Erdoğan İsrail'e neden mi kafa tutuyor

Erdoğan İsrail'e neden mi kafa tutuyor

İstihbarat raporları: Türk ulusalcılar İsrail desteğiyle Tayyip'i devirecekti..

YeniŞafak gazetesinde Taha Kıvanç mahlasıyla yazan Fehmi Koru, bugünkü köşe yazısısında, İsrail ve ABD'deki bazı güç odaklarının hükümeti devirme çabalarını, demokrasiye karşı kurulan güçleri ve Erdoğan'ın yaklaşımını açıklayan bir yazı yazdı.. İşte Kıvanç'ın yazısı..

KAFANIZI KARIŞTIRACAĞIM İÇİN ÖZÜR BEYANI
Bir dostum var, nicedir "Demokrasiyi kesintiye uğratabilecek güçlerin önü ya birileri tarafından kesiliyor, ya da Tayyip Bey bunu bizzat yapıyor" iddiasında. Vergi cezası geliyor, dostum, "Gördün mü, bundan böyle demokrasiye kurşun sıkmak daha da zorlaşsın diye birileri devrede?" diyor... Askerden bir olumlu açıklama veya Meclis açılışına katılma gibi yeni tavırlar geldiğinde, "Tayyip Bey arayı düzeltmiş" yorumunu yapıyor...

Aynı dostum nicedir "İsrail ile ilişkilerin alacağı biçimi dış politika gerçeklerine bağlama, onun da bu denklemde yeri var" deyip duruyordu. Önceki gün Umur Talu, dün de Ruşen Çakır, dostumun kulağıma fısıldadığını akla getiren değinilerde bulundular.

ÖNCE RUŞEN ÇAKIR
Önce Ruşen Çakır'ın yazısının ilgili bölümü: "Habertürk'te Umur Talu'nun da yazmış olduğu gibi, İsrail ve ABD'deki bazı güç odakları Türkiye'de de işbirlikçileri bularak, AKP hükümetini devirebilmek için epey çaba sarf etmişler, ancak emellerine nail olamamışlardı. Bundan sonra olabilmeleri daha da imkansızdır."

ŞİMDİ UMUR TALU
Şimdi Umur Talu'nun yazısına göz atabiliriz: "Hesaplaşma. / Gazze'den ziyade, derinden bir iç hesaplaşma. / Şimdi bu, 'varsayım' tabii. Lâkin, 'varsayım'ı varsayalım: / Hükümet, (daha ziyade Erdoğan diye okunur), kendisini 'devirmek' istemiş yahut o kanaate vardığı birtakım kişi, kurum, ortam ve ilişkilerle hesaplaşıyor."

EN AÇIĞI ERGENEKON
Tahlil bitmedi, Talu devam ediyor: "Bunların en açığı elbette 'Ergenekon' davası. Ayışığı, Sarıkız gibi askeri darbe tasarımları. Ve darbe ortamı hevesleri. / İkincisi 'birtakım büyük sermaye'; özel olarak 'birtakım büyük medya'. / Üçüncüsü, yukarıdaki (bana göre) bir yandan da Alman bağlantıları olan her ikisiyle de ilişkide ve her ikisine teşvikçi gördüğü, 'bir kısım Amerikalı, bir kısım İsrail devleti uzantısı Amerikalı, bir miktar da sağcı, şahin hükümetler elinde dolaşan İsrail devleti'... / O 'bir kısım Amerikalı' zaten doğal bir sürecin içinde Bush yönetimiyle birlikte eridi; 'benzer çizgide' başka İsrail ahbapları Obama yönetimi içinde bulunsa bile. / Geriye, 'İsrail'in kendisi' kaldı. Onları da mahkeme yargılayamayacağına yahut Maliye üstlerine gidemeyeceğine göre!.."

BİNGO..
Dostumun bana anlatmak için kimbilir kaç seans yapma ihtiyacı duyduğu tez bu işte. O da bir yandan 'Almanya', bir yandan 'İsrail' diyor, bir punduna getirip "Kendini 'merkez' olarak takdim eden medya" diye bir tanımlama kullanıyor, en sonunda da 'demokrasiye karşı güçler' dediği bir cephede hepsini buluşturuyor...

ALLAH ALLAH..
Biliyorum, dostumun Umur Talu ve Ruşen Çakır destekli tezi hakkında benim ne düşündüğümü merak ediyorsunuz. Tek cümleyle merakınızı gideyim: Bu tez beni aşar.

NEWSWEEK DERGİSİNİ KULLANIYORLAR
Evet, ben de nicedir demokrasisini sağlamlaştırma yönünde ciddi adımlar atılmakta olan Türkiye hakkında yurtdışından gelen çatlak sesler ile uluslararası medyaya da yansıyan patlak yorumlardan haberdarım. O seslerden biri Newsweek dergisini kullanıyor, WINEP adlı bir düşünce üretim merkezinde çalışıyor. Sürekli Türkiye'de bir 'darbe' ihtimalini gündemde tutuyor yazılarıyla, bazan kimsenin aklından geçmeyen ilintiler kurarak 'darbeye gerekçe' uydurduğu da oluyor.

"Neden Newsweek?" sorusu ilk bakışta abes kaçabilir, ama WINEP (açılımı: 'Washington Institute for Near East Policy'; kısaca 'Washington Institute') ile İsrail arasında yakın ilişki biliniyor.

Acaba hükümetin elinde kimselerin bilmediği başka ne tür bilgiler var?

Dostum, "Mossad" dedi, "İşadamlarının korunması" dedi, daha da devam edecekti ki ağzını kapattım. Buraya yazamayacağım türden iddiaları dinlemek de istemem ben. Neme lâzım?

"MERKEZ" MEDYA

Kafamda bu tez, dostumun kulağıma fısıldadıkları ve kendi bildiğim gerçekler ile her zamanki günlük gazete kıraatime başladım. "Kendini 'merkez' olarak takdim eden medya" tanımına uyan gazetelerde yer alan yazılara göz attığımda karın boşluğuma tekme yemiş gibi oldum.

Belli başlı gazetelerde Türkiye'nin kendi topraklarında yapılan bir askeri tatbikata İsrail'in katılmasına itirazına da, TRT'de gösterilen bir filme İsrail'in itirazına da hep tek gözlükle bakmışlar: İsrail gözlüğüyle...

TAYYİP BEY'İN İŞİ ZOR
Tezin galiba en zayıf halkası da bu: Ülkesinden çok başka ülkelerin yararını düşünenler ile demokrasinin önünü kesmek için gerekirse 'Şeytan' ile işbirliği yapmaya bile hazır olan herkes ve her çevreyle 'hesaplaşma' söz konusuysa, 'birileri'nin de Tayyip Bey'in de işi çok zor...

"Namussuzlar, ahlâksızlar" diye bağıran Bektaşi'nin pencerelerden uzanan başları görünce söylediği gibi... O kadar çoklar ki...

Maruzatım bu kadar.