Arif Köse /ey kavmim
DEĞERİNİ BİLİN
Henüz elinizdeyken ve vaktiniz varken, sahip olduğunuz “şey”lerin kıymetini bilin.
Mesela paranız varsa o parayı çarçur etmeyin, ihtiyaçlarınızı karşılayın ve hayrınız olarak insanları sevindirin o parayla. Birilerinin ihtiyacını karşılayın.
Sağlığınız yerindeyse kıymetini bilin, yarın neyin elinizden çıkacağını bilemezsiniz.
Hangi fonksiyonunuzu veya uzvunuzu kaybedeceğinizi, kaybettiğiniz şeyi geri kazanıp kazanamayacağınızı asla bilemezsiniz. Hayatınız bütünüyle değişebilir bu sebeple.
O yüzdendir ki, sahip olduğunuz sağlık ve afiyetin kıymetini çok çok iyi bilin.
Aile ve akrabalarınız mesela. Bir saate kalmadan kimin ölüm haberini alacağınızı asla bilemezsiniz ve sonra... o kişi yok artık. Ne özür dileyebilir, ne seni seviyorum diyebilir, ne boynuna sarılabilir, ne de yüzüne bakabilirsiniz. Asla yoktur artık o kişi.
Ya zaman? Sahip olduğunuz o boş zamanlar? Ne yapacağınızı bilemeyip, boşu boşuna heba ettiğiniz, saçma sapan geçirdiğiniz zamanlar?
Neyi sayamayız ki bu bağlamda?
Gözümüzden tırnağımıza kadar ne önemsizdir, neyi kaybettiğimiz zaman feryat etmeyiz ki?
O halde farkında olmak ve şükrünü eda etmek lazım, her şeyin. ”Her şeyin”
“Hani Rabbiniz şöyle bildirmişti: "Andolsun, eğer şükrederseniz siz(e olan nimetim)i artırırım..."” (İbrahim Suresi 7. Ayet Meali)
Bu ayet gereği, sahip olduğumuz nimetlere şükretmemiz gerekir. Hastalık ve musibetli zamanlarda şükretmeyin, hamd edin. Yoksa Allah korusun hastalık ve musibete şükretmiş sayılırsınız da, sıkıntınız artar.
Dünya da çok büyük bir nimettir aslında.
Öbür dünyada sıkıntı var mıdır? Vardır.
Rahatlık var mıdır? Vardır.
Bu dünyada ve öbür dünyada olan pek çok ortak, benzer şey sayabiliriz.
Ama ne yoktur biliyor musunuz öbür dünyada? İbadet.
Ahirette, ne Cennette ne Cehennemde ibadet yoktur.
Bu yüzden bu dünyanın değerini bilmeliyiz. Gözünüzü yumup toprağa girdiniz mi
2 rekat namaz kılayım desen kıldırmazlar. Bitti o iş. O, bu dünyadaydı. Orası ödül ve ceza yeridir, ibadet yeri bu dünyadır.
İbadet edebilmek de, çok büyük bir nimettir şükür gerektiren. Bu sebeple yaptığınız her ibadeti huşu içerisinde yapmaya gayret edin.
Kalpler Allah'ın elindedir, kalbinizin bile bir zamanki haline hasret kalabilirsiniz.
Bu yüzdendir ki, her nimete şükür, her hale hamd etmek gerekir.
Hani Rabbimiz diyor ya: "Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız..."
(Nahl Suresi 18. Ayet Meali)
En iyisi siz gelin her gün 2 rekat şükür namazı kılın sahip olduğunuz nimetler için, o nimetleri kast ederek. Öyle ya, hem saymaya kalksak sayamayacağımız kadar çok nimetin içindeyiz hem de şükrettikçe artacak nimetler.
Allah'ın Elçisi de boş yere dememiş ya:
"Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin:
Ölüm gelmeden önce hayatın,
hastalık gelmeden önce sağlığın,
meşguliyet gelmeden önce boş vaktin,
ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
fakirlik gelmeden önce zenginliğin."
(Buharî, "Rikak", 3; Tirmizî, "Zühd", 25)
Bu hadisi çok çok iyi tefekkür edin. Bizim sözlerimiz boştur, en doğru sözleri Allah ve Resulü söylemiştir. Bu sebeple o sözleri okuyup düşünmek, inanmak ta değeri bilinmesi gereken şeylerdendir.
Bu yazıda ne demek istediğimi, bir şeylerini ya da birilerini kaybedenler çok iyi anlar. Kaybetmeyenlere nasihat olsun diyedir bu yazı. Kaybettiklerimizi en azından bazılarını bulabilmek, geri kazanabilmek de mümkündür. Sahabe demiyor muydu “Devemin ipi kaybolsa Kur'an'dan bulurum” diye?
Bu sözümü de kaybettiklerini geri kazananlar çok iyi anlar. Kaybettiklerine üzülenlere nasihattir bu cümleler de.
Hasılı dünya garip bir yerdir, bize düşen: Üzerimizde istediği gibi tasarruf eden Allah'a her halükarda tevekkül içerisinde olabilmek, şükretmek, hamd etmek ve sahip olduklarımızın değerini bilmektir.
Yazımın sonunda siz kıymetli okurlarımdan bir rica da bulunacağım:
Yazılarımı “duvara karşı” yazmak istemiyorum. Bu sebepledir ki yorum ya da mail yoluyla iletişime geçin. Eleştiri, fikir, yorum... sizden gelecek düşünceler ve sizinle iletişime geçmek, benim için çok çok önemli.
Mailleriniz için adres: [email protected]