gittikten sonra Hasan-ı Basri'ye: 'Ey İmam, sana dört farklı şikâyet gelmesine rağmen sen hepsine aynı reçeteyi verip 'gidin ve istiğfarda bulunun' dedin' deyip böyle yapmasının sebebi sorulunca, Hasan-ı Basri bunu Allah'ın kitabından istinbat ettiğini söyleyip şu ayeti okudu: "Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin, Çünkü O, çok bağışlayıcıdır. Mağfiret dileyin ki, üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın." (Nuh Suresi, 10-12. Ayetler Meali)
- “Onlar istiğfarda bulundukları müddetçe, Allah onlara azap etmeyecektir.” (Enfâl Suresi, 33. Ayet Meali)
- “Derdinizi ve devasını bildireyim: Derdiniz günahlar, devası da istiğfardır” (Hadis – Hakim)
- “Ey mü’minler! Hepiniz Allah’a tevbe edin ki felâh bulabilesiniz” (Nur Suresi, 31. Ayet Meali)
Buraya kadar sıraladığımız ayet ve hadislerden de açıkça anlaşılıyor ki, istiğfar yani tövbe etmek, başımıza gelen sıkıntı ve musibetlerde Allah’ın bize yardımının gelebilmesi için, kurtulmamız şarttır.
Allah vaadinen dönmez yeter ki biz samimi olalım. Gerçekten Allah’a
günahlarımızı itiraf edelim ve tövbe edelim, bir daha o günahımıza dönmeme azminde olalım.
Rabbimiz bizlere karşı çok merhametlidir, O’na sığınırsak bizleri sığındığımız
şeye teslim etmez. Yeter ki bizim amacımız uğruna her türlü günaha girdiğimiz para, dünya değil de Rabbimiz olsun.
- "Sadaka vermekle hastalarınızı tedavi ediniz." (Hadis - Camiussağir - 3728)
- “Sadaka 70 çeşit belayı önler. Bunların en hafifi cüzzam ve barastır.” (Hadis – Hatib)
- “Sadaka, Rabb’in öfkesini söndürür ve kişiyi kötü ölümden uzaklaştırır.” (Tirmizî, Zekât, 28/664)
Yeter mi?
Anlayana çok bile.