Bu “na” takısı ilginç bi olay.

Aslında bizim dilimiz sondan eklemeli bir dil.

Yani kelime türetmek için mevcut kelimenin sonuna ek yapılıyor.

Zaten bu “na” takısı da bizim değil.

Arapça’dan geliyor olsa gerek.

Her neyse..

Şimdi “Na” ile neler yapılabildiğimize bi bakalım.

Mesela bişeyin mümkün olmadığını söylemek için;

“Namümkün” deriz.

Müsait olmadığını söylemek içinse;

“Namüsait” deriz.

O zaman milli olmadığını söylemek içinse;

“NA-Milli” dememizin bi sakıncası yok.

Ayrıca bu kelimeyi kullanabilmek için elimizde yeterli kanıt da var.

Neymiş o kanıtlar bakalım hep beraber.

Sermaye piyasamızın yüzde yetmiş ikisi yabancıların elinde.

Durun bi de rakamla yazayım tam anlayın.

Yüzde 72.

Bi de şekille gösterelim ki anlamama ihtimalinizi ortadan kaldıralım;

% 72.

Bankacılık sektörünün yüzde 51’i yabancıların elinde.

% 51.

Ekonomimiz IMF kontrolü altında.

(IMF; Ay Em Ef diye okunur ki başka türlü okunursa bir anlamı kalmaz.)

Dış siyasetimizi EU belirler.

(EU=AB, Avrupa Birliği manasına gelir. European Union kelimesinin İngilizce baş harfleridir.)

Ülke vatandaşlarının yabancı bankalara olan borcu; 50 milyar doları aşmıştır.

Elin gâvurunun “Sıcak Parası” bizde ekonomik hareket kabiliyeti koymamıştır.

AB’den ve ABD’den korkuya terörle mücadele yerine ancak kendimizle mücadele ederiz.

15 asker şehit olur;  Kandil, Cudi veya Gabar yerine Washington’a gideriz.

(Israrla vurgulayalım ki bu Washington bir portakal türü değildir. Ancak nedendir bilinmez, Washington’dan “portakal orda kal” cinsi bir yanıtla operasyon yapılmayacağına dair söz verilerek memlekete dönülmüştür.

Hatta ve hatta askerimize pusu da kullanılan mayın için kredi veren yabancı bankaya askerin bankası da satılmıştır.

Hal böyle olunca bu ekonomiye “milli” demek olmaz.

Şimdi olayı “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı”na soralım diyecem ama o hiç olmaz;

Neden mi?

“Adam halen İngiliz Vatandaşı” efendiler…