Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Doğum ve ölüm arasındaki hayat imtihandan ibarettir

İnsanın yaratılış gayesi imtihan içindir. Hz. Allah’ın, yoktan var ettiği bütün kâinat ve içindeki mahlûkat arasında, insanoğluna böylesine büyük bir sorumluluk yüklemesi çok anlamlıdır.

Yeryüzündeki yaratılmışlar içinde akıl ve düşünce ile mücehhez kılınan ve düşüncesinde özgür bırakılan tek varlık insandır. İnsan eşrefi mahlûkat olarak yaratılmış ve yeryüzü içindeki diğer canlı cansız bütün varlıklar, insanoğlunun emrine verilmiştir. 

İşte bu farklılık ve üstünlük, sorumluluğu da beraberinde getirmiştir. İnsanın sorumluluğu imtihan edilmesidir. Dünya hayatı baştan sona imtihandan ibarettir. Peygamberler de dâhil olmak üzere hiçbir insan bu imtihanın dışında değildir. Hem de en çetin sınavdan Peygamberler geçmiştir. Sonra derecesine göre diğer insanlar… Bu sınavın belirli bir zamanı da yoktur. Her insan, dünyada kaldığı süre içinde her an sınavla karşı karşıyadır. Her yeni saniye, her yeni dakika yeni bir sınavın başlangıcıdır.

Dünya hayatı inişli çıkışlıdır. Dünyada sabit bir hayat sürmek mümkün değildir. Dünyada fakirlik ve zenginlik, hastalık ve sıhhat, rahatlık ve sıkıntılar, yükselmek ve alçalmak gibi insanı kuşatan hayat şartları tamamen birer imtihan vesilesi olarak bizi beklemektedir. 

Sınav sadece bu şartlardan ibaret değildir. Attığımız her adım ve söylediğimiz her söz, sınavımızın bir parçasını oluşturmaktadır. Aile hayatımız, kazancımız, yiyip içtiğimiz, girip çıktığımız yerler, konuştuklarımız, ahlâkımız kısaca yaşadığımız müddetçe yaptığımız her iş sınavımızın bölümleridir.

Her insanın imtihanı ayrıdır. Bir insan zenginlikle imtihan edilirken diğer bir insan fakirlikle imtihan edilmektedir. Bir insanın sınavı huzur ve rahattan diğer bir insanın sınavı da sıkıntılardan oluşmaktadır. Bir insan için hastalıklar sınav sebebidir, bir başka insan için çoluk çocuğu sınav sebebi olabilir.

Bu şartlar aynı insanda bile belirli dönemlerde değişiklik gösterebilir. Bir insan belirli bir zaman zenginlikle daha sonra da fakirlikle imtihan edilebilir. Bir insan belli bir dönemde makam mevki ile daha sonra da düşüşle imtihana tabi tutulabilir. Yani hayat sınavı bitmek bilmez. Sınavın birinden çıkarken diğeri başlar.

Hem de bir kişiye verilen hastalık, sıkıntı, fakirlik veya zenginlik gibi hallerle sadece o kişi değil, onun çevresinde bulunan onlarca kişi de imtihana tabi tutulmaktadır.

Bir kimseden borç alan bir insan borcuna sadık kalıp kalmamak ile ona borç veren insan da sabrının derecesi ile sınava tabi tutulur. Herkes kendi sınavından sorumludur.

Sınav hayat boyunca ölüme kadar devam eder. Bu çetin sınavdan kurtuluş imkânı yoktur. Sınava katılıp katılmamak isteğe bağlı değildir. Dünyaya gelen her insan bu sınavdan geçmekle mükelleftir.  

Bu sınavda hayırlı işler için kopya çekmek serbesttir. Peygamberler başta olmak üzere iyi ve Salih insanların yaptıklarına bakarak onlar gibi davranmak ve onları örnek alarak sınavdan başarılı çıkmak için gayret etmek, güzel ve tavsiye edilen bir haslettir. Zaten Peygamberler bizler için en güzel bir örnek değil midir? Efendimiz bizim için en güzel bir nümûne olsun diye gönderilmiştir.

Yüce Allah, bu imtihanda bizlere yardımcı olmak üzere, kurallarını belirten Kitap ve bu Kitabın nasıl yaşanması gerektiğini uygulamalı olarak göstersin de, kullarım bu imtihanda başarılı olsunlar diye Peygamberler göndermiştir. 

Artık bundan sonrası insana kalmıştır. İmtihanda işte bu noktada başlamaktadır. İnsanoğlu, Allah’ın verdiği akıl nimetini kullanarak ya Peygamberlerin gösterdiği yola veya Allah’a isyan eden şeytanın yoluna girecektir. Sınavdan başarılı çıkıp çıkmamak tamamen insanoğlunun kendi elindedir.

Dünyada iken sınavdan, ebedi hayatta iken de hesaptan kaçmak mümkün değildir. Tek kurtuluş yolu sınavı başarmaktan geçiyor. Tek kurtuluş yolu inanmak ve dosdoğru olmaktır. 

Unutmayalım, hepimiz imtihandayız ve imtihanımız aralıksız devam ediyor. Sınav soruları bazen çok zor olsa da, bu imtihanı kazanmaktan başka çıkar yolumuz yok. Bu sınavdan kaçış yok. 

İmtihanın bitişi ölümledir. Ölüm gelene kadar, son nefes çıkana kadar imtihan devam eder. Ne mutlu güzel yaşayıp aynı güzellikle ölüme yürüyenlere… Ne mutlu ölmeden önce ölümü öldürenlere… 

Üstad Necip Fazıl’ın ölümle ilgili beyitlerine bir göz atalım:

Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var,

Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var.

* * *

Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?

* * *

Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun,

Ölümü de öldüren Rabb'e secdeler olsun.

* * *

Büyük randevu bilsem nerede ve saat kaçta?

Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta?

Üstad Cengiz Numanoğlu’nun da ölümle ilgili beyitleri şöyle:

İnsan doğmak, insana ilâhi bir ihsandır;

İnsan doğan kaç kişi, ölürken de insandır?

***

Allah'tan korkana, ölüm yâr gelir;

Ölümden korkana, dünya dar gelir.

***

İlle de bir tokat mı, yemelisin ensene?

Ölüm sana gelmeden, sen kendine gelsene. 

***

Ölmeden ölene, ölüm bir şölen;

Ölümü öldürür, ölmeden ölen.. 

***

Vesveseler kalbinde, imânı söndürmesin;

Sen ölümü öldür ki; o seni öldürmesin.  

Hayat sınavında herkese başarılar diliyorum. Ebedi hayatımızın mutlu olması için sınavı kazanmamız şarttır. Yüce Allah hepimizi imtihanı kazanmak için çalışıp çabalayan ve Hak yolda yürüyenlerden eylesin. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar