Arif Köse /ey kavmim
Dinsiz Toplum-2
Geçen haftaki yazımızı özetleyerek gelelim:
İster evangelist deyin (evangelizm, hristiyanlığın bir mezhebidir), ister Yahudi deyin, ister üst akıl deyin, ister dünyayı yöneten aileler deyin; karşımızda aslında Allah’a inanmayan, milletleri öz kimliğinden, dininden, milli değerlerinden kopararak kimliksizleştirmeye çalışan, Allah’ın dünyadaki itibarını sıfırlamayı gaye edinmiş, gizli bir topluluk var ve başarmaya doğru gidiyorlar.
Mesela sizin hayatınızda Allah’ın bir itibarı var mı?
Toplumsal olarak bakalım:
Allah faizi yasaklarken, milletimizin kahir ekseriyeti hiç tereddüt etmeden faize gidiyor mu? Evet. Bakın, Allah’ın itibarı yok; olsaydı eğer, faiz kullanımı bu kadar artmazdı.
İnsanlarımız daha çok para için birbirini kandırıyor, zehirliyor mu? Evet.
Bakın, Allah’ın itibarı yok.
Gençler başta olmak üzere bayanlarımızın çoğunun giyim kuşamı Allah’ın yasakladığı şekilde mi? Evet. Giyinirken kimsenin aklına Allah gelmiyor bile, çünkü itibarı yok.
Allah’ın “yaklaşmayın” dediği zina, türlü türlü çirkin şekilleriyle yapılıyor mu? Evet, midelerin kaldırmayacağı gibi hem de. Çünkü Allah’a itibar, sıfır.
Allah’ın yasakladığı haram para kazanma ve mal biriktirip yığma fiili aldı başını gitti mi? Fazlasıyla hem de. Çünkü paranın itibarı, Allah’ın itibarından daha fazla gönüllerde.
Hani şu maymuncuk gibi dili her tarafa dönen hadis inkârcısı Prof’lar falan var ya, onların da esas vazifesi Allah’ı itibarsızlaştırmak. Bakmayın siz onların “bize Kur’an yeter” dediklerine. Yaşantısı Kur’an ahlakı olan Peygamberimizi postacı konumuna indirip hadisleri ve fiili sünnetleri yok saydırabilirlerse, esas hedefleri (belki 1 nesil sonra) Kur’an’dır.
Çünkü hadisler ve peygamberin sünneti olmadan Kur’an tek başına (emirlerin izahı ortadan kalkacağından dolayı) yeterli değildir. Hadislerden boşalttıkları izahları daha sonra şeytanın istediği gibi dolduracaklar, hedefleri bu. Mesela günde 5 vakit kılınan namazın yerini, günde üç vakit dua ile geçiştirecekler.
İslam dininin içini boşaltmaya, Müslümanları fırkalaştırmaya, hadisleri inkâr ettirmeye, Allah’ı itibarsızlaştırmaya çalışan şeytanın kulları, hristiyanlık denen dini hem aslından uzaklaştırdılar çok uzun zamandan beri, hem de hristiyanım diyen kesimi de Allah’tan uzaklaştırdılar. Az araştırırsanız, inancı kavi Yahudilerin de aynı dertten muzdarip olmaya başladıklarını, Yahudi gençlerin ve halkın bir kısmının da dini emirlerden uzaklaştıklarını söylediklerini göreceksiniz.
Planları işliyor, semavi din denilen inanç sistemlerinin mensuplarında Allah itibarsız hale getiriliyor. Din üzerinden kurgulanmış savaşlar da elbette bu planın bir parçası.
Din kaynaklı terör, dini argümanlarla yapılan savaşlar, dini istismar eden sapık fırkaların halkı o hale getirmesi bekleniyor ki, insanlar en sonunda isyan etsin ve Allah’tan da dinden de soğusun, uzaklaşsın.
Hedef bu.
Ardından da insanlığa armağan edilecek ! yeni bir dünya, yeni bir inanç sistemi, yeni bir dünya düzeni seve seve kabul edilsin. Bütün insanların eşitliği gibi, bütün insanların kardeşliği gibi fikirler havada kapılarak, zaten itibarsızlaşmış, sadece ölülere okunur hale gelmiş, hükümlerine uyulmayan kutsal kitaplar çöpe atılsın.
Çok enteresan bilgi ve güçlere sahip bu adamlar.
Mesela kehanet türünden adlandırılabilecek ve birebir çıkan işleri var. Geleceği kimse bilemez ama tasarladıkları işlerin, sızdırıldığı haliyle birebir aynen gerçekleştiği olayları, az araştırma yapan herkes görüyor. Aslında şaşmamak lazım çünkü efendileri iblis aleyhillane.
Peki, sen bu yazıyı okuyan kardeşim.
Sen bu kaçınılmaz planların ve savaşın neresindesin?
“Ben bu işlere karışmam, hayatımı yaşar geçerim” deme, diyemezsin.
Sen de ya Allah’ın kulusun, ya Allah’ın kulu ve savaşçısısın, ya şeytanın savaşçısısın ya da şeytanın oyuncağı, maskarası bir zavallısın.
Haydi, bir dön yaşantına ve bir bak kendine.
Giyim kuşamınla, parayı kazanman ve harcamanla, yaptığın ya da yapmadığın ibadetinle, insanlarla olan ilişkilerinle, ağzından çıkan sözlerle, yapmayı planladıklarınla, hobilerinle, mesleğinle kısaca yaşantındaki her bir saniyeyle sen Allah’ın kulu musun, şeytanın oyuncağı mısın?
Tabi bu kararı verebilmek için önce dinini bilmen gerekir.
Mesela 73 çeşidi olan faizin ne kadarını biliyorsun?
Sevdiğini Allah için sevip, buğzettiğine Allah için buğzediyor musun? Yoksa sevme ve düşmanlık yapma konusunda nefsin ve menfaatin mi belirleyici oluyor?
Haramlardan sakınıyor musun ve haramla iştigal edenleri uyarabiliyor musun?
Mesela size bir soru: Bayanların giyim kuşamıyla ilgili Allah’ın emrini hatırlatan bir sokak afişine itiraz eden bir bayan sizce kimin safındadır ya da bu itirazlara cevap vermek yerine duyuran bir gazeteci, sizce kimin borazanlığını yapmaktadır? Allah’ın mı, şeytanın mı?
Söyle kardeşim, dilinin söylediğini boşver, hayatınla cevap ver: Allah’ın safında mısın yoksa şeytanın oyuncağı mısın?
Unutmayın çıkar yolunuz yok, isteseniz de istemeseniz de bir safınız var.
Korkmayın, şeytanın hilesi zayıftır, şeytan ve taraftarları yenilecek. Allah galip gelecek.
Soru şu: Bu yaşantınla Müslüman olarak ölebilecek misin?
Kabir azap gördüğün bir yer mi olacak yoksa rahat ettiğin bir yer mi?
Ölümün olmadığı hayatta seni sürükleye sürükleye cehenneme mi götürecekler yoksa cennette bir yer mi verecekler?
Nasıl yaşarsan öyle öleceksin ve nasıl ölürsen öyle dirileceksin.
Sen aklına getirmesen de bir kabre gömüleceksin. Bu hiç bitmeyecek sandığın dünya hayatın bitip ahiret hayatına geçeceksin. Melekler veya zebanilerle muhatap olacaksın. Yanacak veya ödüllendirileceksin.
Haydi artık, silkelen, kendine gel. Çünkü ölüm, hiç beklemediğin bir anda gelecek.