"Dönmek okçular tepesini terk etmekti, biz dönmedik"

"Dönmek okçular tepesini terk etmekti, biz dönmedik"

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında darbecileri durdurmak için gittiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde yaralanan Safiye Bayat: - "İnanmış kalplerde korkunun eseri, zerresi bulunmaz. Biz buna inandık. Allah'ın izniyle üzerime gelen kurşunlardan hiçbiri nasip

İSTANBUL (AA) - MUHAMMED GENCEBAY GÜR - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde, darbeci askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanan Safiye Bayat, "İnanmış kalplerde korkunun eseri, zerresi bulunmaz. Biz buna inandık. Allah'ın izniyle üzerime gelen kurşunlardan hiçbiri nasip olmadı bana." dedi.

Bayat, 15 Temmuz'un 1. yılında o gece ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine değerlendirdi.

Darbe girişiminin ilk anlarında arkadaşlarıyla dışarıda olduğunu anlatan Safiye Bayat, eve geldikten sonra durumun farkına vardığını ve hazırlanarak Boğaziçi Köprüsü'ne gittiğini aktardı.

Bayat, televizyonda "kalkışma" söylemlerini duyduktan sonra yaşanan olayı "savaş" olarak nitelendirdiğini, abdest alıp evden çıktıktan sonra eşinin kendisini arayıp dönmesini istediğini anlattı.

- "Kalbimiz, ruhumuz ve aklımız Allah'a teslimdi"

Boğaziçi Köprüsü'nün girişinde görevli polisler tarafından durdurulduğunu ve geçişine izin vermeyen polislerden rica ederek yol aldığını anlatan Bayat, şunları söyledi:

"Ben darbeci askerlere doğru ilerlerken tankın üzerindeki hainler tarafından üzerime taciz ateşi açılmaya başlandı. Köprü titriyordu bu arada. Ben korkmadan ilerledim, çünkü inanmış kalplerde korkunun eseri, zerresi bulunmaz. Biz buna inandık, Allah'a teslim olduk. Kalbimiz ve ruhumuz, aklımız ve fikrimiz, Allah'a teslimdi. Buna inanmış kalpler olarak demirden, çelikten bir zırha bürünmüştüm açıkçası. Allah'ın izniyle üzerime gelen kurşunlardan hiçbiri nasip olmadı bana."

- "Tartakladılar, hırpaladılar, en sonunda o hain rütbeli yanağımdan ateş açtı"

Safiye Bayat, rütbeli askerlerle karşı karşıya kaldıktan sonra "Benim Boğaziçi Köprümü neden kapattınız? Bu yaptığınız çok yanlış, lütfen yolunuzdan dönün." dediğini ve darbecilerin de kendisine köprünün artık kendi bölgeleri olduğunu, eve gitmesi gerektiğini yoksa kendisini vuracaklarını söylediğini belirtti.

Bayat, o anlarda yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:

"Ben de dedim ki, 'Zaten gazaya yürümüş kalpleriz, şahitlik de etmek istiyoruz. Sonunda şehadet var, gönül öyle arzu ediyor ki şahitlik etmeyi durduramıyorsunuz. Sizden korkmuyorum, ne yaparsanız yapın, buradan gitmiyorum.' Cevabım sonrası tartakladılar, hırpaladılar, en sonunda o hain rütbeli yanağımdan ateş açtı. Ben yılmadan onunla konuşmaya devam ettim. Korkmadığımı da anlayınca daha çok beni hırpalamaya çalıştı. Ben de dedim ki; 'Bana her şeyi sergiledin, her şeyi yaptın. Taciz ettin, hırpaladın, vurdun. Buraya geldim senin sınırını aştım mı? Sana kötü söz söyledim mi? Sana vurdum mu? Sana kötü davrandım mı? Hayır. Buraya iki çocuğumu bırakarak geldim, elimde cep telefonum, sırtımda çantam var. Neden bunu bana yapıyorsunuz?' Bunun üzerine elimdeki telefonu fırlattı, ben de gittim cep telefonumu aldım. Çünkü artık kelimelerin de yetmediğini düşünüyorsunuz. Çünkü zalimler sadece ölüme odaklanmış, öldürmeye odaklanmıştı. Yani kurmuşlar bir makine, çalıştırmışlar beyinlerini o şekilde sadece öldürerek çalışıyorlardı. Telefonu aldım karşısına geçtim 'Siz yenileceksiniz, bunu ben görürüm ya da görmem.' diyerek arkamı döndüm ve yürümeye başladım."

- "Son nefesini vermek üzereydi, ben gaziyim bile diyemedim"

Darbeci askerlere arkasını dönerek polis barikatına doğru yürüdüğü sırada üzerine kurşun yağdığını, yılmadığını ve hiçbir şekilde korkmadığını dile getiren Bayat, şunları anlattı:

"Allah'ın nasip ettiği ve gazilik unvanı verdiği bir yer vardı, öyle güzel bir andı ki, bir ümmet kardeşime, bir kız kardeşime giderken yaralandım, ne şereftir. Allah inandığınız yoldan sizi asla geri çevirmez. Ben darbeci, kalkışmacı hainlerle konuştuğumda polis panzerinin arkasına geçtiğimde dönebilirdim ama dönmedim. Dönmek okçular tepesini terk etmek olurdu. Biz terk etmeyenlerdendik. Biz Allah'a inanmış kalplerdendik. O arada ben yaralandığım sıralarda da takibim sadece ve sadece kız kardeşimdeydi. Acaba o hanımefendiye ne oldu? Baktım izledim ve sanırım son nefesini vermek üzereydi, ben gaziyim bile diyemedim.

Çoğu şehidimiz inanın kan kaybından gitmiştir. Hem vurdular hunharca, zalimce, kahpece hem de yaralılara müdahale hakkı bile tanımadılar. Müdahale edemedik yaralılarımıza ki ben de yaralandığımda bana da müdahale edemediler. Dakikalarca kanımız aktı."

- "Dilediklerini yapsınlar, ölüm var, hesap var"

Darbe girişimi sırasında yaptığı hareketle Türkiye'nin tanıdığı bir isim haline gelen Bayat, "Çocukluğumdan beri aşılanmış duygular, hisler var. Annemizden ve babamızdan cesaret, feraset, güzel ahlakı öğrendik. Babamız bizi gerçekten çok cesur yetiştirdi. Yani evet bir kadınım ama babam bize kendimizi korumamız adına tekvando öğretti. Bizim her zaman yanımızda oldu. Her zamanda cesaretliyimdir. Yani çok ufak tefek şeyler beni korkutmaz. Çünkü Allah'a inancım sonsuz. Hayr ve şerrin Allah'tan geldiğine iman ediyoruz, Müslüman düşmanı karşısında korkmaz." ifadelerini kullandı.

Safiye Bayat, FETÖ sanıklarının rahat tavırlarını da şu sözlerle değerlendirdi:

"Kötü her zaman kötülüğünü yapacak ve her zaman da aynı davranacak. Ruhunda her zaman bir kötülük var ve gerçekten insanlığın katilleri onlar. Tabii ki de öyle yapacaklar. Geniş ve rahat davranacaklar. Bunlar beklediğimiz şeyler aslında. Ama bizler hırsımıza yeniliyoruz. Gerçekten hırslı bir milletiz. Çok zalimce davrandılar. Hunharca masumları kurşundan geçirdiler. Bizim peygamberimiz 'Bir insanı öldüren, insanlığı öldürmüş kadar zalimdir.' diyor. İnsanlığı katletmişler, vicdan azapları onlarda baki kalacak. Bu dünyada da ahirette de onlar her türlü azaptalar. Benim yüreğimi bu ferahlatıyor ve ben arşın sahibi Allah'a çok güveniyorum. O intikam alanların en hayırlısıdır. Benim intikamımı da benim kardeşlerimin intikamını da alacak olan yalnızca ve yalnızca Allah'tır. Kudrete o sahiptir. Hiddete o sahiptir, en fazla ve bizim yerimize de intikam alacak Allah'tır. Biz ona teslim olduk. Dilediklerini yapsınlar, diledikleri rahatlığı sergilesinler, ölüm var, hesap var, kurulacak olan bir nizam var. Kendimi Allah inancıyla doldurmuş bir kalbe büründüm. Onlar yalnızlar, onlar sadece ve sadece şeytanlarıyla beraber olacaklar. Onların etraflarında iyi insanlar yok, onları yönlendirebilecek artık arkadaş, dost yok. Sadece kibirden ve menfaatten oluşan dostlukları var. O da bir yere kadar, dediğim gibi ölüm var. Sabredelim Mevla neyler neylerse güzel eyler."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı