Dün Sağ-Sol'du Bugün Türk-Kürt

Dün Sağ-Sol'du Bugün Türk-Kürt

Milliyet yazarı Hasan Cemal, bugünkü köşesinde, DTP'nin gündemden düşmeyen ve büyük yankı uyandıran İzmir gezisini, geçmişte yaşanan olayları da ele alarak değerlendirdi. İşte Cemal'in o yazısı:

Milliyet yazarı Hasan Cemal, bugünkü köşesinde, DTP'nin gündemden düşmeyen ve büyük yankı uyandıran İzmir gezisini, geçmişte yaşanan olayları da ele alarak değerlendirdi. İşte Cemal'in o yazısı:

Türkler ile Kürtleri çatıştırmak, birbirine düşürmek isteyen karanlık odaklar yok mu bu ülkede?.. Elbette var.
Türklerle Kürtler büyük şehirlerde birbirlerine girsin, iç savaş benzeri ortamlar doğsun diye kıvrananlar yok mu bu ülkede?.. Elbette var.

SÜNNİLER ALEVİLERE KARŞI KIŞKIRTILDI

1960’ları, 1970’leri anımsayın. O tarihlerde neler yaşandı?.. Sünniler, Alevilere karşı kışkırtılmıştı. Provokasyonlar etkili olmuş, Çorum’da, Kahramanmaraş’ta Alevilere karşı ölümcül saldırılar yapılmış, Alevi mahalleleri yakılmıştı. 1990’ları hatırlayın. Sivas’ı, Madımak’ı... Mersin’i herhalde unutmadınız.

TÜRK BAYRAĞINI YERLERDE SÜRÜKLEYEREK YAKMAK İSTEDİLER

Tarih, 21 Mart 2005. Nevruz kutlamaları sırasında 12 ve 14 yaşındaki iki çocuk, Türk bayrağını yerlerde sürükleyerek yakmak istemişlerdi. Bunun üzerine Mersin ayağa kalkmış, ‘bayrak mitingi’yle birlikte Türklerle Kürtler arasında keskin bir kutuplaşma havası dalga dalga batının öteki kentlerine yayılmak istenmiş, etnik çatışma ortamları kışkırtılmıştı.

MERSİN'DE YAŞANANLAR BİR KURGU

Bir kaç yıl geçtikten sonra gelen “Ergenekon soruşturması ise Mersin’de yaşananların bir kurgu olduğunu ortaya çıkaracaktı. Gizli Tanık 17’nin Ergenekon savcılarına bu olayla ilgili verdiği ifadeler çarpıcıydı. İddiaya göre, Mersin Vatansever Güç Birliği üyesi ve tutuklu Ergenekon sanığı A.K, iki çocuğa bayrağı veren ve yakmalarını isteyen kişiydi. Savcıların talebi üzerine Mersin Emniyet Müdürlüğü iddiayla ilgili raporda, Gizli Tanık 17’nin ifadelerini doğrulamıştı.”(*)

BU TUZAĞA BİR KEZ DAHA DÜŞÜLECEK Mİ?

Lafı uzatmak yersiz. Bu ülkenin siyasal tarihi provokasyonlar açısından son derece zengindir. Her seferinde demokrasinin kolunu kanadını biraz daha kıran darbelerin, askeri müdahalelerin yoluna kanlı tuzaklar olmadık provokasyonlarla kurulmuştur. Ne yazık ki gerçek budur. Bu tuzağa bir kez daha düşülecek mi?.. Bu soruyu özellikle DTP’lilere sormak istiyorum. İzmir’den başlayan, Manisa ve Aydın’la devam eden DTP gösterisinin nedenini, zamanlamasını pek öyle anlayabilmiş değilim.

gerilla.jpg

NE GEREĞİ VAR BÖYLE BİR GEZİNİN AHMET TÜRK

Neden böyle bir ihtiyaç? Hele o otobüsün üstüne çıkarılan gerilla kıyafetli çocuklar, sonra atılan kışkırtıcı sloganlar... Niye sevgili Ahmet Türk, niçin?.. Ne gereği var böyle bir gezinin? Çok tuhaf... DTP konvoyuna yönelik saldırılar, taşlar elbette onaylanamaz. Hiç kuşkusuz kınanır. Kınanmalıdır.Ancak böyle bir DTP gösterisinin, hele ‘gerilla kıyafetli çocuklar’ın nelere yol açabileceğini kestirmek herhalde güç olmasa gerekir. Provokatörlerin, profesyonel kışkırtıcılarin mutlaka avuçları kaşınmıştır, bu DTP gösterisini yeterince kullanamadıkları için... Bir yanda gerilla kıyafetli çocuklar... Öte yanda pencerelerden sarkıtılan kalpaklı Atatürk bayrakları...

GERİLLA KIYAFETLİ ÇOCUKLAR, KALPAKLI ATATÜRK, BARIŞ BUNUN NERESİNDE?!
Barış bunun neresinde? Söyler misiniz neresinde? Kalpak ve gerilla! İkisi de savaşın simgeleri değil mi? Bir yanda çocukları, öbür yanda Atatürk’ü barış yerine savaş için kullanmak hatadır, talihsizliktir.

Yazıktır böyle bir istismar. Kürt açılımı, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin yolunu açacak yaşamsal bir projedir. Üstelik iyi başladı Ama bunu öldürmek isteyenler var. Bu süreci saptırmak isteyenler var. Kuytuluklarda saklanıyorlar. Onlara fırsat vermeyin. Yazık olur.