Dünya deri değiştir mi? Değiştirse bile bu değişim hayr’a alamet olacak mı? son 10 yılda sahnelen müthiş değişimlere her gün bir yenisi eklenerek devam ediyor. Bu değişimlerin en hızlısını, bir aksiyon filmi gibi izlediğimiz savaşlar bizlere gösteriyor. O kadar hızlı değiştiriyor ki neredeyse bir öncekini unutuyor, yeni değişime kendimizi hazırlıyoruz. Savaşlar, göçler, çıkar çatışmaları, soğuk savaşlar, siber savaşlar, teknolojik devrimler hepsi değişimin baş aktörleri aslında. Bunun böyle olduğunun her birimiz farkına varıyoruz, ancak değişimi çoktan kabul ettiğimiz için ve kendimizi otomatik olarak değişimlere hazırladığımız için normalmiş gibi davranıyoruz. Dünya çalkalanıyor, ardından, Çılgın bir kaptanın gemisinde gibi girdaba giriyoruz. Girdabın dibine inince, hemen kendimizi o şartlara alıştırmakla meşgul oluyoruz. Anlatmak istediğim, bu değişimler ne kadar hızlı oluyor ve biz neden hemen bu değişimleri kabul ediyoruz. Bize, bu şartlanmayı kim öğretti?

ABD seçimlerinde 45. başkan olan Donald John Trump. İşte; yeni değişim şimdiden hazırız. Her ne kadar seçimler tüm dünyayı ters köşe yatırsa da, kendimizi otomatik olarak değişime hazırladık bile. Dünyada, özellikle Ortadoğu  coğrafyasında büyük değişimler meydana gelecek gibi. Hatta öyle geliyor ki tam anlamıyla bazı ülkeler deri değiştirecek. Kurnaz İngiltere, AB’den çıkma kararını çok önceden almasına rağmen ABD seçimlerini bekledi. Şimdilerde AB’den çıkma kararına kesin bakan bir ülke oldu. Belki de Hillary Clinton kazansaydı, AB’den çıkma kararından vazgeçecekti. New World Order, yani ‘Yeni Dünya Düzeni’ kuralları bile kendini değişime hazırladı. Isıracak köpek dişini göstermez deyiminden bakınca Başkan Trump belki de savaşlara bir son verecek diye düşünebiliriz. Ama artık dünya değişiyor. Yılanların deri değiştirme sebeplerinin başında, büyünce kabuğuna sığmadığı için derisini değiştirmesi gerekiyor. Artık kabuğumuza sığmıyor gibiyiz. Değişim olacaksa bilmediğimiz bir düzene alışmak için değişme olmayacak artık. Herkes planladığı bir değişim istiyor.

Bu planlı değişime en iyi örnekler ise Uzak Doğu’dan gelmeye başladı.  Yeni düzen Uzak Doğu’da mı kurulacak. Japonya bunların en başında gelen ülke ve her şeye hazır ve atık davranmaya başladı. ABD ile arayı daha sıcak tutarken, aynı anda İngiltere’den yatırım şirketlerini çekiyor. 

Rusya ise, dünya hakkındaki yeni projelerini açıklamak için gün sayıyor. Hatta bu yeni projeleri siber savaşlarda düşman eline geçmemesi için elektronik ortama bile hiç yüklememiş.

Ortadoğu’da rüzgarın yönü şimdiden değişti. Irak yeni bir kimlik arıyor. Suriye’de savaş bitmek üzere. Ortadoğu zenginleri, paraların petrolden başka yönlerden kazanmaya doğru gidiyor. Türkiye, gelecek için en anlamlı yatırımları enerjide yapmaya başladı. 

Artık herkes tecrübeli, herkes bir şeyler biliyor.

Herakleitos’ün dediği gibi ‘Değişmeyen Tek şey Değişimin kendisidir’

Merakla bekliyoruz… Kim nasıl değişecek, büyücek, küçülecek, derisini değiştirecek?