Hümeyra Uslu
Tebdil-i Mekân Dedikleri…
“Neyi arıyorsan sen osun” sözü kime aitti? Hz. Mevlana’ydı sanıyorum. Bunun üzerine biraz düşündüm bu günlerde.
Neyi arıyoruz? Ne için yollara düşüyoruz?
Münir Nurettin Selçuk, “Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan.” diyor. Bunun gibi buna benzer bir dolu şarkı bir dolu şiir bulabiliriz aslında.
Bence yola düşüşlerimiz hep dönmek için diyorum ben. Hayır, felsefe yapmaya, karışık cümle kurmaya filan çalışmıyorum. İfade etmek istediğim, her gidiş biraz da geri dönüş için gibi geliyor bana.
Geçtiğimiz hafta yukarıdan Yozgat, aşağıdan Nevşehir çevresinde şöyle bir dolanıp geldim. Yazının başlığı da buradan geldi aklıma. Bilirsiniz, “Tebdil-i Mekânda ferahlık vardır” derler. Yola çıkmakla, aradığımız şeyle ve bu konuyla bir bağ kurmayı deneyeceğim, bakalım.
Kimimiz bir hikâyenin devamı için yola çıkar, kimimiz yüreğindeki sesi dinler, kimi biraz kafa dinlemek ister, kimi aradığını bulacağını düşündüğünden düşer yollara.
Ben yeni hatıralar edinmek için gittim ve yeni güzel anılar biriktirip döndüm. Zaman çok hızlı geçti maalesef. Zaman çıtır çıtır yandı sanki, şimdi şu satırları yazarken Ürgüp’ten peri bacalarını seyretmek ne güzeldi diye düşünüyorum.
Her ne kadar aradığımız şeyi bulsak da, yollara da düşsek bir şekilde dönüş doyduğun yere oluyor. Bir otobüs terminalinden, bir havaalanından, bir gardan… Hep bir yoldan, hep bir şekilde doyduğumuz yere geliyoruz.
Konya’ya dönerken bunu da hissettim aslında. Gezmeler, yeni şeyler keşfetmeler, taze anılar, yenilen güzel yemekler, görülen yeni insanlar, bambaşka hikâyeler şahane. Ancak dönerken de şunu düşündüm, “Ben bu gezmelerin dönüşünü seviyorum.”
Velhasıl şunu söyleyeyim, siz yola çıkarken gönlünüz de yola çıkıyor. Onu da gezdiriyorsunuz kafanızla, bedeninizle… Size kim ne bıraktıysa onları da yanınızda götürüyorsunuz. Evet, durum bu.
Lakin benim cevabım; kesinlikle tebdil-i mekânda ferahlık var. Kendi kendime iyi geldim ben. Ve mekânı değiştirmek de her ne kadar yorgunlukları da beraberinde getiriyor olsa da, kesinlikle iyi bir fikir.
Tebdil-i mekânda ferahlık varsa madem siz de ihmal etmeyin. Kendiniz için, uygun bir zaman kollayın ve kaçın.
Pencerelerde beklemenin bir anlamı yok. Çıkın, nefes alın. Bana hak verecek olursanız da bir tebessüm olarak kalmak yetecektir bana.
Selam ile…