Hasan Ukdem
Dahiyane Bakış Gerek
Ne üstün zeka, ne hayal gücü ne de, ikisi beraber, bir dahi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi... İşte bu dehanın ta kendisidir.
Wolfgang Amadeus Mozart
Hayat zaten zor bir yoldur. Zorluğu coğrafi değil derunidir. İnsan içini güzelleştirmezse, hayat yolunda yürüyüşü daha da zorlaşır. İç güzelliğini ise sevgiden aldığı güçle sağlayabilir. Sevgi, direnç verir, yeniler ve umut aşılar insana. Gülün güzelliği, güle bakan insanın gözlerinden gelir. Kuşların cıvıltıları, onları duyan kulakta anlam kazanır. Yağmurun kokusu toprağın teninde tüterken, onu koklayan insanın hislerinde değerini bulur. Bütün bunlar sevgiyle fark edilebilir, sevgiyle yaşanabilir. Kalplerin temizliği, ancak sevgiyle korunabilir.
Sevginin muhtaç olduğu tek şey saygıdır. İnsan kendisine verilen nimeti idrak etmek için, onu verene sevgi ve saygı duymalı ki, şükretme duygusuna erişebilsin. Hayat her ne kadar zor olsa da, büyük bir nimettir aslında. Şükreden insan için, en çetin yollar bile kolaylaşır. Keza nereye gittiğini bilen için yolun zorluğu ikinci plandadır. İbrahim Tenekeci, "Saygı ve sevgi iki elimiz gibidir. Birbirine yardımcı olurlar. Tek başına yarımdırlar, yeterli değildirler." diyor.
Bu kadar uzun bir girizgahtan sonra esas konuya gelelim. Yukarıda Mozart'tan yaptığımız alıntıda sevgiyle birlikte dehaya vurgu yapılıyor. İnsanı genişleten, büyüten ve ufkunu açan en önemli unsur, bilgisidir. Bilgisini en iyi şekilde, yaptığı işte kullanabilen ise dahi olur. Dahilik, sevgi ve saygı kadar, insan için mutlaka olması gereken bir şey değildir. İnsana işini yapabileceğinin en iyisini yapması yeterlidir. Böyle biri olmak, mutlu olmasına ve hayatın bahsettiğimiz zorluğuna karşı direncini artırmasına vesile olur. Ancak, insanlık için dehaya da ihtiyaç vardır. Bir şeyi fark edebilmek için, bazen olağan bakış yetmez, ayrıntılı bakmak, derin düşünmek ve hatasız bir uygulama gerektirir.
Günümüzde sanki bu bakışa ihtiyaç daha önemli hale gelmiş durumda. Çok sığ düşünceler, görmekten çok bakan gözler ve günün meselelerini çözmektense erteleyen, öteleyen bir anlayış var. Bu da dünyayı bir kaos alanı haline getiriyor. Çağ, kendi dehalarını yetiştiremediği için, sorunlarını da çözemiyor. Oysa teknoloji bu kadar ilerlemişken, konfor artmış, şehirler büyümüşken, insan mutluluğu bir ütopya olmamalıydı. İşte bu saydığımız dahiyane buluşları yapanların, aslında gerçek dahi olmadığını söyleyebiliriz. Zira çağın dehalarında eksik olan bir şey var: SEVGİ... Yaptığı işi, yaşadığı dünyayı ve mensubu olduğu insanlığı sevmeyenlerin icatları, onların dahi olmalarına yetmiyor. Bilakis ürettikleri bilgi, silahların geliştirmesine, insanın doğasına ters makinelerin artmasına ve yeni neslin dünya ile bağlantısını kesmesine hizmet ediyor. İnsanı tabiattan, sanattan uzaklaştırıyorlar, estetik bakışı öldürüyorlar.
Çağın ezberlerini bozacak, insanlığın gerçek değerleri üzerinde kafa yoracak ve varlıkta var edeni bulacak bir dehaya ihtiyacımız her geçen günde daha da artıyor. Dünyada etkili olabilmek için bu ihtiyacı giderecek bir eğitim inkılabına geçmemiz elzemdir. Yüreğindeki sevgiyi gözlerinde görebileceğimiz bilim adamları yetiştirmeliyiz. İçlerinde var olan saygıyı, karşına çıkan herkese gösterebilen münevverler temin etmeliyiz. Okullarımız gerçek vasfına erişmeli, dünyayı imar edecek, insanlığı rayına sokacak, çivisi çıkmış şu dünyayı nizama getirecek beyinler üretmeliyiz. Bizler inancı sayesinde itibar kazanmış mütevazı ataların çocuklarıyız. Kanuni Sultan Süleyman'ın, Mimar Sinan'ın, Ebusuut Efendi'nin aynı çağda yaşamış olmaları tesadüf olamaz. Çağ kendi adamlarını yetiştirir, o adamlar da çağı zamanın bağrına dağlarlar.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanınsıra gidenden
Pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından
Söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı-yavaş zamandan
Korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır, sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya
katlanmam
sevgilim...
Aragon
Sevgiyle kalın