Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin darbe girişimi davası
Tutuklu sanık Yılmaz:- "Saat 21.50 civarında Karargah Komutan Vekili Yarbay Aşkın Öge geldi. Kendisine terör saldırısı nedeniyle kırmızı durumda olduğumuzu, emir gereği girişi için izin almamız gerektiğini söyledim. Telsizle durumu sorduğum Özgen Aykan, A
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 sanığın yargılandığı davanın sanıklarından Ahmet Zeki Yılmaz, "Saat 21.50 civarında Karargah Komutan Vekili Yarbay Aşkın Öge geldi. Kendisine terör saldırısı nedeniyle kırmızı durumda olduğumuzu, emir gereği girişi için izin almamız gerektiğini söyledim. Telsizle durumu sorduğum Özgen Aykan, Öge'nin girişi için olumsuz cevap verdi." dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Sincan Cezaevi yerleşkesi içindeki duruşma salonunda gördüğü duruşmada, iddianamede "sanıklardan Özgen Aykan'ın emrine girerek, onun talimatları doğrultusunda darbeci askerlerin kontrol noktasından karargaha alınması, darbeci olmayan askerlerin karargaha girmelerinin engellenmesinde görev aldığı ve karargaha girmek isteyen personeli yere yatırarak sorular sorduğu" belirtilen tutuklu sanık Yılmaz savunmasını yaptı.
Yılmaz, olay tarihinde kıdemli başçavuş rütbesiyle görev yaptığını, olay günü saat 17.30'da Güvenlik Harekat Merkezine giderek, nöbeti devraldığını, buradayken sanıklardan eski tabur komutanı Aykan'ın, "terör saldırısı olabileceği yönünde istihbarat alındığını, takviye nöbetçi gerektiğini, kendisinin de akşam geleceğini" söylediğini aktardı.
Aykan'ın saat 20.45 sıralarında şahsi aracıyla birliğe geldiğini, 21.00 sıralarında "kırmızı durumda" olunduğunu söyleyerek, "acil olarak kapıların kapatılması, giriş çıkışların durdurulması, kapılarda karartma yapılması ve kendisinin bilgisi olmadan giriş-çıkış olmaması" talimatı verdiğini anlatan Yılmaz, Aykan'ın, kendisini de Güney Lumbarağzı'nda tedbir almakla görevlendirdiğini bildirdi.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Genelkurmaydan silah sesleri gelince, durumun ciddi olduğunu anladım. Askerlere mevzi almalarını söyledim. Aykan, Güney Lumbarağzı'na gitmem emrini yineledi. Gittiğimde iki nöbetçi ere ve uzman çavuşa talimatlar verdim. Saat 21.50 civarında Karargah Komutan Vekili Yarbay Aşkın Öge geldi. Kendisine terör saldırısı nedeniyle kırmızı durumda olduğumuzu, emir gereği girişi için izin almamız gerektiğini söyledim. Telsizle durumu sorduğum Aykan, Öge'nin girişi için olumsuz cevap verdi. Bunu Aşkın yarbaya ilettim. Karargah komutan vekili olduğunu söyledi. 'Nasıl içeri alınmam?' dedi. İçeri girmek istedi. Aykan'a, Öge'nin içeri girmek istediğini ısrarla tekrar söyledim. Telsizi de Aşkın Yarbay'ın duyacağı şekilde tuttum. İçeri alınmamasının söylendiğini ikimiz de duyduk. Konuşanın kim olduğunu sordu. Özgen Yarbay olduğunu söyledim. 'Ben ne yapayım? Kusura bakmayın' dedim. Konuşmalarımda askeri nezaketin dışına çıkmadım. Aşkın Yarbay daha sonra buradan ayrıldı."
Yılmaz, neler olduğunu öğrenmek için gece yarısı getirttiği cep telefonundan son dakika haberlerini gördüğünü ifade ederek, sağlıklı bilgi almak için Kuzey Lumbarağzı'na gittiğini, vatandaşları ve tankları gördüğünü belirtti. O sırada arayan eşinin darbe olduğunu söylediğini, ona sakin olmasını, DKK'de böyle bir faaliyet olmadığını, kendisinin de böyle bir faaliyette yer almayacağını söylediğini anlatan Yılmaz, sonrasında gördüğü Aykan'a, "Darbe oluyormuş. Biz ne yapıyoruz? Ben bu darbeye taraf olmam." dediğini aktardı.
Aykan'ın, "DKK'nin emniyetini aldıklarını söylediğini" savunan Yılmaz, "Emniyet almayı kabul ettiğimi ama darbeye taraf olmayacağımı söyledim. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun, DKK komuta kademesinin darbenin içinde yer almadığına ilişkin açıklaması beni rahatlattı." dedi.
- "Bunları polise anlatırsın"
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Macit Tümamiral, Aşkın Öge ile birlikte geldi. Deniz Kuvveleri Komutanının emriyle geldiğini, emir komutanın kendisinde olduğunu söyledi, emniyetini almamız emrini verdi. Çevresinde sıralanarak, emniyetini aldık. Binaya C kapısından girdik. Onun emriyle binadaki amiralleri orta bahçeye aldık. Bunları yaparken bende ve yanındaki uzman çavuşlarda hiçbir kararsızlık yoktu. Aşkın Yarbay benim de içeri geçmemi istedi. Nöbetçi olduğumu söyledim. 'Bunları polise anlatırsın' dedi.
15 Temmuz'da birlikte bulunmamın tek sebebi nöbetçi olmamdır. Darbeye yönelik hiçbir faaliyette bulunmadım. Darbeye yönelik emir almadım ve vermedim. Nöbetim süresince DKK'nin ve yanımdaki askerlerin emniyetini aldım, kimseye silah doğrultmadım. Terör saldırısına karşı güvenlik önlemleri aldım. Askerlik mesleğinin gereği olarak emirlere itaatsizlik edemem. Kırmızı durumda verilen emirleri yerine getirdim. Hiçbir personelin içeri alınıp alınmamasına karar vermedim. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Yarbay Öge'nin, suçluymuşum gibi tavır takınmasından ötürü buradayım."
- "Şu telsizi ver, ben bir kendisiyle görüşeyim"
Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ'ın sorusu üzerine Yılmaz, tanık olarak savcıya ifade veren Berkay Bilgiç'in iddia ettiği şekilde "Darbe yapılıyor herhalde" demediğini öne sürdü.
Yine tanık olarak savcının ifadesini aldığı er Fevzi Arat'ın, "Ahmet Astsubayımız tabancayı vererek, kapıdaki şahsa (sanık Mücahid İnel) 'Ellerini kaldır, başının üstüne koy' dedi. Sonra Tunahan uzman geldi, 'Komutanım, bu bizden' dedi" şeklindeki beyanlarının anımsatılması üzerine Yılmaz, İnel'e bu şekilde bir şey yapmadığını, sanıklardan Tunahan Temel'in "O bizden" sözüyle ise İnel'in DKK personeli olduğunu kastettiğini belirtti.
"Ben TSK'da zurnanın son deliğiyim" ifadesini kullanan Yılmaz, "Aşkın Öge, keşke ifadesinde verdiği bilgileri bizimle paylaşsaydı" dedi.
Sanıklardan Özgen Aykan'ın, soruları üzerine Yılmaz, içeri almamalarının ardından Aşkın Öge'nin, "Şu telsizi ver, ben bir kendisiyle görüşeyim" demediğini, bulundukları yerde de dışarıdan gelenlerin üzerinde silah veya şüpheli madde olup olmadığını anlayacak dedektör bulunmadığını belirtti.
Tutuksuz sanık Mücahid İnel de halen DKK Karargah Destek Komutanlığında görev yaptığını bildirdi. Olay gecesi evindeyken saat 22.30 sularında ailesinden gelen telefonla darbe girişimini öğrendiğini, Emniyet Müdürlüğüne ve Meclise bomba atıldığını, şehit polisler olduğunu öğrendiğini anlatan İnel, sinirlendiği için yere attığı cep telefonunun kırıldığını kaydetti.
İnel, şunları söyledi:
"Sabah 09.00'da nöbeti devralmam gerekiyordu. Ama 04.00'te katkı vermek için birliğe gittim. Deniz Kuvvetleri Komutanımızın açıklamalarından ötürü, darbe girişimine katılanların dışarıda olduğunu zannediyordum. Giriş yaparken kendimi tanıttım, Tunahan Temel'e 'Abi ne oluyor?' dedim. 'Ortalık karışık, mermiler geliyor, içeri gir' dediler. İş başı elbiselerimi giydim. Darbe girişiminde yer alan kimseyle görüşmede bulunmadım. 16 Temmuz'da başlayacak nöbetim, DKK karargahında değil, Bahçelievler'deki yatakhanedeydi."
FETÖ/PDY ile alakası olmadığını savunan İnel, soru üzerine, "Güney Lumbarağzı'na 04.00 sırasında gittim. 'Dur, kimdir o?' diye normal askeri usulde ikaz çekildi. Üzerimdeki ceketi kaldırarak, ellerimi açarak, kendimi rapor ettim. Beni iki dakika beklettiler. Sonra Tunahan Temel, 'Mücahid, geç içeriye' dedi. Girişim için içeriden telsizle izin alıp almadıklarını bilmiyorum. Ahmet Zeki astsubayı sabaha karşı gördüm. Ama bana silah doğrulttuğunu görmedim, Tunahan Temel'in 'Bu da bizden' dediğini duymadım." diye konuştu.
İnel, uzman çavuşların sık sık takviye nöbetlere çağrıldıklarını, bunu sorgulamadıklarını ifade etti.
- "Giriş kartları komutanlar içindi"
Sanık eski mühendis Yüzbaşı Murat Mengi, FETÖ üyesi olmadığını, darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını söyledi.
Aylık hazırlanan listede 15 Temmuz günü nöbetçi olduğunu belirten Mengi, "DKK nöbetçi subay görevimi yapmak için görevimi devraldım. Yani ayın 14 veya 16'sında nöbetçi olsaydım şu an sizin karşınızda olmayacaktım." dedi.
Mengi, olay günü saat 20.30'a kadar olağan nöbet faaliyetlerini yerine getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Saat 20.30 civarında Harekat Eğitim Daire Başkanı Tuğamiral İrfan Arabacı birliğe girdi. Müteakiben saat 21.00 civarında İstihbarat Başkanı Tuğamiral Murat Şirzai ve Özgen Aykan birliğe geldi. Komutanlar nöbetçi heyetine, birliğe sızma konusunda yüksek istihbarat olduğu terörist saldırı beklendiği bilgisini verdi. Saat 21.00 sıralarında birliğe Tuğamiral İhsan Bakar, Tuğamiral Oğuz Karaman girdi. Murat Şirzai ve Özgen Aykan bizlere terörist saldırı olacağını, destek personel çağıracaklarını, birliğin giriş ve çıkışa kapatıldığını bildirdiler. Saat 21.15 sıralarında Genelkurmay Başkanlığı tarafından silah ve patlama sesleri duydum. Aynı zamanda savaş uçakları bizim üzerimizden alçak uçuş yapmaya başladı. Hemen nöbetçi amiri Binbaşı Ömer Faruk Öncü'yü arayarak bu terörist saldırı ihtimalini ve silah ve patlama seslerinin duyulduğunu kendisine rapor ettim. Nöbet mahallinde bulunan telefonundan internete girerek Başbakanımızın bu olayların bir darbe girişimi olduğunu söylediğini öğrendim. Hemen akabinde internetten Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun DKK'nin bu girişimin içinde olmadığını söylediğini öğrendim. Saat 24.00 sıralarında Murat Şirzai ve Özgen Aykan bizlere, DKK'nin bu kalkışmanın içerisinde olmadığını, görevimizin birliğin güvenliğini sağlamak olduğunu, kimseye herhangi bir şekilde silah doğrultulmayacağını, bu maksatla da kimsenin giriş veya çıkış yapmayacağını yüksek sesle söyledi. İlk önce birliği teröristlerden, Deniz Kuvvetleri Komutanının açıklamasından sonra da darbecilerden koruduğumuzu düşündüm. DKK'de darbeci personel olduğunu sabah saatlerinde Tümamiral Macit Aslan'dan öğrendim."
Yeşil pasaportu olduğu ve seyahat özgürlüğü bulunduğu halde tutuklandığı 5 Ekim'e kadar görevini bırakıp gitmeyi hiç düşünmediğini ifade eden Mengi, ByLock kullanmadığını, örgütle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, tahliye ve beraat talep etti.
- "Karargahı kontrol altına aldık"
Sanık eski astsubay Başçavuş Özcan Özata da DKK Güvenlik Subaylığında görevli olduğunu, karargahın güvenliğini sağlamaktan sorumlu olduklarını söyledi.
Suç tarihinde evinde bulunduğunu ifade eden Özata, saat 21.30-22.00 sularında cep telefonuna DKK Merkezi Mesaj Sisteminden derhal birliğe katılması gerektiği yönünde mesaj geldiğini anlattı.
Bunun yanı sıra Güvenlik Subayı Deniz Piyade Binbaşı Hakan Karakuzey'in de cep telefonundan arayarak acil olarak birliğe gelmesini istediğini bildiren Özata, şöyle devam etti:
"Saat 22.15 sıralarında nizamiyeye geldim. Işıkların yanmadığını ve olağanüstü bir güvenlik önleminin olduğunu gördüm. Bu esnada Hakan Karakuzey sivil kıyafetli olarak nizamiye girişindeydi. Bana acil bir şekilde 'İçeri gir' gibi bir işaret etti ve ben açılan kapıdan aracımla içeriye girdim. İçeride 2. amirim olan Özgen Aykan da sivil kıyafetli olarak oradaydı. Deniz Piyade Kıdemli Üstçavuş Elvan Onur Başel'i de gördüm. Nizamiyenin içinde nizamiye girişine paralel olarak konulmuş bir midibüs vardı, bu gördüklerim üzerine çok önemli bir saldırı olabileceğini düşündüm. Bana görevli olduğum Güvenlik Harekat Merkezine gitmem söylendi. Güvenlik Harekat Merkezi Komutanlığın dış görüntülerinin kamera yoluyla izlendiği bir merkezdir. Ben de burada görevli uzman arkadaşlarla görüşerek neler olduğunu sorduğumda, 'Şu an bir sıkıntı yok ama herkes görevinin başında' dediler. Kameralardan dış bölgeyi kontrol ettim, herhangi bir olumsuzluğun olmadığını gördüm ve beklemeye başladım."
İlerleyen saatlerde silah sesleri duyduklarını, uçakların alçaktan uçuş yapmaya başladığını ifade eden Özata, "Güvenlik Harekat Merkezinde televizyon, internet, cep telefonu olmadığından hiçbir şeyden haberim olmadı, karargahta darbeye yönelik hiçbir belirti yoktu." dedi.
Silahlığı Özgen Aykan'ın emri üzerine Güvenlik Harekat Merkezine çağrılacak personele silah temini için açtığını ifade eden Özata, binaya giriş çıkış kartı çıkarmasıyla ilgili de kartları kuvvet komutanları için sanıklardan Mustafa Mesut'a hazırlattığını, ancak komutanlar binaya gelmeyince kartların kullanılmadığını ve iptal edildiğini söyledi.
Özata, darbe faaliyeti içinde olsa bu giriş kartlarını daha önce hazırlayabileceğini belirtti. Özata, sabah saatlerinde darbeci oldukları tespit edilen komutanların yakalanması konusunda Macit Arslan'a yardımcı olduğunu, onu koruduklarını ve karargahı kontrol altına aldıklarını söyledi. Özata, FETÖ/PDY ile ilgisinin bulunmadığını belirterek tahliye istedi.
Davada sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
AA
Kaynak: