Salih Sedat Ersöz
Çözüm sürecinde PKK’ya taviz verildi mi?
Ülkemizi 30 yıldır kan gölüne çeviren ve binlerce masum insanın kanına giren PKK terör örgütü ile silahlı mücadelede bugüne kadar bir türlü başarılı olunamamış ve örgütün bırakın varlığının sona erdirilmesi, eylemleri bile önlenememiştir.
30 yıldan bu yana uygulanan silahlı mücadeleden sonuç alınamayınca, hükümet ilk defa olmak üzere farklı bir yol denemiş, görüşmeler yolu ile örgütün silah bırakması ve ülkemiz topraklarından çekilip gitmesi metodu uygulamaya konulmuştur.
Bu sayede PKK’nın ilk defa olarak eylemlerine son vermesi sağlanmış ve örgüt, önce ülkemizden çekilip gitmeyi daha sonrasında da silahlarını teslim etmeyi kabul etmiş, 8 Mayıs’tan itibaren şartsız çekilmeye başlayacağını da deklare etmiştir.
Bir yandan hükümetin uyguladığı çözüm süreci olumlu bir şekilde sona doğru yaklaşırken, diğer yandan da akil insanlar yolu ile halkın ve halkı temsil eden sivil toplum kuruluşlarının bilgilendirilmesi sağlanmaktadır.
Bu farklı metodun sonucu olarak 3 aydan bu yana sükûn, huzur ve barış havası ülkemize hâkim olmuştur.
Ancak ne gariptir ki, bu huzur ve barış ortamından rahatsız olanlar, çeşitli bahanelerle ülkemizde huzursuzluk oluşturmaya başlamışlardır.
Ülkemizdeki huzur, barış ve kardeşlik ortamından rahatsız olanlar, bir yandan hükümetin PKK’ya taviz verdiği gerekçesiyle, sadece sorgulamakla kalmayıp, kudurmuşçasına, bir bardak suda fırtınalar kopararak ve örgütlü bir şekilde halkımız arasına nifak tohumları ekmeye çabalıyorlar, diğer yandan da hiçbir sorumlulukları olmayan akil adamlara yine organizeli bir şekilde saldırıda bulunuyorlar.
Bir problemde önemli olan sonuçtur. Görüşme yolu ile de olsa, sonuçta PKK terör örgütü ülkemizden çekilip gidecekse, ülkeye kalıcı olarak barış ve huzur hâkim olacak, akan kan duracak, ana-babaların gözyaşları dinecek ve ülkemizde kardeşlik türküleri söylenecekse, 30 yıldır teröre harcanan 400 milyar dolar maddi kaynak bundan sonra heba olmayacak, halkımıza yatırım olarak dönecekse bundan kim, niçin rahatsız olur?
Ama maalesef bu güzel sonuçtan rahatsız olan ve ülkemizde huzur ortamı olmasını istemeyen bir kısım iç ve dış çevreler çeşitli oyunlar tezgâhlamakta, zihinleri bulandırmakta ve oyuna gelmeye müsait olanları tahrik ederek oluşturulmaya çalışılan huzuru bozmaya yeltenmektedirler.
Görüşmelerin gizli bir pazarlığı olmadığına ve örgüte herhangi bir gizli taviz verilmediğine dair sürekli olarak karşılıklı açıklamalar yapılırken, elde kesin bilgi, delil ve belge olmadan, “mutlaka taviz verilmiştir, değilse PKK neye çekilsin?” şeklinde hayali bir düşünce içinde hareket ederek ortalığı karıştırmanın vatan sevgisi ile zerre kadar ilgisi yoktur.
Bir takım hayali düşünceler içinde davranarak yaygara koparmak ve karışıklıklara sebep olmak, ülkemizin büyümesini, gelişmesini istemeyenlerin, PKK’ nın uyuşturucu ve silah ticaretinden yararlanan çevrelerin ekmeğine yağ sürmek demektir.
PKK’ya taviz verildi bahanesi ile hareket ederek yeri göğü inletenler ve ülkemizi bir başka karışıklığa sevk etmeye çabalayanlar, çözüm sürecinin başında, “PKK’ nın içeriden erimeye doğru gittiği, dış desteğinin azaldığı, örgüt militanlarının sayıca en aza indiği ve örgütün zaten çözülme sürecine girdiği bir dönemde çözüm sürecine ne gerek vardı?” veya “PKK taşeron bir örgüttür, arkasında da Amerika’nın gayri meşru çocuğu İsrail vardır. İsrail durup dururken Türkiye’den niye özür diledi ve niye PKK’nın Türkiye’den çekilmesine rıza gösterdi?” şeklinde bir yol tercih ederek hükümeti buradan sıkıştırmaya çalışsalardı daha tutarlı bir muhalefet yapmış olurlardı ama onlar bu fırsatı da kaçırdılar. Zira sürecin neredeyse sonuna gelindi, PKK çekilme tarihini açıkladı, hatta eylemlere karışmamış olan dağdaki militanlar çoktan evlerine döndüler bile…
Artık bundan sonra ne yapsalar nafile…
Örgüt elemanlarının çekilmesi sorunsuz tamamlandıktan ve arkasından hükümetin çıkaracağı tam demokratikleşme paketi ve yapılacak yeni anayasa ile sadece kürtlerin değil aynı zamanda din ve vicdan hürriyetine yönelik her türlü insan hakları ihlalleri ortadan kaldırıldıktan sonra hiç kimse bu tür girişimlere, provokatif eylemlere itibar etmeyecektir.
Şimdiden çözüm sürecine destek % 70 lere ulaşmış bulunuyor. Çözüm süreci bir de sorunsuz olarak tamamen sonuçlanır ve ülkemizde tam olarak kardeşlik havası esmeye, barış şarkıları söylenmeye başlanırsa huzurdan rahatsız olanların hâlini o zaman görmek lâzımdır.
Türkiye’nin önlenemeyen yükselişi ve bölgedeki itibarı gittikçe artıyor ve bazı kesimler bundan büyük rahatsızlık duyuyor. Olay bundan ibarettir, gerisi lâfı güzaftır. Mutlu yarınlar efendim.